Rize’nin İkizdere Vadisi’nde yapılmak istenen taş ocağına karşı direnen köylüler bir süredir mücadeleleri ile kamuoyuna yansıyor. Kendisi de İkizdereli olan HDP Milletvekili Murat Çepni de köylülerle birlikte mücadelenin içerisinde. Karşı tarafta ise Türkiye’de beşli çete olarak bilinen şirketlerden biri olan Cengiz Holding ve devletin kolluk güçleri var. Aslında vekil Çepni’nin deyimiyle Saray’ın bizzat ortak olduğu şirketlerden biri.
'DOĞAL YAŞAM YOK OLACAK'
ANF’ye konuşan HDP Milletvekili Çepni, İkizdere ve Eskencidere vadilerinin yer aldığı bölgedeki tabloyu şöyle anlatıyor: “Söz konusu vadinin adı Eskencidere Vadisi. Esas ana olan İkizdere Vadisi’nin bir yan kolu. Eskencidere Vadisi iki köyün arasında toplamda dört köyü etkileyen bir yer. Bu vadide halkın çay tarlaları var. Ayrıca burada arıcılık yapılıyor hatta burada deli bal denilen özel bir bal üretiliyor; köyün içme suyu da yine bu vadiden geliyor. Burası köylülerin tarım, arıcılık yaptığı ve yaşadığı bir alan. Proje gereği vadinin başından taş ocağına kadar yol yapmak istiyorlar ve bu da yaklaşık 3 kilometreye yakın bir yol. Bu yol yapılırken o orman komple ağaçsız kalacak. Zaten taş ocağı başlayınca dinamitler patlatılacak oradaki sular yok olacak. Taş ocağı vadinin sağ ve solunu kaplıyor, daha çalışma tam başlamadan bile dere tozla kaplamış durumda. İş başlayınca buradan yükselen tozla sular kirlenecek, arıcılık bitecek. Bunun dışındaki doğal yaşam yok olacak.”
‘YÖRE HALKI TAŞ OCAĞI GERÇEĞİNE YABANCI DEĞİL, SONUCU BİLİYOR’
“Bazalt sert ve ağır bir taş o yüzden patlatılması ve yumuşatılması gerekiyor. Bunlar da diyor ki biz bu patlamayı güvenli bir şekilde yapacağız, toz çıkmayacak çünkü etrafı ıslatacağız ama böyle bir pratik olmadığını herkes biliyor” diyen Vekil Çepni, bu dinamitler patladığında sadece o köyün değil, bütün İkizdere Vadisi’nin bundan etkileneceğinin altını çiziyor: “Kaldı ki vadide başka taşocakları var onların yarattığı başka sonuçlar da var. Örneğin bu köyün hemen karşısındaki Şimşirli Köyü’nde de zaten bir taş ocağı var, yine yolun üzerinde başkaca taş ocakları da. O yüzden yöre halkı taş ocağına yabancı değil, patlatılan dinamitlerle çıkan tozlar, molozlar, gelip giden kamyonlar bunun nasıl bir tahribat yarattığını bu insanlar biliyor zaten. Yeni taş ocağı ile birlikte bütün bunlar bölgeyi koca biri şantiyeye çevirecek. Neresinden bakarsanız bakın dönüşümü mümkün olmayan bir tahribat bu.”
‘YANDAŞ DEĞİL, BİZZAT SARAYIN KENDİ SERMAYESİ’
Tüm bu projelerin altından Cengiz Holding ya da yandaş sermayenin çıkmasını nasıl değerlendirdiğini sorduğumuz Murat Çepni, bu şirketlerin yandaş değil, bizzat sarayın kendi firmaları olduğunun altını çiziyor: “AKP iktidara gelip devletleşirken kendi sermayesini de kurdu. Söz konusu beşli çete denilen firmalar aslında AKP'nin kendi şirketi. Bunlar yandaş falan değil, Erdoğan'ın ortak olduğu, sarayın doğrudan şirketleri. O yüzden biz bu şirketleri eleştirirken iktidarın politikalarını doğrudan eleştirmiş oluyoruz. Çünkü bugün ekoloji hareketi, demokrasi mücadelesini doğrudan bir parçası haline gelmiş durumda. Aynı zamanda faşizme karşı da bir mücadelenin parçasıdır; Kaz Dağlarında bildiğimiz pratikle birlikte de anti- emperyalist bir mücadeledir aynı zamanda. Bu örnekte de gördüğümüz gibi bütün hukuk ve kolluk kuvvetleri bugün bu şirketlerin önünü açmaya uğraşıyor. Ben yaptım, yasa çıkardım oldu kafası ile hareket eden bir talan politikası. İşte o yüzden diyoruz ki bu şirketler saraydan bağımsız değil.”
‘BEN İKİZDERELİYİM’
Murat Çepni’nin HDP milletvekili olarak köylülerin yanında olması hedef gösterildi; ama köylüler hem basına hem de kendileri sosyal medyaya yükledikleri demeçlerle bunu kabul etmedi. Çepni’ye bu durumu sorduğumuzda öncelikle kendisinin de İkizdereli olduğunu belirterek anlatmaya başlıyor: “Benim oradaki varlığım ile eylem provoke edilmeye çalışıldı ama ben orada hem İkizdereli olarak bulunuyorum hem de HDP milletvekili ile ekoloji mücadelesi yürüten biri olarak. Ama benim varlığımla oradaki insanlar siyaseten de bir tabloyu görmüş oldu. Bir tarafta yanlarında onlarla beraber mücadele eden bir vekil var; diğer yanda yerli, milli, vatansever ve Rizeli olduğunu söyleyen ama evlerini başına yıkmaya çalışan başka bir siyasi anlayış var. Siyasal anlamda sonuçları elbette önemli ama demek değil ki Karadeniz’i bugünden yarına etkileyen bir sonuç yaratmaz. Ama iktidarın sırtını dayadığı bir yer olması açısından bir HDP’linin orada bulunması ezberi bozdu diyebilirim.”
‘HALK İKİ SİYASET ARASINDAKİ AYRIMI GÖRDÜ’
Halkın kendi mücadele deneyimleriyle birçok noktada değişim geçirdiğine de değinen Çepni: “Bir de halk en çok da kendi deneyiminden siyaseti öğreniyor. Bu bölgeler AKP'nin en çok oy aldığı yerler. O yüzden bu boyutuyla dikkate değer. İnsanların çok kısa bir deneyimden elde ettikleri şu ki bizzat tanık da olduğumuz: Bir yanda da iş makinesi, dozerler ve onu koruyan jandarma diğer yanda siz bizim evimizi başımıza mı yıkmak istiyorsunuz diyen halk var. Çok doğal olarak insanlar şunu sordu: Siz devletin mi, halkın mı yoksa şirketin mi askeri misiniz? Biz size evlerimizi başımıza yıkın, bizi aç bırakın diye mi oy verdik? Ayrıca bundan sonra elimiz kırılsın size oy vermeyeceğiz demeye başladı insanlar. Hem siyaseti hem de devleti kendi deneyimleriyle görmüş oldular. Kolluk kuvvetleri şirketin bünyesindeymiş gibi saldırdı, gaz sıktı yaşlı, genç demeden. Bu da yetmezmiş gibi sokağa çıkma yasakları var deyip ceza yazdılar, yine kolluk tarafından insanlar işleri ile tehdit edildi. Ben hatta basın açıklamasında da anlattım, bir ağabeyimize senin arabanın muayenesi yok diyerek bile gözdağı verilmeye çalışıldı. Halk bununla karşı karşıya ve buna rağmen mücadelesinden vazgeçmiyor biz de vazgeçmeyeceğiz yanlarında olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuşuyor.