İlham Ehmed: Rejimin yeni adımlar atmasını istiyoruz

Kuzey ve Doğu Suriye Diş İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı İlham Ehmed, Şam rejiminin yeni adımlar atmasını ve değişime gitmesini istediklerini söyledi.

ANKARA-ŞAM GÖRÜŞMESİ VE TÜRKİYE'DE IRKÇILIK

Türk devletinin, Misak-ı Milli gibi bir işgal projesine sahip olduğunu hatırlatan Kuzey ve Doğu Suriye Dış İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı İlham Ehmed, Şam ve Ankara arasında bir anlaşmanın sağlanabilmesi için öncelikle işgal edilen Suriye topraklarından çıkılması gerektiğini vurguladı. Ehmed, Şam rejiminin bu şartında ısrar etmesini beklediklerini belirtti. 

ANF’ye konuşan Kuzey ve Doğu Suriye Diş İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı İlham Ehmed, Türk devleti ve Şam hükümetinin de kendi içinde merkezi bir sistemle yönetildiğini hatırlatarak, “Bunlar demokrasiye açık değiller. Hatta değişime de açık değillerdir. Ne insan hakları ne halkların meşru haklarını ne de dinlerin ortak hakları karşısında da her iki rejim de değişime karşı açık değillerdir” dedi. Bundan dolayı kendi içinde çok ciddi sorunlar yaşadıklarını kaydeden Ehmed, şöyle devam etti: “Kendi toplumları, kendi ülkesinde yaşayan halkla çok ciddi ve derin çelişkiler yaşamaktadırlar. Türk devleti kendi içindeki halk bileşenleriyle ciddi sorunlar yaşamaktadır. Aynı şekilde Şam hükümeti de aynı sorunu yaşamaktadır. Türk devleti ve Şam hükümeti arasında anlaşma çabaları var. Burada Rusya ve Irak rol oynuyor. Suriye halkının onurunu zedeleyecek her görüşme ve anlaşma pazarlık konusu oluyor. Türk devleti Suriye krizinin ilk süreçlerinde Suriye dosyasına farklı farklı yöntemlerle müdahale etti. Türk devleti askeri saldırılarla Adana mutabakatının sınırlarını da aştı. İşgal ve ilhak politikasını yürütüyor. Türk devleti ve Şam rejimi yapılanmayı da değiştirdi. Demokrasiye açık değiller. Halkların davasını ve haklarını tanımıyorlar. Her şekilde bu hakları ayaklar altına alıyorlar. Türk devleti yıllarca çete gruplarını destekledi ve kendisini Suriye halkının koruyucusu olarak gösterdi. Şimdi de Şam hükümetine anlaşma mesajları gönderiyor. Suriye kendi yükünü hafifletmek istiyor, Türk devleti de göçmenlerden kurtulmak istiyor. Suriye de kendi varlığını kalıcı kılmaya çalışıyor. Bunun içinde eski ittifakları tekrar hayata geçirmek istiyor. Böylelikle bir kez daha Suriye topraklarına geçmek istiyor. Bunu da yeni askeri operasyonlarla yapmak istiyor. Ancak ikisinin anlaşmaları önünde engeller olduğu açıktır. Çünkü, Türk devleti de Şam hükümeti de kendi kararlarını verme bağımsızlığına sahip değiller. Suriye sorunu artık devletler arası bir sorun haline gelmiş ve onlar demografik değişimde ısrar ediyorlar. Bu nedenle her şeyden önce Suriye halkının güvenliğinin ve çıkarlarının düşünülmesi gerekir. Bu anlamda Türk devletinin Suriye topraklarından çekilmesi, anlaşmanın birinci şartı olmalıdır. Onun dışında yapılacak anlaşmalar sadece Kuzey ve Doğu Suriye halkı değil, tüm Suriye halkının lehine olacaktır.”

TÜRK DEVLETİ İŞGAL ETTİĞİ YERLERDEN ÇIKMALI

Türk devletinin, Misak-i Milli kapsamında bir işgal projesine sahip olduğunu hatırlatan Ehmed, bugün ise her iki rejim arasında bir anlaşmanın sağlanabilmesi için birçok şartın yerine getirilmesi gerektiğini kaydetti. Ehmed, şunları söyledi: “Öncelikle işgal ettiği Suriye alanlarını terk etmesi gerekir ve öyle görünüyor ki; rejim bu şartında ısrar ediyor. Şimdi bu iki rejim anlaştıkları zaman, bunların ilk önce ele aldıkları ortak sorunlar var. Bu ortak sorunlardan biri de halkların sorunudur. Bu sadece Kuzey ve Doğu Suriye sorunu değil, Kuzey ve Batı Suriye de bunun içine giriyor. Yani Türk devletinin işgali altındaki bölgeler, Kuzey ve Doğu Suriye bölgesidir. Şimdi Türk devletinin işgalindeki alanların bir kısmı da Şam hükümeti alanlarından gidenlerdir. Bu sorunları her iki devletin kendi aralarında çözmesi aslında ağır bir yüktür. 

İLİŞKİLERİ ESKİYE DÖNMESİ TEHLİKELİDİR

Genel olarak devletlerin çıkarları söz konusu olduğunda, halkların, toplumların çıkarlarının pek bir önemi kalmıyor. Devletler bunu ezip geçiyor zaten. Özellikle kendilerine karşı muhalif olarak gördükleri kesimler için bu daha da geçerlidir. Türk devleti kendisine karşı Kuzey ve Doğu Suriye’yi muhalif görüyor, Şam hükümeti ise hem Kuzey ve Doğu Suriye’yi hem de Kuzey-Batı Suriye tarafını kendisine karşı muhalif olarak görüyor. Bu temelde eğer zihniyetleri tekrardan eskiye dönmek ise bunun elbette çok fazla tehlikeleri var. Eski ilişkileri halkların haklarını yok sayma çerçevesindeydi. Rejimin çıkarları burada çok daha öndedir. Halkaların pekte çıkarları öne çıkmıyor. Bu da kendisiyle birlikte büyük tehlikeler getiriyor. 

ÇÖZÜM SURİYE’NİN GENELİNİ KAPSAMADAN OLMAZ

Ancak biz bir kez daha diyoruz, eğer bir çözüm olacaksa buda Suriye’nin genelini kapsayacak şekilde olmalıdır. Bunun yanında elbette Suriye üzerindeki yaptırımlarda Suriye’nin dışardan herhangi biriyle geliştirecek bir ilişkiyi etkiliyor. Elbette biz rejimin yeni adımlar atmasını ve değişime gitmesini istiyoruz. Rejim tarafından suçlu olarak görülen kişilerin evlerine dönmeleri, tüm mültecilerin kendi evine dönmesi, Türk devletinin işgal ettiği bölgelerden çıkması, eğer yaklaşım buysa elbette Suriye sorunu da çözüme ulaşmış olacaktır.” 

RUSYA İLİŞKİLERİN GELİŞMESİNİ TEŞVİK EDİYOR

Erdoğan ile Bağdat arasındaki görüşmelerde üzerinde anlaşılan ‘Kalkınma Yolu’nun Suriye topraklarının içinden ya da sınırından geçmesinin planlandığına dikkat çeken Ehmed, burada Bağdat, Ankara ve Şam’ın faydalanmasının öngörüldüğünü söyledi. Ehmed, “Suriye, Irak ile komşudur, bundan dolayı şiddet yanlısı grupları bu iki ülke arasında çok fazla gidip geliyor. Yine ticaretin çoğunluğu bu yollar üzerinde gerçekleşiyor. Bunların hepsi sorun elbette. Burada her ne kadar Irak bir rol oynamak istiyorsa da ancak genel olarak bir çözüm gücü olmak için pek fazla gücü yetmiyor. Ne kadar burada rol oynayabilir, bunun önünde de çok fazla zorluk var. Aslında Rusya, böyle bir şeyin olmasını istiyor. Rusya Ukrayna savaşından sonra, Rusya oldukça zor bir duruma girdi. Suriye savaşı onun yükünü ağırlaştırdı ama buna karşılıkta Rusya bundan hiçbir fayda sağlayamadı. Biz Rusya’nın her iki taraf üzerine şartlarının olup olmadığını bilmiyoruz. Fakat kendi yükünü hafifletmek istiyor. Sonuç olarak Rusya’da Suriye dosyasından sorumludur. Yani bir yere kadar oda bu sorumluluğun altına girdi. Bununla birlikte Ortadoğu’daki savaş giderek yayılıyor. Suriye sınırındaki Lübnan da her an ne olacağı belli değil. Her an bir patlak verebilir. Lübnan’da gelişecek her türlü değişim, Suriye’yi yakından etkiliyor. Çünkü öyle görünüyor ki Rusya Suriye dosyasını kapatmak istiyor. Muhalefet meselesini bitirmek istiyor. Fakat, biz bunun da Deraa şehrindeki gibi, geçici bir çözüm olduğuna inanıyoruz. Rusya kalıcı bir çözüm düşünmediği sürece bu yara hep açık kalacaktır ve kan kaybetmeye devam edecektir" şeklinde konuştu. 

SURİYE HALKLARI BİRLİK OLMALI

Türk devleti ve Şam hükümeti arasında gelişen görüşmelerden sonra yapılan açıklamaların yarattığı tedirginliğe işaret eden Kuzey ve Doğu Suriye Diş İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı İlham Ehmed, şöyle devam etti: "Türk devleti toplumunda ırkçılık çok tehlikeli bir boyutlardadır. Suriye göçmenleri Türk toplumuna karıştı, birçok iş imkanı da elde ettiler fakat Türklük için yapılan tüm propagandalar diğer halklara karşı büyük bir kin ve nefret yaratıyor. Bu şekilde iç savaşın zeminini yaratıyor. Suriye mültecilerine karşı yapılanlar bu siyasetin sonucudur. Bu, aynı şekilde Kürtlere karşı da yapılıyor. Bugün Suriye göçmenleri zorla Türkiye’den çıkarılıyor. Efrîn’de özellikle demografik yapıyı değiştirecek köyler inşa ediliyor. Kürtleri yerlerinden çıkarıp, onların yerlerine dışarıdan getirdikleri Arapları yerleştiriyorlar. Şimdi de Arapları zorla o köylere yerleştiriyorlar. Bu başlı başına suçtur, hesap sorulması gerekir ve bunun bir an önce durdurulması gerekir. Bu, savaş göçmenlerini kullanmaktır. Bu durum Suriye’de yaşayan tüm halk bileşenlerinin bir ittifak içinde olmaları, Suriye krizinin çözümü ve Suriye halklarının onuru için önemlidir. Halk üzerine yapılan ticaretin son bulması demektir."

MÜLTECİLER İÇİN PROJE SAHİBİYİZ

Mülteci sorununun çözümü konusunda proje sahibi olduklarını kaydeden İlham Ehmed, şunları ekledi: "Biz daha öncede belirtmiştik. Mülteci sorununun çözümü için biz proje sahibiyiz ve bölgemiz bu insanların sığınabileceği bir bölgedir. Bu anlamda Birleşmiş Milletler'in Özerk Yönetim'e yönelik bir konsepti olmalıdır. Erdoğan her her seferinde Esad’ı Türkiye’ye davet edeceklerini söylüyor. Bu, aslında Türkiye içindeki topluma yönelik bir hitaptır. Türkiye içinde ırkçılığı o kadar hortlattılar, şimdi de bu şekilde halkı sakinleştirmek istiyorlar. Yani bu tür açıklamalarla, Türkiye içindeki halka, mültecileri geri gönderme çabası ve çalışmaları içinde olduğunu ifade etmeye çalışıyor.”