Sudan’daki 'kabile' çatışmasında 105 ölü

Sudan’ın güneyinde geçen hafta yaşanan kabile çatışmasında yeni bilançoya göre 105 kişi hayatını kaybetti, 291 kişi yaralandı.

Etiyopya ile sınırı olan Mavi Nil eyaletinde yaklaşık bir hafta boyunca süren silahlı çatışmalar ardından sükûnet geri dönerken, şiddet olayları bu kez başka eyaletlere sıçradı.

Çatışmanın taraflarından biri olan Hausa etnik grubu, “şehitler için adalet” talebiyle ülke genelinde harekete geçti.

Mavi Nil Sağlık Bakanlığı 105 kişinin öldüğünü, 291 kişinin yaralandığını açıkladı.

Birleşmiş Milletler’e göre çatışmalarda 17 bini aşkın kişi kurşunların hedefi olmamak için evlerinden kaçtı.  14 bin dolayına kişinin üç okulda kaldığı belirtildi.

Hausa kabilesi, toprağa erişimin gözetilmesi amacıyla yerel bir yönetim kurulmasını istediklerini ancak Barti kabilesinin bunu reddettiğini söylüyor.

Barti kabilesi ise kendi topraklarının Hausa kabilesi tarafından ihlal edildiğini belirtiyor. Bu nedenle eğer bir yönetim oluşturulacaksa bunun sadece Bartilerden oluşması gerektiği ifade ediliyor.

Mavi Nil eyaletinde 1983'ten beri bir isyan hareketi var. Bu bölgedeki gerilla hareket, 2019'da halk isyanı ile iktidardan düşürülen Ömer el-Beşir diktatörlüğü tarafından da uzun zamandır sorun olarak görülüyordu.

Uzmanlara göre, geçen yıl ekim ayında eski ordu komutanı General Abdul Fettah al-Burhan liderliğindeki darbenin yarattığı güvenlik boşluğu, bir ülkede aşiret şiddetinin yeniden canlanmasını teşvik etti. Çobanlarla çiftçiler arasında suya veya toprağa erişim için çıkan çatışmalarda her yıl yüzlerce sivil ölüyor.

KABİLE ÇATIŞMASI DEĞİL, İKTİDAR SORUMLU

Son şiddet dalgası ardından El Burhan iktidarı karşıtı siyasi muhalefet birliğe çağırırken, iktidarın kabile çatışmasından faydalanmaya çalıştığı tepkisinde bulundu.

Birçok gözlemci de bu katliamları sadece toplumlar arası şiddet olarak tanımlamanın “aldatıcı” olacağını belirtiyor.

RFI radyosuna göre Sudanlı gazeteci Mat Nashed, Mavi Nil'deki benzeri görülmemiş şiddetin "her şeyden önce siyasi" olduğunu, bunun "kabileler arasındaki asırlık bir nefretten" kaynaklanmadığını, daha ziyade " bağımsızlıktan bu yana kenar mahalleleri ihmal eden, yağmalayan, militarize eden bir mantığın sonucu” olduğunu belirtti.

Araştırmacı Holood Kair de bu tespite katılıyor. Kair’e göre durumun kötüleşmesinden sorumlu olan birinci kişi, gerçekten de Hartum'daki “askeri-İslamcı rejim”.  Kair, Ömer el-Beşir'in sadık varisi olarak nitelediği iktidarın kendi çıkarlarını korumak için uzak eyaletlerin kabileleştirilmesine dayanıyor.