İHD, tecride karşı Adalet Bakanı ile görüştü

İHD heyeti, İmralı tecridinin kaldırılması ve açlık grevi eylemlerine başlayan tutsaklarla ilgili Adalet Bakanı ile görüşerek, düşüncelerini açıkladı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve cezaevlerinde yaşanan baskıların son bulması için 27 Kasım itibarıyla Türkiye ve Kürdistan'daki cezaevlerinde tutulan PKK ve PAJK’lı tutsaklar süresiz-dönüşümlü açlık grevine başlamıştı. 3. grup ile devam eden eylem 14’üncü gününe girerken, dün İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ile İHD Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen’in de aralarında olduğu heyet, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'le görüşerek, düşüncelerini açıkladı. Heyet, görüşmede “İnsan Hakları Eylem Planı” ve “Adalet Reformu Strateji Belgesi” hakkında İHD’nin görüşlerini iletti.

'İMRALI'YI GÜNDEME GETİRDİK'

Heyet, görüşmenin içeriği hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Heyet, “Görüşmemizdeki ağırlıklı gündem maddesi ‘İnsan Hakları Eylem Planı’ydı. Daha önce Bakanlığa kapsamlı bir rapor sunmuştuk. Bu raporumuz üzerine görüşme gerçekleştirdik. Elbette ki konu hapishaneler olunca da biz hapishanedeki ihlaller ve İmralı Hapishanesi’nin durumunu özellikle aktarma ihtiyacı duyduk ve aktardık. Bu konuda zaten Adalet Bakanlığı bizim görüşümüzü biliyor. Çünkü biz bütün bu süreçlerin hepsinde İmralı Hapishanesi noktasındaki görüşümüzü net ifade ediyoruz. Böyle bir hapishane olamayacağını, bu hapishanede tecridin kabul edilemeyeceğini, Abdullah Öcalan ve diğer mahpusların yasal haklarını kullanmaları gerektiğini ifade ettik” dedi.

‘AÇLIK GREVLERİ YAYILACAKTIR’

Heyet, tecrit kalkmadığı sürece tutsakların açlık grevinin yayılacağını da Adalet Bakanı'na söylediklerini aktardı. Heyet, "Konu İmralı Hapishanesi olduğunda bütün devlet yetkilileri sadece ve sadece dinliyor. Dinlemekten öte çok fazla bir şey yapmıyorlar. İmralı Hapishanesi’nin işleyiş mekanizması Adalet Bakanlığı’na tamamen bağlı bir yer olsaydı, belki biz bu sorunları daha rahat çözerdik. Ama anlaşıldığı kadarıyla güvenlik ve istihbarat birimlerinin dahilinde. O nedenle görüşme yapıldığında tek başına kimse bir şey söyleyemiyor" açıklamasında bulundu.

'ÇÖZÜM YOLU ÖCALAN'

Adalet Bakanı’na “CPT raporlarının açıklanmasına onay verdiniz ve CPT raporlarını açıkladı. Eğer CPT, özellikle İmralı Hapishanesine ilişkin önerilerde bulunduysa, demek ki siz buna uyacaksınız” hatırlatmasında bulunduğunu dile getiren heyet, Türkiye'nin en önemli sorununun Kürt sorunu olduğunu vurguladığını da belirtti. Heyet, görüşmede şu düşüncelerini kaydetti: "Türkiye’nin en önemli sorunu Kürt sorunudur ve bu sorunun çözüm yolu da Abdullah Öcalan’dan geçmektedir. Çünkü Kürt tarafı kendi siyasi lideri, halk kesimi de halk önderi olarak Abdullah Öcalan’ı adres olarak göstermektedir.”

'SESSİZ KALINMAYACAK'

İktidarların, 1993’ten başlayıp bugüne kadar 8 ateşkes dönemi boyunca hep Öcalan’ı muhatap aldığını vurgulayan heyet, Öcalan’ın sürecin doğal aktörü ve doğal lideri konumunda olduğuna dikkat çekti.

Açlık grevlerinin önemini vurgulayan heyet, şunlara dikkat çekti: “Pandemi sürecinde açlık grevlerinin süresize dönüşmesinin çok ciddi sonuçları olacaktır. Daha çok sayıda insan hayatını kaybedebilir. Böyle olunca da hapishaneler sorunu daha büyük bir sorun haline gelecektir. Hem Avrupa Konseyi hem konsey organları hem de AB, bu konuyla daha yakından ilgilenecektir diye düşünüyorum. Ama onlardan da önemlisi Kürt kamuoyu daha fazla sessiz kalmayacaktır. Türkiye’nin devrimci demokrat kamuoyu sessiz kalmayacaktır."

'İMRALI CEZAEVİ KAPATILMALI'

Kangrenleşmiş İmralı Cezaevi sisteminin artık çözülmesi gerektiğinin altını çizen heyet, son olarak şunları ifade etti:

“İmralı Hapishanesinin kapatılması gerektiğini düşünüyoruz. Yeni bir sürecin başlaması için hepimiz çaba gösteriyoruz. Bütün koşulların değişmesi gerekiyor. Dünyadaki örnekleri neyse Türkiye’de de aynı örneklerin olması gerekiyor. Koşulların bu kadar kötü olduğu bir dönemde bizim bunları konuşmamız gerek. Kürt meselesini konuşacaksak, Abdullah Öcalan’ın durumunu konuşmak zorundayız. Abdullah Öcalan’ın koşulları düzeltilmeden bu süreç eskisi gibi olamaz. İngiltere’de, Güney Afrika’da, Kolombiya’da, Filipinler’de böyle yapıldı. Türkiye’de de böyle yapılması gerekiyor."