CHP ve Batı oyları meselesi...

CHP’nin oy kaybını Kürtlere destek vermeye bağlayanından tut, Kürtlerin İnce’ye destek vermeyerek onlara yanlış yaptığını iddia eden akıllara zarar söylemlere kadar, her çeşit olasılık ortalıkta dillendiriliyor. Peki, veriler ve gerçekler öyle mi diyor?

Zor bir seçim süreci olan 24 Haziran, akıllarda onlarca soru, görüntülerde yüzlerce ihlal ve aleni zorbalık ritüelleri arasında apar topar sonuçlandırıldı. YSK da en son resmi olmayan sonuçları yayınlayarak yapılamayan itirazların ve açılamayan tartışmaların üzerine beton döktü.

Şüphesiz seçimde ön plana çıkan pek çok başlık var.

Hepsi ayrı ayrı ve derinlemesine analiz edilmeye muhtaçtır.

Ki zamanla da yapılacaktır bu çözümlemeler.  

Bu başlıklardan biri de CHP-HDP oy tartışmasına ilişkin. Bu yazıda bunun üzerin de duracağız.

Çünkü AKP’nin bilinçli bir şekilde altını oyduğu ve kafaları karıştırdığı bir konu. Dikkat edilmezse özel savaşın psikolojik girişimleri, bu seçimde Erdoğan faşizminin engellenmesi çerçevesinde, demokrasi ve diyalog gibi değerler ekseninde yan yana gelen bu iki parti bileşenlerinin zararına olacak.

Pek çok şey yazılıp çiziliyor. CHP’nin oy kaybını Kürtlere destek vermeye bağlayanından tut, Kürtlerin İnce’ye destek vermeyerek onlara yanlış yaptığını iddia eden akıllara zarar söylemlere kadar, her çeşit olasılık ortalıkta dillendiriliyor. Peki, veriler ve gerçekler öyle mi diyor?

En sonda söyleyeceğimizi en başa alalım:

Şüphesiz bir dayanışma oldu. Aklıselim olmak bunu gerektiriyordu. Hakikat buna işaret ediyordu. Seçim süreci boyunca da bu gözlendi fakat CHP’nin parti olarak oyunun azalması, İnce’nin artması ve seçim gecesinde olan bitenlerden yola çıkarak HDP’yi günah keçisi yapmak, kimseye bir şey kazandırmaz. Bir mantığı da elle tutulur yanı da yoktur. Nitekim CB seçimi ikinci tura kalsa Kürtlerin çoğunluğu, tüm güçleri ile İnce’ye desteğini esirgemeyecekti. Zaten asıl destek de ikinci tur üzerinden hesap ediliyordu. Fakat ilk turda beklenen olmadı.

Sonuç olarak zıtlaşma ve suçlama yerine ilkeler bazında ortay çıkan dayanışma ağını genişletmek ve bu diktatoryal rejime karşı olmak herkesin hayrınadır.

***

Şimdi tartışmaları toparlayarak, önce nelerin dendiğine sonra da gerçekte ne olduğuna madde madde bakarak gidelim:

1)  İlk ve en temel şey, Batı’dan HDP’ye oy gelmiştir. Fakat bu durum ısrarla garip gösteriliyor. HDP siyasi bir partidir. Her tarafta çalışma yürüten, mitingler yapan, sorunlarla ilgilenen ve programını ifade etmeye çalışan bir siyasal halk hareketidir. Bileşenleri ve destekçileri itibariyle de Türkiye’nin en renkli ve geniş katılımına sahip tek partidir. Batı ve elbet büyük metropollerdeki milyonlarca Kürt başta olmak üzere, sağduyu sahibi herkes destek veriyor. Vermeye devam edecektir. Çünkü temsillerinin burada olduğuna inanmaktadır. Fakat ısrarla “Batı ve oy” kelimelerinin beraber kullanıldığı çoğu yerde sanki HDP’nin boyun borcu imiş, hepsi emanetmiş gibi algı yaratılıyor. Sürekli emanet oy vurgusu yapılıyor. Bir kere bu psikolojiden çıkılmalıdır. Gerçeği yansıtmamaktadır. Nitekim KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlığı tarafından seçim sonrası yapılan açıklamada (ANF, 26.06.2018) “Bu seçimde AKP-MHP faşizminin diğer amaçları yanında en büyük amacı HDP’yi baraj altında bırakmaktı. Ancak Kürt halkı ve Türkiye halkları sahip çıktığından ne baskılar ne hileler HDP’yi baraj altında bırakmaya yetmemiştir. Bu nedenle HDP etrafında toplanan Kürt halkını ve demokrasi güçlerini bu başarılarından dolayı kutuluyoruz” denilerek bu hususa dikkat çekilmiştir.

2) Hatırlanacak olursa daha seçimler olmadan HDP’nin baraj altı bırakılma planları deşifre olmuştu. Bunun üzerine kamuoyunda ciddi bir tepki oluşunca HDP’nin mutlaka baraj üstüne çıkması gerektiği dillendirildi ve bunun artık partiler üstü bir mesele olduğu söylendi. Sağduyu sahibi herkes de bunu böyle kabul etti. Bunun üzerine Süleyman Soylu CHP’yi tehdit etmiş, sakın ola HDP’yi desteklemeyin demişti. Seçim sonrası bayrağı devralan ise Bekir Bozdağ! Her iki açıklamasından biri CHP-HDP kışkırtması üzerine! Şunu dedi dün: “AK Parti az vekil çıkarsın diye her CHP'li ailenin HDP'ye bir oy vermesi politikasını CHP resmen kabul etmese bile sandık sonuçları üzerinden baktığımızda, konuşulanlara tanık olduğumuzda çok net bir şekilde görüyoruz.”

Bu zekâdan yoksun ama ona sorsan ultra bilimsel tezine şöyle varıyor: Demirtaş ve HDP oy oranları arasında 3 puan kadar fark var. CHP’nin önceki seçimler ve bu seçimler arasındaki puan farkı da 3. Bu oy nereye gitti? Tabii ki HDP’ye… Yani CHP’liler HDP’ye bu 3 puanı verdi ve aştılar!

Ona sorsan bir önceki seçimle bu seçim arasında 7 puan kaybettiniz, acaba bu 3 puan da oradan gelmiş olmasın? Yok der. İYİ parti de sizden almış olmasın mı? Ona da yok der! Niye? Çünkü aklı sadece kötülemeye ve kışkırtmaya çalıştığı için işine geleni söyleyecektir.

O anlamda AKP çevresinin söyledikleri kesinlikle ciddiye alınmamalı, alınır bir yanı da yoktur.

3)- Cumhuriyet gazetesindeki bir HDP analizinde de benzer şekilde “Batı oyları” vurgusu yapılıyor. (Cumhuriyet, 26.06.2018) Haberde özetle yapılan hesap ve söylenen şu:

“24 Haziran seçimlerinde HDP’nin Doğu ve Güneydoğu illerinde 1 Kasım’a göre oylarının eridiği ortaya çıkarken, Batı’da ise 7 Haziran seçimlerine benzer bir başarının yakalanmış olması ‘stratejik seçmen’in partiyi barajın üzerine taşıdığını gösterdi. Barajı geçip geçmeyeceği tartışılan HDP’yi Meclis’e taşıyan batı oyları oldu. HDP 1 Kasım sonuçlarına göre bölgede oy ve milletvekili kaybederken, İstanbul, Ankara ve İzmir’den toplam oyunun yüzde 30’unu aldı.”

Basit bir hesapla, 1 Kasım yerine HDP’nin %13’leri aştığı 7 Haziran 2015 seçimlerindeki üç büyük ilin oy oranları ve yüzdelerine bakalım. Çünkü 7 Haziran, HDP’nin toplumsal dinamiklerini belirleyen bir seçimdir.

7 Haziran seçimleri;

İstanbul   -          alınan oy: 1.030.761  -   oran %12.43
İzmir        -          alınan oy: 273.089      -   oran %10.32
Ankara    -          alınan oy: 167. 634     -   oran %5.23

Şimdi 24 Haziran 2018 oranlarına bakalım:

İstanbul     -     alınan oy: 1.195.602      oran %12.67
İzmir          -     alınan oy: 334.935          oran %11.49
Ankara      -     alınan oy: 227.129          oran %6.40

Özetle üç büyük ilden 7 Haziran’da 1.471.484 oy alırken, 24 Haziran’da 1.757.666 oy alınmış.
Fark 286.182. Yani HDP bu sayıda arttırmış. Bu beklentilerin çok altında bir sayı.

HDP bu son seçimde Kürdistan’ın 17 ilinde oyu azaldı. (Bunun yüzlerce sebebi var, fakat konu bu değil) Sadece Amed, Van, Mardin ve Batman’daki oy kaybı 286.182 sayısını aşıyor. En belirleyici ve her şeyi değiştiren üç il üzerinden örneklem bir küme kurduk ve bir karşılaştırma yaptık. Bu bile gösterdi ki Batı’dan aslında öyle kurtarıcı ve fark yaratıcı bir oy yok. Küçük bir değişim var. Bu da duyarlı ve demokrat kamuoyudur. İçinde elbette CHP’liler de olacaktır. Yani Cumhuriyet gazetesi yanılıyor. Tam olarak oradaki hesap kitap değildir durum.

4) Kürdistan’dan İnce’ye destek olunmadığı da dillendiriliyor. Gerçek değil! CHP ve İnce oylarına bakalım…

Amed’de           CHP %2,5          İnce  %6,2
Mardin’de        CHP  %3,3         İnce  %5,4
Urfa’da             CHP  %3,8         İnce  %8,2
Şırnak’ta           CHP  %2,7         İnce  %4,9
Muş’ta              CHP  %2,4         İnce  %6
Ve
Dersim’de        CHP  %26,3       İnce  %58

Tüm illeri sıralamadık. Hemen hemen Kürdistan’ın tüm illerinde İnce’nin oranı CHP’den yüksek ve ciddi oranda oy verilmiş.

5) Anketlerde sonuca en yakın tahminleri yapan kamuoyu araştırma şirketi KONDA’nın genel müdürü Bekir Ağırdır, Hürriyet gazetesine verdiği röportajda (Hürriyet, 26.06.2018) bu konuya dair önemli bir tespitte bulundu.

“Belli bir kesim, CHP’lilere ‘barajı aşması için HDP’e oy verin’ çağrısında bulundu. Etkisi oldu mu?” sorusuna verdiği cevap şöyle:

“Hayır, çok fazla değil. Bu 11.6’nın 10 puanı zaten Kürt yurttaşlarımızın. Türklerin içinden sadece “HDP barajı geçsin” diye gelen oy yarım puan bile değildir. Cumhurbaşkanı adayı hapiste, örgütlerde tutuklular var, yüzde 12’lerde oy alıyorsa, başarıdır.”