HDP’lilerden açlık grevleri, Demirtaş ve AİHM kararına ilişkin bir dizi görüşme

HDP milletvekilleri Hişyar Özsoy ve Feleknas Uca tecrit ve cezaevlerindeki açlık grevleri ve Demirtaş ile ilgili AİHM kararına ilişkin Avrupa kurumları temsilcileriyle bir dizi görüşme yaptı.

Strasbourg’da 26 Ocak’tan bu yana Avrupa kurumlarıyla temasta olan HDP’li vekillere HDP Avrupa temsilcilerinden Faik Yağızay da eşlik etti. Üç gün boyunca vekiller AK Genel Sekreteri ve AKPM Başkanı’nın yanı sıra Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Genel Sekreteri Bjorn Berge ile AKPM’de Liberal Grup Başkanı Jacques Maire, Sosyalist Grup Başkanı Frank Schwabe ve Sol Grup Başkanı Tiny Kox ile de görüştü. Heyet ayrıca Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) yetkilileriyle de telefon üzeri görüştü.

Görüşmelerin ayrıntılarına ilişkin konuşan HDP Dış İlişkiler Komitesi Eş Sözcüsü Hişyar Özsoy, pandemi nedeniyle birçok oturum iptal olduğu için son bir yıl içinde Strasbourg’a ilk kez geldiklerini belirtti. Özsoy, AKPM’nin oturumlarını takip ettikleri ve bazı görüşmeler yaptıklarını söyledi. Korona nedeniyle sadece CPT ile görüşmelerini telefonla yapmak zorunda kaldıklarını belirten Özsoy, "Yaptığımız tüm görüşmelerde Türkiye’nin temel gündemi olduğunu düşündüğümüz konuları muhataplarıyla paylaştık. İki temel gündemiz var: Birinci gündemimiz; Türkiye’de devam eden açlık grevleri, Öcalan üzerindeki 1,5 yılı aşkındır süren tecrit. İkinci gündemimiz ise önceki dönem eşbaşkanımız Selahattin Demirtaş hakkında verilen AİHM kararı ve Türkiye’nin bu kararı uygulamamak için gösterdiği direnç" dedi.

AKPM İKİ KEZ KARAR ALDI

Yetmişinci güne doğru ilerleyen açlık grevlerinin Şubat ayından sonra çok daha ağır bir duruma dönüşeceği endişesini paylaşan vekiller, cezaevlerindeki 2018-2019 açlık grevlerinde yaşamını yitirenleri hatırlatarak, Avrupa kurumlarının bu konuda sorumluluk almasını bekliyor. "Sayın Öcalan ve orada bulunan hükümlülerin üzerinde uygulanan basit bir tecrit, kimi insan haklarının ihlal edilme meselesi değil. İnsani, hukuki bir durum olmasının ötesinde, İmralı’daki tecrit Türkiye’de Kürt meselesinin konuşularak çözülmesi ihtimali üzerine uygulanan bir tecrittir. Türkiye’deki bütün siyasi iklimi zehirleyen, daraltan, militarize eden ve geren bir durumdur. Bu şekilde anlıyor ve anlatıyoruz" diyen Özsoy şu hatırlatmada bulundu: "İmralı’daki tecride dair hem CPT kararları var hem de Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin iki defa -birisi Ocak 2019’da, diğeri Ekim 2020’de- Türkiye’nin İmralı dahil, CPT kararlarını uygulamasına dair karar aldı ve Türkiye’ye bildirdi."

CPT 'ÜST DÜZEYDE’ İLETTİ

Açlık grevlerindeki gidişat nedeniyle AKPM’de yeniden özel bir Türkiye oturumuna ihtiyaç duyulabileceğini belirten Özsoy, CPT’yle gerçekleştirdikleri görüşmenin detaylarına ilişkin de şu ayrıntıları paylaştı: "Bize basına yansımadan önce İmralı’ya gidilmediği belirtilmişti. Fakat açlık grevleri, İmralı ve tecrit meselesi 'en üst düzeyde' yetkililerle bu konu görüşülmüş. Heyet Türkiye’den döndü. Biz durumu aktardık. İki yıl önce açlık grevleri olduğu zaman da bu insanlarla yoğun çalışmıştık. Şunu da hatırlattık. O zaman açlık grevleri döneminde bir şekilde ara sıra görüşmelerden ziyade bunun bir hukuka bağlanması konusunda onlar da müzakereler yürütüyorlardı bakanlıkla, Türkiye yetkilileriyle birlikte. Umarız köklü bir çözüm olur. Sırf tecrit kırılsın diye her iki üç yılda insanlar açlık grevine mi girmeli, ölüm orucuna mı yatmalı, insanlar mı ölmeli. Böyle saçma bir durum olabilir mi?

CPT bu defa teamüllerin dışına çıktı. Türkiye’ye gidişini de bir tweetle hatta 'İmralı meselesi de konuşuldu' diye ifşa ettiler, normalde bunu pek yapmazlar. Sağlam bir ekiple iki hafta içinde epey bir cezaevi de gezmiş ve ciddi bir rapor çıkarmışlar.

SİYASİ İRADE GEREKİYOR

CPT en fazla Türkiye’yi bu konuda spesifik olarak gözlem altına alabilir ama en nihayetinde teknik bir kurum. Raporları çok önemli ancak AİHM kararları gibi bağlayıcı değil. Komite raporunu hazırlar ancak raporda belirtilenlerin yapılması konusunda bir siyasi irade yoksa, o rapor kağıt üzerinde kalır. Dolayısıyla biz Parlamenter Asamble’ye iki tane karar aldırdık bu konuda. Spesifik bir referansla 'Türkiye Cumhuriyeti devletinden Abdullah Öcalan da dahil İmralı’daki hükümlere yönelik CPT kararlarının uygulanmasını acil olarak bekliyoruz' diye karar alındı.

‘AK KURUMLARINDAN ORTAK KARAR’

CPT raporlarına parlamento desteği var. Bu yüzden Genel Sekreterlik’te bunu konuştuk. Şu an Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi hariç, bütün Avrupa Konseyi kurumlarının bu konuda ortak bir tavrı var. Biz şu an bunun siyasetini yapmaya çalışıyoruz. Şu an Avrupa Konseyi sadece CPT gibi teknik bir komite değil parlamento boyutu ile de acilen bu kararın uygulanması gerektiğini söylüyor. Türkiye ile yapılan müzakerelerde bu kararlar iletiliyor.

Fakat 2017’nin Nisan ayından beri izleme sürecinde olan Türkiye’de iyileşme bir tarafa birçok konuda kötüleşme olduğunu Parlamento Başkanı, Genel Sekreter Grup Başkanları da tespit ediyor. Türkiye bu konuda ısrar ederse, 'karneni düzelt düzeltmezsen sonuçlar olur' söylemi Parlamento’nun tek taraflı olarak bir tarafın üyelikten atılmasını önünü açacak prosedürü başlatabilir."

DEMİRTAŞ KARARI GÜNDEME GELDİ

AKPM Genel Kurulu’nda İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının uygulanmaması konulu oturumunda Demirtaş kararının gündeme geldiğini belirten Özsoy, "Sosyal Demokrat Grup Başkanı 'Türkiye mahkeme kararlarını uygulamama konusunda ısrar ederse, tereddüt etmeden bu süreci başlatırız" dedi. Böyle bir süreci herhangi bir ülke ya da 15 üye ülkelerden birer kişi bile yapabilir. Şu an parlamentonun yüzde 80’i bu kararı alabilecek durumda. Umarım böyle bir noktaya gelmez. Ancak Türkiye buranın üyesiyse buranın kurallarını yerine getirmesi gerekiyor" dedi.

KONSEY’İN YAPTIRIM GÜCÜ OLMALI

Avrupa Konseyi’ni de daha ciddi yaklaşmaya çağıran Özsoy, "Daha önce de söylemiştim Avrupa Konseyi’ni bir golf klübünü kıyasladığımda golf klübü daha ciddi geliyor. Bunun üzerine Avrupa Konseyi Genel Sekreteri bizimle konuşmak üzere randevu almıştı. Bu görüşmede 'bir ülke buranın üyesi olup hiçbir kuralını yerine getirmiyorsa bu ciddiyetsizliktir' demiştim. Konsey’in yaptırım gücü olması lazım. Daha önce ülkeyi çıkartma sadece Bakanlar Komitesi’ndeyken şimdi bu hak Parlamentoya da geçti" dedi.

BAKANLAR KOMİTESİ GÜNDEMİNE ALMALI

Türk devletinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Demirtaş kararını uygulamamak için direndiğinin altını çizen Özsoy, "Bu karar, bağlayıcı ve net bir karar. Türkiye şu an ipe un seriyor ne kadar içeride tutabilirsem o kadar iyidir mantığı ile gidiyor" dedi. Hem AK Genel Sekreteri hem de AKPM Başkanı ile yaptıkları görüşmede bu meselenin acilen Mart ayında yapılacak Bakanlar Komitesi’nde gündeme alınmasını istediklerini söyleyen Özsoy, Demirtaş avukatlarının da bu yönde bir başvuruda bulunduğunu hatırlattı. HDP milletvekili, "Bizim izlenimiz Mart ayında hem Demirtaş hem de Osman Kavala kararı Bakanlar Komitesi’nde değerlendirilecek. Osman Kavala kararı 3. kez, Demirtaş için ise ilk defa gündeme gelecek" diye belirtti.

Türkiye ile ilgili kararların uygulanmamasının üyelik sürecinden çıkarmaya kadar gidebileceğini belirten Özsoy şunları belirtti: "Bakanlar Komitesi, AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetler, eğer uygulanmıyorsa belli bir prosedür var. Bu prosedür bir ülkeyi üyelikten çıkarmaya kadar gidebilir. Ancak 26 Ocak Salı günü yeni bir düzenleme yapıldı, ek bir prosedür tanımlandı. Önceden sadece Bakanlar Komitesi bir ülkeyi üyelikten çıkaracak süreci başlatma hakkına sahipken, şimdi bizim üyesi olduğumuz milletvekilleri, ülke delegasyonlarından oluşan Parlamenter Asamble de herhangi bir ülkeyi insan hakları nedeniyle üyelikten atma hakkını kazandı. Bu çok güçlü bir koz. Eğer bir ülke bu konseyin kararlarını ısrarla uygulamazsa parlamento da bu süreci başlatabilir."

KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA