TKP/ML: Ferdi yoldaş Dersim'de ölümsüzleşti

TKP/ML MK-SB, 30 Ekim’den 9 Kasım’a kadar Dersim Aliboğazı'nda yaşanan yoğun saldırılar sonucu gerilla Muharrem'ın (Ferdi Tosun) "ölümsüzleştiğini" açıkladı.

Yazılı bir açıklama yapan TKP/ML MK-SB, "30 Ekim’den 9 Kasım’a kadar Dersim Aliboğazı’nda Deniz (Sinan Cumhur Oktulmuş) yoldaş komutasındaki bir gerilla birliğimiz, kış hazırlık faaliyeti içindeyken düşmanın yoğun saldırısına maruz kalmış ve bu saldırıda partimizin ve Dersim Bölge Komutanlığı’nın üyesi Deniz yoldaş ölümsüzleşmişti. Bu operasyonda, partimizin ileri militanı TİKKO’nun yiğit savaşçısı Muharrem (Ferdi Tosun) yoldaşın da ölümsüzleştiğini netleştirmiş bulunmaktayız" dedi.

Açıklamada, "Şimdi acımız ikiye katlanırken öfkemiz sel olmaya devam ediyor. Şimdi hüznümüz dağlarda ve şehirlerde iki kat büyürken kararlılığımız daha ileri doğru örgütleniyor. Şimdi Deniz yoldaşın yanına Halk Savaşçısı Muharrem’i katarak savaş irademizi bir kez daha en üst perdeden, kesin ve net şekilde ifade ediyoruz" diye belirtildi.

Aynı açıklamada gerilla Ferdi Tosun'a ilişkin şu bilgiler yer aldı: "Deniz yoldaşla aynı mevzide kazan bombalarıyla toprağa düşen Muharrem yoldaş (Ferdi Tosun) 1993’de Tokat Erbaa Sokutaş köyünde emekçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Muharrem yoldaşın köyde daha çocuk yaşta başlayan işçiliği, göç ettikleri İstanbul’da da devam etti. Sarıgazi Yenidoğan’da işçilik yaptığı dönemde kuzenleri Samet Tosun (Bakış) ve Tanju Er (Samet) yoldaşlarla birlikte partiyle tanıştılar. Partiyi doğup büyüdükleri Tokat dağlarından da tanıyorlardı. Amcasının oğlu ve yoldaşı Samet Tosun (Bakış)’ın gerillaya katılması, Ferdi yoldaşın da gerillaya katılmasında etkili oldu. Bakış yoldaştan sadece iki yıl sonra 2014 yılı Temmuz ayında Tanju Er yoldaşla birlikte gerillaya katıldı.

Muharrem 'parti ismi'ni alan Ferdi yoldaş, gerillada mütevazi kişiliği ve çocukluktan gelen emekçiliğiyle öne çıkıyordu. Muharrem yoldaş, 24-28 Kasım 2016 tarihinde Aliboğazı’nda ölümsüzleşen 12 yoldaşın ardından alanda daha fazla sorumluluk yüklenerek katılımını daha da güçlendiren yoldaşlardan oldu."

"Muharrem yoldaş, partiyi, mücadeleyi anlamaya çalışan özellikleri ile sürecin bu zorlu aşamasında canlı ve aktif bir militan olmayı başardı" denilen açıklama şöyle noktalandı:

Meydan okuyoruz! Sınıf savaşımımız ve onun en yoğunlaştırılmış hali olan gerilla savaşı tüm kayıplara oluşan boşluklara rağmen sürdürülecektir. Faşizm, Halk Savaşı’mızın haklılığına gölge düşüremediği gibi, gerilla mücadelesinin dinamizmine, parça parça yıkan, kuran ve inşa eden yapısına karşı çare üretemeyecektir. Partimiz çelişkilerin, gelişmelerin eğilimi, devrimci sürecin ne düzeyde olgunlaşıp yetkinleştiğinin farkındadır. Bu politik kavrayışımızı en üst düzeyde MK ÜYEMİZ NUBAR, KOMUTANLARIMIZ ÖZGÜR VE DENİZ, SAVAŞÇILARIMIZ ROSA, ASMİN VE MUHARREM kendinden önceki yoldaşlardan daha ileri taşıyarak kavradıklarını gösterdi. Ölümsüz yoldaşlarımızın “TUTUNMA SAVAŞI” kavrayışı, artık yoldaşlarına ve halkına emanet edilmiştir. Bilinmelidir ki PARTİMİZ, savaşın bu düzeyinde taviz vermeyecektir, yoldaşlarımızın inançla ve kararlılıkla sahiplendiği ve bir sonraki sürecin örgütlenmesi ve karşılanması için zorunluluk olarak gördüğü bu evre daha büyük bedeller ödeme pahasına aşılacaktır.

Faşizmin içerde savaşı körüklediği, dışarda büyük çaplı savaş hazırlıkları içinde olduğu bir evrede; ideolojik-politik donanım, örgütsel şekilleniş bu tutunma savaşı ile şekil alacak, kararlı hale bürünecek ve öfkeli ama dağınık halk kitlelerinin sınıf bilincinde yansımasını bulacaktır. Devrimin rotası ve yönü, iddiası ve örgütlenme bilinci bu ısrarla hayat bulacaktır. Bu duruş bir iradecilik, maceracılık değildir. Bu faşizmin tüm ideolojik-politik hazırlıklarına, bunun halk kitlelerinde büyüyen ve örgütlenmeyi bekleyen öfkesine karşılık gelen bir PROLETER DEVRİMCİ ÇİZGİ konumlanışı olduğu bilinmelidir. Bu kesin, kararlı ve hesapsız bir şekilde partimiz tarafından sahiplenilmektedir. Savaşımızın sorunlarını görmezden gelmeden, öfkeli ve dağınık olan halk kitleleriyle devrimci hattımızın bağının başarımızın yegane teminatı olduğunu unutmadan hareket edeceğiz. Bu bağın kopmasını umursamaksızın hareket eden, tasfiyeciliğe çanak tutan her anlayışın bu tehlikeye bizi davet ettiğini kavrayarak kuşanacağız yoldaşlarımızın bize bıraktığı KIZIL BAYRAĞI.