Cezaevleri yargıya rağmen rehin tutuyor

'Taş atan çocuklar' olarak bilinen ve yaşlarından iki kat fazla ceza verilen çocuklarla ilgili AİHM'in Türkiye aleyhine kararı ardından Ferit Gülcü mahkemede beraat etti ama cezaevi idaresi, yetkisini aşarak Gülcü’yü rehin tutuyor.

Kamuoyunda “taş atan çocuklar” olarak bilinen 2008 ve 2014 yılları arasında taş attıkları için tutuklanan binlerce çocuk için umut olan AİHM’in Türkiye’yi mahkum ettiği 'Ferit Gülcü davası'nda önemli bir gelişme yaşandı. AİHM’den geri dönen karar üzerine dosyayı yeniden ele alan Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, verdiği beraat kararının gerekçesini açıkladı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan şahsına Kürt halkına yönelik uluslararası komplonun başlangıcı olan 9 Ekim 2008'de Suriye'den ayrılmak zorunda kalmasının yıldönümündeki gösterilerde gözaltına alınan Ferit Gülcü, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 11 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum edilmişti. Bir yıla aşkın süre cezaevinde kalan Gülcü’nün verilen emsal kararla başka bir suçtan cezaevinde olması nedeniyle yattığı süreyi göz önünde bulundurarak tahliye edilmesi için başvuru yapıldı. Ancak Gülcü için yapılan tahliye başvurusu, Balıkesir L Tipi Kapalı Cezaevi tarafından durumunun “iyi hal” kapsamında olmadığı gerekçesiyle reddedildi. Benzer durumdaki binlerce çocuğun faydalanması beklenen kararı yasadışı bir şekilde bloke eden cezaevi idaresinin tutumuna itiraz edilecek.

GEREKÇELİ KARARDA AİHM VURGUSU

Mahkeme tarafından yayınlanan gerekçeli kararda şöyle denildi: " (...) Diyarbakır Çocuk Mahkemesi’nce suça sürüklenmiş çocuk hakkında uyarlama yargılaması yapılmasına başlanmış ve 2911 S.K değişikliği ile birlikte yürürlüğe giren 34/A maddesi uyarınca suça sürüklenmiş çocuğun TCK’nin 220/6 314/3 maddesinin yollanması ile 314/2 maddesi uyarınca örgüt adına suç işlemek suçundan mahkumiyetini kaldırarak beraat kararı verilmiştir.

Suça sürüklenmiş çocuk uyarlama yargılaması neticesince 3713 sayılı kanunun 7/2. 2911 sayılı kanunun 33/1. 32/1 maddeleri uyarınca ve 32/2 maddesi yollanmasıyla TCK’nin 265/1. 3.4 maddelerinden mahkum edildiği anlaşılmıştır. Mahkemenin 23/11/2016 tarihindeki görevsizlik kararıyla suça sürüklenmiş çocuk hakkında dosya mahkememize gönderilmiş olmakla yapılan yargılamasında Balıkesir L Tipi Kapalı Cezaevi kurumundan getirilerek huzurda hazır edilen suça sürüklenmiş çocuğun savunması kesinleşen AİHM 17526/10 başvuru nolu Gürcü Türkiye kararı ve iddia makamının esas hakkında mütalaası bir bütün olarak değerlendirilmiş ve suça sürüklenmiş çocuk üzerine atılı örgüt propagandası yapmak, kanuna aykırı gösteri ve yürüyüşüne 23. Maddede belirtilen aletlerle katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama ve görevi yaptırmamak üzere direnme suçlarının AİHM ilgili kararı doğrultusunda unsurları oluşturmadığından bahisle suça sürüklenmiş çocuğun beraatına karar verilmiştir. Suça sürüklenmiş çocuğun gözaltında ve tutuklanma süresi beraat kararının kesinleştiğinin ilgisine tebliğinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde bulunduğu yer Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde tazminat davası açabileceğinin ihtarı yapılmasına…”

ÇOK SAYIDA ÇOCUK TUTUKLANMIŞTI

Gülcü’nün avukatı Muharrem Şahin, buna benzer suçu işlediği iddia edilen tüm çocukların bu gerekçeli emsal kararla beraat edebileceğini dile getirdi. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri sonucunda çok sayıda çocuğun gözaltına alındığını hatırlatan Şahin, başta Amed olmak üzere bölgenin bir çok il ve ilçesinde yüzlerce çocuğun tutuklandığını, bu çocukların bir bölümünün uzun süre cezaevinde kaldığını dile getirdi. Müvekkili gibi yüzlerce çocuğun mağdur edildiğini kaydeden Şahin, “Müvekkilim ceza aldı ve Yargıtay’a gittik. Ondan sonra da cezası kesinleşti. Bu süre içerisinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştuk. Akabinde AİHM ihlal kararını açıkladı. Türkiye mahkum edildi” dedi.

NADİR VERİLEN KARARLARDAN

Çocukların yargılandıkları suç unsurları üzerinden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ceza verilemeyeceğine dönük karar verdiğini hatırlatan Şahin, “Yapılan faaliyetlerin örgütlenme faaliyeti olduğunu, devletin güvenliği gerekçe gösterilerek insanların cezalandırılamayacağı yönünde bir karar verdi. Daha öncesinden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği bir çok karar vardı ama bu kararlar daha çok adil yargılanma hakkına ve özel yaşam ihlali ile işkence edilmesine dönük kararlardı. Ama bu yönlü çok önemli ve nadir verilen kararlardan bir tanesidir” diye konuştu.

AİHM KARARI DOĞRULTUSUNDA BERAAT

AİHM’in verdiği ihlal kararının ardından yerel mahkemeye başvuru yapıldığını hatırlatan Şahin, Anayasanın 90. Maddesi ve CMK’nin 311. Maddesi gereğince yeniden yargılama yapması gerektiğine talep ettiklerini, Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği karar doğrultusunda beraat verdiğini söyledi.

CEZAEVİ İDARESİ REHİN TUTUYOR

Ferit Gülcü’nün bugün itibariyle cezaevinden tahliye olması gerektiğini, ancak cezaevinde disiplin cezasından dolayı ‘iyi halde değildir’ bahanesiyle cezaevi idaresi tarafından engellendiğini belirten Şahin, şunların altını çizdi: “Bir insan özgürlüğünün kısıtlanabilme yetkisi sadece mahkemelere verilmiştir. İdari kararlarla insanların özgürlüğünü kısıtlanamaz. Gerekçesi ne olursa olsun idari yetkilerle cezaevinde tutamazsınız. Özgürlüğünün keyfi bir şekilde ihlal edilmesidir. İvedi bir şekilde tahliye dilmesi gerekiyor.”

EMSAL KARARDAN BAŞVURULAR

Kararın basında yer almasının ardından bir çok kentten benzer nedenlerle cezaevinde olan çocukların kendisine hukuki yardım talebinde bulunduğunu aktaran Şahin, “Bir çok avukat meslektaşım da emsal niteliğinde olan AİHM kararını talep etti. Mahkemelere başvuruda bulunmaya başladı. Bu nedenle cezaevinde olan hükümlüler de mektup gönderdi. Beklenen ve amaçlanan sonuca ulaştığımızı düşünüyoruz” diye ekledi.

CEZAYI YATANLAR DA BAŞVURABİLİR

AİHM’in verdiği emsal karardan sonra daha önce ceza almış, cezası kesinleşmiş ya da bu cezayı yatmış olan kişilerin de mahkemeye yeniden yargılanma ve tazminat davası açabileceğine dikkat çeken Şahin, şunları paylaştı: “Mahkemeler iki şey yapacaktır. Reddedebilir; reddedildiği takdirde normal prosedür uygulanır, dava Yargıtay’a ve Anayasa Mahkemesi’ne gider. Bunun neticesinde ikinci seçenek olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gider. Bu durumda tüm hakları talep edebilecekler.”