Devlet dört HDP'linin katillerini koruyor!

Devlet, Amed'de 7 Haziran'dan sonra dört HDP'liyi katledenleri korumaya devam ediyor.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 7 Haziran 2015 seçimlerinde elde ettiği büyük başarıdan iki gün sonra Yeni İhya-Der Başkanı ve Hür Dava Partisi üyesi Aytaç Baran’ın öldürülmesinden hemen sonra HDP’li Bayram Özelçi, Emin Ensen, Bayram Dağtan ve Fesih Çınar silahlı bir grup tarafından katledildi. Gün ortasında Hizbullah’ın '90’lı yıllardaki infaz yöntemleriyle katledilen HDP’li Ensen, Dağtan ve Özelçi başlarından, Çınar ise yolda yürürken ensesinden vuruldu. Aradan geçen iki yıla rağmen cinayetlerin failleri bulunmadı.

Olaylar sonrasında cinayetlerle ilgileri olduğu gerekçesiyle tutuklanan HDP’li ve Hizbullah üyesi 16 kişi hakkında açılan dava “güvenlik” gerekçesiyle Kayseri’ye taşındı. Bu davada hiç kimse işlenen bu cinayetlerden dolayı ceza almadı. Yargılananların büyük çoğunluğu beraat ederken, bazı sanıklar ise silah bulundurdukları gerekçesiyle ceza aldı. Öldürülen 4 HDP’linin cinayet dosyası, Hizbullah’ın 1990 yıllarda işlediği “faili meçhul” cinayetler gibi adliyelerin tozlu raflarındaki yerini aldı. Yakınlarını kaybeden ailelerin adalet arayışı ise devam ediyor. Olaylar sonrasında kontralar tarafından kızının gözü önünde katledilen Bayram Özelçi ve Bayram Dağtan’ın aileleri yaşananları anlattı.

GÖZLERİ ÖNÜNDE BABASINI KATLETTİLER

62 yaşındaki babası Bayram Dağtan’ın silahlı kontralarca gözleri önünde 16 kurşunla öldürülmesini unutamayan Abide Dağtan, dihaber'e şunları anlattı:

"Babam mahallede olayları yatıştırdıktan sonra eve geldi. Abdest aldı namazını kıldı. Namazını kıldıktan sonra kapı çalındı. Kapıyı birlikte açmaya gittik. Kapının ön tarafından ben vardım. Kapıyı çalan 30-35 yaşlarında esmer ve sakallı biriydi. Bana ‘Hacı Bayram evde mi?’ demesiyle babamın çıkması bir oldu. Babamı görür görmez üzerimize ateş etmeye başladı. Kapıyı kapatmaya çalıştım. Ayağının kapının önüne koyarak kapıyı kapatmamı engelledi. Ateş ettikten sonra kaçtı gitti. Allah beni korudu. Yaralanmadım. Sonra bağırmaya feryat etmeye başladım. Komşular geldi. Babamı bir battaniye koyarak hastaneye götürdüler. Biz de ardından bir arabaya atlayarak hastaneye gitmek istedik. Polisler, panzerle yolu kapatmaya çalıştılar. Babam hastaneye yetişene kadar vefat etmişti.

Halen olayın etkisindeyim. Başımı nereye çevirsem babamın vurulduğu an gözlerimin önünden gitmiyor.

Babam küçükle küçük, büyükle büyük olan bir insandı. Hiç kimseye zararı bile yoktu. Babam, Aytaç Baran ile her ne kadar farklı düşünce de olsa da birbirlerini gördüklerinde selamlaşırlardı. Birbirlerine karşı herhangi bir düşmanlıkları ve kinleri yoktu. Aytaç Baran’ın öldürülmesiyle babamın hiç bir ilgisi yoktu. O da Kürt biz de Kürdüz. Yani devlet öyle bir şey yapıyor ki, Kürtleri birbirine düşürmek için bütün gücünü kullanıyor. Babam, 7 Haziran seçimlerinde çok çalıştı. Seçimlerden sonra çok umutluydu. İnandık, başardık, kazandık. ‘Artık barış olacak, barış olacak’ diyordu. Tek isteği barış ve huzur ortamının sağlanmasıydı. Zaten barış olmadan babamı katlettiler. HDP’nin seçim sonuçlarını hazmedemeyenler babamı hedef aldı. Olaylar ilk önce bizim evden babamdan başlatıldı. Seçim sonuçları babamın cinayeti üzerinden provoke edilmeye çalışıldı. Kürtleri yıldırmaya çalıştılar.

'PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ'

Babamın katilleri hala yakalanmadı. Ellerini kollarını sallaya sallaya dışarıda dolaşıyorlar. Birileri tarafından korundukları için dışarıdalar. Babamın katilleri, devletin ajanları, tetikçileri olduğu, bağlantıları bir olduğu için birileri tarafından korunuyor. Bu davanın peşini bırakmayacağız, takipçisi olacağız. Adalet yerine buluncaya ve suçlular hak ettiği cezayı alıncaya kadar katillerin peşini bırakmayacağız. Faillerin bulunmasını ve yargılanmasını talep ediyorum. Bu kirli ve karanlık cinayetlerin üstü kapatılmasın hepsinin failleri bulunsun ve yakalansın. Adalet bekliyorum.”

AMCASINI DA ASKERLER KATLETTİ

Dağtan, Şeyh Said isyanının bastırılmasının ardından Amed'in Lice ilçesi Daralan (Comêleş) köyünde oturan büyük dedesi Hüseyin ve dedesi Mahmut’un 1927 yılında köy meydanında kurşuna dizilerek öldürüldüğünü de anlattı. '90’lı yıllarda koruculuğu kabul etmedikleri için köylerinin devlet tarafından 1991 yılında yakılarak boşaltıldığını belirten Dağtan, amcası Remzi Dağtan’ın köylerinin yakılması sırasında askerler tarafından taranarak katledildiğini söyledi. JİTEM tarafından 1991 yılında katledilen HEP Amed İl Başkanı Vedat Aydın’ın cenaze törenine katılanlara özel harekat timlerinin ateş açması sonucunda halası Nursel Dağtan’ın ağır yaralı olarak kurtulduğuna kaydeden Dağtan, ağır yaralanan halasının felçli olarak yaşamını sürdürdüğünü söyledi. Kürt hareketinde yürüttüğü siyasi faaliyetleri nedeniyle babasının tutuklanarak 2 yıl cezaevinde kaldığını anlatan Dağtan, babasının Şehitlik semtinde Eşit Özgür Yurttaş Derneği'nde yönetici ve Demokratik Toplum Kongresi’nde delege olduğunu söyledi. Dağtan, “Babam da diğer yakınlarım gibi aynı şekilde katledildi” diye ekledi.

'ZULÜM VAR, DURMAYACAĞIM'

Silahlı kontralarca katledilen 7 çocuk babası Bayram Özelçi’nin eşi Güler Özelçi ise eşinin daha önce siyasi parti çalışmaları nedeniyle tutuklanarak, 5 yıl cezaevinde kaldığını anlattı. Özelçi, şöyle dedi: "Cezaevine girdiği dönemde çocuklarım küçüktü, çok sıkıntılar çektik. Cezaevinden çıktığı zaman da durmadı, çalışmaya devam etti. Ben ona çocukların hala küçük, ‘dur’ dediğimde bana ‘Zulüm var. Durmayacağım, çalışmaya devam edeceğim’ diyordu. Halkına yaşatılanlar dayanmıyordu. Birlikte çalıştığı herkes, komşuları ve arkadaşları onu çok seviyordu.”

Eşinin Şehitlik semtinde çıkan olaylarda arkadaşı Bayram Dağtan’ın öldürüldüğünü duyması ardından olay yerine gittiği sırada silahlı kişilerce katledildiğini aktaran Özelçi, “Onu vuran kişiler silahlı ve hazırlıklıymış. Olay günü kızım aradı. Şehitlik’te 3 kişinin vurulduğunu söyledi. İlk başta eşimin aralarında olduğuna inanmadım. Başta bize, eşimin yaralı olduğunu söylediler. Hastaneye gidince şehit olduğunu öğrendik” dedi.

HDP üyesi olan eşinin 7 Haziran milletvekili seçimlerinde çok çalıştığını vurgulayan Özelçi, şunları dile getirdi: “Seçim sonuçlardan dolayı çok mutluydu. ‘Seçimi kazandık’ diyordu. Bunu hazmedemeyenler, seçimden 2 gün sonra eşimi katlettiler. Sevinçlerini kursaklarında bıraktılar. Aytaç Baran’ın öldürülmesiyle hiçbir ilgisi yoktu. Eşimi bilerek ve hedef gözeterek öldürdüler. Bunun üstünü örtmeye çalışıyorlar, yaşadığımız sürece buna izin vermeyeceğiz. Adalet istiyoruz. Allah hakkımızı yanlarında bırakmasın. Bu davanın takipçisi olacağız.”

OĞLUNU DAİŞ, EŞİNİ HİZBULLAHÇILAR ÖLDÜRDÜ

Eşi Bayram Özelçi’nin öldürülmeden YPG saflarında olan oğlu Ramazan Özelçi’nin (Ali Amed) 29 Aralık 2015’te Kobanê’de DAİŞ’e karşı verilen tarihi direnişte yaşamını yitirdiğini anlatan Özelçi, oğlunun DAİŞ, eşinin ise Hizbullahçılar tarafından öldürüldüğünü söyledi. Özelçi, şunları söyledi: “Oğlum da babası gibi durmuyordu. Son nefesine kadar halkı için çalıştı. Arkadaşları tarafından çok seviliyordu. Buralarda durmadı. Kobanê’ye gittikten 1 ay sonra, DAİŞ tarafından şehit edildi.”

TÜRK YARGISI ÖRTBAS ETMEK İSTİYOR

Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada, tutuklu sanıkların tamamı serbest bırakıldı. 12 Temmuz 2016’da görülen davanın karar duruşmasında, tüm sanıklar “örgüt üyeliği” suçundan beraat ederken, sadece M.D’ye “örgüte üye olma” suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. 6 sanık ise, “ruhsatsız silah bulundurmak”, “Ateşli silahlar yasasına muhalefet” suçunu işledikleri gerekçesiyle 10 aydan 5 yıla kadar değişen hapis cezalarına çarptırıldı. 8 sanık hakkında beraat kararı veren mahkeme, hakkında dava açılan ve yargılama sürecinde polis ile girdiği silahlı çatışmada yaşamını yitiren Sezgin Demirok hakkında açılan davanın düşürülmesine karar verildi. Soruşturmanın akıbeti konusunda ise bilgi edinilemedi.