ANALİZ

Dünyanın en bayat söylemi; ‘PKK’yi bitireceğiz’

Yıllardır toplumu ‘PKK’yi bitirdik’ yalanıyla yönetenlerin mirasını 2017 yılının ortalarına girdiğimizde AKP hükümetinin aldığını görüyoruz.

PKK ile ilgili somut ve doğru bilgi sahibi olmayan bazı analist, stratejist ve benzerlerinin de aslında doğru bilgiye sahip olmak için uğraşmadığını anlıyoruz. Bir kısım Kürt ise, her ne kadar varlığının teminatı olarak gördüğü silahlı güçlere inansa da, Türk Devleti’nin bu özel savaş medyasının kurbanı oluyor!

Türk Devleti ile PKK Hareketi, karşılıklı propaganda savaşında uluslararası kamuoyuna dönük ‘ben haklıyım, ben meşruyum’ savaşında. Artık öyle bir dönemdeyiz ki, ne Türk Devleti ne de PKK Hareketi, ‘zaten halkım bana inanıyor, düşmanına inanmaz’ diyemiyor.

İstediğimize inanalım, istediğimize inanmayalım ama herkes bir şekilde kendini geliştiriyor (geliştirmek zorunda). Türk Devleti, bir devlet olarak kendini dünyadaki gelişmelere göre uyarlarken, PKK’nin yerinde saydığını sanırım hiç kimse iddia edemez. Savaş mekanlarının, savaş aletlerinin, savaş hilelerinin değiştiği günümüz dünyasında en aktif ve değişken bir karaktere sahip olan PKK Hareketi’nin biteceğini beklemek aptallık olur. İster PKK Hareketinin ideolojisiyle ister Öcalan’ın yarattığı felsefeyle diyelim, sonuç itibariyle Kürdistan’ın dört parçasında savaşan binlerce insana on binlercesi eklendi, ekleniyor.

Türk tarafındaki analist ve stratejistler ise, bir garibanın veya cahilin kullandığı basit ve sade cümleleri karmaşıklaştırarak sunmaktan başka bir işe yaramıyor. Birkaç bilgiyi alıp yorumlayacaklarına, para karşılığı psikolojik savaşın uşağı oluveriyorlar. Ne söyleseler de sonuç olarak sade bir vatandaşın ‘PKK teröristtir’ söylemine geliyorlar. İşinde profesyonel olmak için uğraşacağına, PKK’yi tüm yanlarıyla araştırıp objektif olarak değerlendireceğine, sıradan vatandaşın duymak istediğini anlatıyorlar.

Kürtlerin demokratik bir sistem altında kendi iradesiyle yaşama arzusunu hiçbir zor güç bastıramadı. Kürtler bunu, binlerce evladını savaşa göndererek ya da silahlandırarak yaptı. Peki sadece bu muydu PKK’nin bitmemesini sağlayan. Hayır. PKK’nin Ortadoğu’da gün be gün ürettiği siyaset ve fırsatları değerlendirmesi de en büyük etkendi.

Bu yıl tekrardan aynı ama en güçlü argüman olan PKK’yi bitireceğiz söylemi, tekrar da olsa bazılarında aynı etkiyi yarattı. Acaba bu kez bitirirler mi, ölümcül darbeyi vurabilirler mi beklentisi yarattı.

Büyük devletin büyük gözleri olur, büyük görür, dolayısıyla her şeyi bilir, bir şey söylüyorsa bildiğindendir algısı, hala yüzde doksanının haber izlemediği bir toplumda doğal olarak güçlüdür.

Küçük olanın sözüne inanılmaz, kuru propagandadır!

Eskisi gibi sanki o devlete karşı eylem yapan küçük gerilla grupları varmış gibi.

Bu algı ve inanıştan aldığı güç olsa gerek Türk Devleti iki de bir canı sıkılınca ‘PKK’yi bitireceğiz’ diyor.

Birkaç yüz gerillayı savaş dışı koyarak, bırakalım PKK’yi bitirmek, PKK’ye darbe vurmanın bile tartışılamayacağı bir dönemdeyiz artık.

Farz edelim, onların dediği gibi şu veya bu örgüt ismine gerek yok, hepsi PKK olsun. Sürekli olarak 5 binden bahsedenler, peki şimdi Kürdistan’ın dört bir yanında savaşan, 50 bini aşkın canını vermeye hazır fedai orduyla nasıl başa çıkacak?

Farz edelim ki Ortadoğu’nun savaş cenderesi içinde bir sistem inşa etmek yılları alsın. Mevcut durumda bu topraklarda haksızlık ve adaletsizliğe karşı duran, fikrini beyan eden ve örgütlenen milyonların gücünü bilmek bile insana zafer kazandığını fazlasıyla tattırıyor.

Devrimciler için ‘siz güzel hayaller kurarsınız ama toplumu biz yönetiriz’ diyenler, artık iyilerin de toplumu yönetebileceğini görmek zorunda kalacaklar.

'PKK’yi bitireceğiz' söylemine, her ne kadar PKK tarafında gülüp geçilen bir söylem olarak bakılsa da, Türk Devleti bu söylem ile aslında PKK’nin halen aynı seviyede olduğunu, isyancı gruplardan ibaret olduğunu, dağda yaşadığını, aciz durumda olduğunu binlerce kez beyinlere pompalamak zorunda hissediyor. Karşısındaki gücün büyümediğini, sistemleşmediğini, Ortadoğu’da onun hesaba katılmadan kimsenin bir plana başlamadığını, halen sayısının beş bin civarında olduğunu…..söylemek zorunda. Bu bilgi çağında sen istemesen de, ilgilenmesen de bilginin bir şekilde gelip seni bulduğunu düşündüğümüzde, artık kuru yalanlar para etmeyeceği için iyi tasarlanmış yalanlar deneniyor.

Türk Devleti bilinçli olarak sürekli bu konuyu işlese de, Kürtler, demokratik çevreler ve kendini birazcık Ortadoğu konusunda bilgili görenler, PKK’nin artık bir parti, örgüt olmaktan çok, bölge insanının demokratik yaşayış biçimine fikir ya da pratik olarak direk etkide bulunan yegane güç olduğunu anlamalılar. Birçoğunun ‘benim sistemimi yıkıp alternatif sistem kurmak istiyor’ korkusuna kapıldığı ama aynı zamanda birlikte yaşadığı PKK, fikir ve eylem olarak Ortadoğu’daki en büyük güç olmaya devam ediyor.