Kanla yazılan bilanço

İşgalci Türk ordusu, Medya Savunma Alanları'na kimyasal silahlar, taktik nükleer bombalar, yasaklı patlayıcılarla karadan ve havadan saldırılarla 520'den fazla saldırı gerçekleştirdi. İşgalciler insanlık dışı yöntemlerine rağmen direnişi aşamıyor.

GERİLLA DİRENİŞİ

Kurdistan özgürlük savaşçıları, Temmuz ayında da Gabar’dan, Zap’a,  Heftanîn’den Xakûrkê’ye kadar birçok alanda işgalci Türk devletine ağır darbeler vurdu. Temmuz ayında büyük sonuçlar elde eden gerillalar, gücünü ve ilhamını 14 Temmuz ölüm orucu direnişçilerinden alıyor. Gabar’da şehit Herekol ve Ekîn, Kato’da, Benda, Destîne ve Baran büyük bir cesaret göstererek başarıya ulaştılar. Metina’da şehit Newal, Dijwar ve Jiyan, işgalci Türk ordusunun tüm saldırılarına karşı duruşlarından taviz vermeyerek kutsal topraklarını savundular. Yine Zap'ta şehit Sidar öncülüğünde kahramanlığa ve fedailiğe çok büyük önem verdiler. Ailelerinden ayrıldıkları ilk günden itibaren verdikleri sözü yerine getirerek başarının zemini ve intikamın sebebi oldular.

İşgalci Türk devleti, gerillalara ve bölge halkına karşı sürekli savaş suçları işlemektedir. Savaş suçları, Cenevre Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalarla tanımlanan savaş yasalarının ciddi ihlalleridir. Bu suçlar arasında sivillere yönelik kasıtlı saldırılar, yasaklı silahların kullanılması, işkence ve daha birçok saldırı girmektedir. İşgalci Türk ordusu bunlardan çok daha fazlasını yaptı. Bu saldırılardan yalnızca birinin başka bir ülkede gerçekleşmesi durumunda ekonomik ve diplomatik yaptırımlar uygulanırdı. Ama Kurdistan'da herhangi bir kanun geçerli değil. Yetkililerin tek bir kanunu var, o da saldırıların serbest olması. Buna karşı Kurdistan'da yaşamın kanunu da direniştir.

İşgalci ordu, Medya Savunma Alanlarına kimyasal silahlar, taktik nükleer bombalar, yasaklı patlayıcılar kullanarak, karadan ve havadan saldırılarla 520'den fazla saldırı gerçekleştirdi. Bu silahların etkilerinin çok kalıcı olduğu bilinmektedir. Hastalıklar, doğanın tahrip edilmesi ve felaketler etkilerinden bazılarıdır. Şu anda bölgede savaş var ve Türk ordusu savaştığını iddia ediyor ama bu suçlar dışında, bir ordunun savaşta olduğuna dair hiçbir delil yok. Kurdistan’da katliam, imha, talan ve yıkım gibi insanlık dışı kirli yöntemlere başvuruyorlar. Peki, bu ordu neden gerillaya karşı doğrudan savaşa yanaşmıyor ve neden bu tür saldırılara bel bağlamış durumda? Savaş alanında gerillanın eylemlerine teslim olmuş bir ordunun yaşadığı durumdur bu.

STRATEJİK EYLEMLER YAPILIYOR

Gerilla güçleri işgalcilere karşı saldırı kanatlarını daha da aktif hale getirdi. Bir ayda 205 hava ve kara faaliyeti gerçekleştirildi. Özellikle SİHA’ların dürülüşü ve 2 helikopterin düşürülmesi gibi etkili eylemler yapıldı. Yani direniş ayında güçlü ve etkili eylemler gerçekleştirildi. Bu eylemler halkta büyük bir umut yarattı, kararlılığını güçlendirdi, direniş kararlılığını güçlendirdi. Gerillanın hava saldırıları, faşist ordu askerleri üzerinde psikolojik bir etki yarattı. Çünkü gerilla, hava saldırılarında istikrarı korumuş ve işgalcilerin tüm güvenlik tedbirlerini atlatmıştır. Bu eylemlerin diğer tarafı stratejik olmasıdır. Gerilla, zengin taktiklerin ve yaratıcılığıyla stratejisinin başarısını bir kez daha kanıtladı. Özgürlük hareketinin öngörülerini ispatladı.

Gerilla TV, bu eylemlere ilişkin görüntü ve fotoğrafları kamuoyuyla paylaşarak belgeledi. Bu görüntüler yerel ve dünya basınında gündem yarattı. Ancak buna rağmen işgalci Türk devleti susmaktan başka bir şey yapmadı ve gerçekleri gizlemeye çalıştı. Ankara'daki en yeni askerden, komutanlara kadar bu görüntüleri izlediklerini çok iyi biliyoruz. Gizlice, tek kişi ya da grup olarak bu eylemlerin ayrıntılarını incelemişlerdir. Yine bir türlü sahip olamadıkları fedakar bir orduya ne kadar hasret yaşadıklarını da çok iyi biliyoruz.

Metina'daki çok ses getiren sabotaj eylemi Temmuz ayında gerçekleşti. Bu eylemde piyade astsubay Abdullah Cem Demirkan ekibiyle birlikte öldürüldü. Bu kişi işgal hareketinin Zap ve Metina'daki komuta merkezinde yerini alıyordu. Yani sabotaj eylemi ile bu merkez hedef alındı. Bu, Türk devletini birkaç gün sonra gece yarısı 00.00'da açıklama yapmaya zorlayan bir darbedir. Türk devleti komutanına ve ordusuna sahip çıkmadı. Bu işgalci askerlerin de alması gereken bir mesaj. Bu devlet komutanına bile sahip çıkmazken, onlara hiç sahip çıkmaz.