Hakkari'nin Çukurca ilçesinde canlı kalkan olan halka yapılan saldırı sırasında İl Genel Meclis Üyesi Yıldırım Ayhan'ı katleden, 8 kişiyi yaralayan Türk askerlerinden sadece Üsteğmen U.T. otopsi raporu ve tanık ifadelerine rağmen 6 yıldır tutuksuz yargılanıyor.

Canlı kalkan yürüyüşü sırasında askerler tarafından atılan gaz bombası sonucu katledilen BDP'li İl Genel Meclis üyesi Yıldırım Ayhan davasında, aradan geçen 6 yıla rağmen henüz bir gelişme yaşanmadı.

Türk ordusunun Güney Kürdistan'a başlattığı hava saldırıları ve Kürdistan’ın genelinde yürütülen askeri operasyonları protesto etmek amacıyla 28 Ağustos 2011’de "Barış için sınıra yürüyoruz" eylemi yapıldı. Hakkari'nin Çelê (Çukurca) ilçesine giderek canlı kalkan olan halk, Türk askerlerinin saldırısına maruz kaldı. Saldırı sonucu Van İl Genel Meclis Üyesi BDP'li Yıldırım Ayhan gaz bombası fişeğinin göğsüne isabet etmesi sonucu ağır yaralandı. Hastahaneye kaldırılan Ayhan, kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Aynı saldırıda 8 kişi de çeşitli yerlerinden yaralandı.

OTOPSİ RAPORU NETTİ

Üç sayfalık otopsi raporunda, Ayhan'ın kesim ölüm sebebinin ateşli silah yaralanması sonucu kaburga kırıklarıyla birlikte akciğer ve kalp zarı sonucu meydana gelen iç ve dış kanamaya bağlı olduğu belirtildi. Raporda, Ayhan'ın ölümüne neden olanın bomba olduğu tahmin edilen bir cisim olduğu kaydedilerek, "Otopsi işlemleri detaylı olarak yapıldı. Göğüs açıldıktan sonra detaylı otopsi yapıldı. Göğüs boşluğunda 1x1 cm çapında plastik mavi renkli kapak ve 8x4 cm silindir şeklinde metalik yabancı bir cisim çıkarıldı. Sağ akciğer orta alt lob birleşim yerinde ve lob arasında yaklaşık 3x3 cm'lik kahve renkli, siyah renkli yanık alanı görüldü. Kalp dışındaki perikartın parçalanmış olduğu görüldü" denildi.

Raporda görüş belirten bilirkişi doktoru ise Ayhan'ın ölüm nedenini şöyle açıkladı: "Kişinin kesin ölüm sebebinin ateşli silah yaralanması sonucu kaburga kırıklarıyla birlikte akciğer ve kalp zarı yaralanması sonucu meydana gelen iç ve dış kanamaya bağlı olduğu trajeni vücut içerisinde önden arkaya doğru seyrettiği isabet eden bölgenin elbiseli bölge olması nedeniyle atış mesafesi tayını açısında olay esnasında üzerinde bulunan elbiselerin uygun olacağı cesetten alınan kan örneğinin toksokolojik analizinin uygun olacağı kanaatindeyiz."

Raporda kesin ölüm nedeni net olduğu için cenazenin, Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesine gerek olmadığına, aileye teslim edilmesine karar verildi.

3.5 YILDAN SONRA İLK DURUŞMA

2 çocuk babası Ayhan’ın katledilmesinin üzerinden 3 buçuk yıl geçtikten sonra 28 Ocak 2015'te ailesinin beyanları alındı. 4 yıla yakın bir süre içinde kuru bir soruşturmadan öteye gidilmedi ve olayın gerçek failleri ortaya çıkarılmadı. Savcılık, toplumsal bir olayda gerçekleşen basit bir adam öldürme veya taksirle adam öldürme şeklinde nitelendirdi. Dosyada bulunan sanıkların önemli bir kısmına takipsizlik kararı verildi. Sadece bir sanık hakkında dava açıldı. Jandarma olay anına ilişkin görüntüyü 'yok' diyerek sakladı. Ayhan’ın vücudunda bulunan gaz fişeği kapsülü ile ilgili Jandarma Kriminal'de ve Adli Tıp'ta yapılan incelemelerle birlikte çekirdeğin deforme olduğu ve hangi silahtan çıktığının tespit edilemediği iddia edildi. Cumhuriyet savcılığına karar sonrası itirazlar reddedildi. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılarak 25 Şubat’ta Çukurca Asliye Mahkemesi’nde ilk duruşma görüldü. Yargılama bu tempoda devam etti.

TEK TUTUKSUZ SANIKLA DEVAM

Yıldırım Ayhan'ın katledilmesine ilişkin üsteğmen U.T. hakkında "taksirle adam öldürmek"ten açılan davanın geçen hafta yapılan son duruşmasında ise Asliye Ceza Mahkemesi görevsizlik kararı vererek davayı Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk etti. Emrindeki bir askerin elindeki gaz bombası atan silahını alarak ateşleyen Üsteğmen U.T. yine tutuklanmadı. Yıldırım Ayhan’ın katledildiği takviye güç olarak olayların yaşandığı yere gelen Çevik Kuvvet ekibinin başında bulunan Şube Müdürü, Ayhan’ı katleden askeri teşhis etmesine rağmen davada henüz tutuklu yok.

Konuyla ilgili görüştüğümüz davanın avukatlarından Yalçın Sarıtaş, aradan geçen 6 yılda tek olumlu ilerlemenin davanın Asliye Ceza Mahkemesi'nden Ağır Ceza’ya sevk edilmesi olduğunu söyledi.