Onbinlere seslenen Kemalbay, tecride karşı direniş çağrısı yaptı

Partisinin 5 Haziran Meydanı’nda gerçekleştirdiği Vicdan, Adalet ve Demokrasi mitinginde on binlere hitap eden HDP Eş Genel Başkanı Kemalbay, Öcalan’a yönelik tecride dikkat çekti.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), “Durmayalım, faşizmi durduralım” şiarıyla başlattığı kampanya kapsamında Amed’in 5 Haziran Meydanı’nda (İstasyon Meydanı) Vicdan, Adalet ve Demokrasi mitingi, adalet sloganlarıyla sürüyor. Alanı dolduran onbinleri selamlayan HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, “Şehit namirin” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları, alkışlar ve kadınların zılgıtları ile karşılandı.

 ‘AMED HALKI DİRENİŞTE’

Kemalbay’ın konuşması şöyle:

“Bundan iki yıl önce bu meydanda, Selahattin Demirtaş vardı, milletvekillerimiz, on binlerce sizler vardınız. O mitingde patlama oldu ve 5 kardeşimizi kaybettik, onlarca yaralı kardeşimiz oldu. İki yıl sonra yine buradasınız, yine direniştesiniz. Bu katliam neden gerçekleşti? Aslında 5 Haziran’dan sonra arka arkaya çok katliamlarla karşılaştık. Yaratılmak istenen bir korkuydu, biliyoruz. Kendilerinden gelip bomba patlatmadılar. Sandıkta kaybedeceğini bildiler, o IŞİD bombası o yüzden burada Amed’de patladı. Bunu neden hatırlamamız lazım? Bugün nasıl bir düzende yaşadığımızı hatırlamak için buna ihtiyacımız var. 5 Haziran’dan sonra gelen Suruç, Ankara katliamları ve saldırılar, halkların buluşmasını engellemek için gerçekleştirilen devlet eliyle, gözetiminde, siyaseti şekillendirmek için gerçekleştirilen katliamlardı.

‘KÜRT SORUNU 90 YILDIR ÇÖZÜM BEKLİYOR’

Bir kez daha söylüyoruz, Eş Genel başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, İdris Baluken ve milletvekillerimiz olmalıydı. Sizlerin yanıbaşınızda başka yoldaşlarınız olmalıydı. Onları faşizmin zindanlarını koydular. 200 bin insan zindanlarda. Demokratik siyaseti rehin aldılar. Demokratik siyaseti yok etmek istiyorlar, tek adam rejimini kurmak istiyorlar. Bütün mesele tek adam rejimini kurma meselesidir. Bu ülkenin kadim bir Kürt sorunu var. Bu sorun 90 yıldır çözüm bekliyor. Türkiye halkları 90 yıldır çözümsüzlüğün bedelini ödüyor. Emekçiler, işçiler bu savaşın faturasını ödüyor. Sesi soluğu duyulmayan on binlerce işsizler, bu savaşın faturasını ödüyorlar.

Türkiye halklarının bu kadar gözyaşına dur demesi lazım. Sarayda oturanların hiçbir sorunu yok. Onların tek derdi Kürt sorununu bastırmak, kendi koltuklarını ve sermayelerini büyütmek. Onun için bu savaşı sürdürmekte kararlıdırlar. Halklarımıza kaosu, katliamları, saldırıları reva görüyorlar.

‘ERDOĞAN’IN MESAİ ARKADAŞLARI SORGULANIYOR’

‘Türkiye büyük bir ülke’ diyor, kendisini de dünya lideri diye tanıtıyor. Türkiye nasıl büyük? Hapishaneler çok büyük, işsizlik çok büyük, kadın cinayetleri çok büyük, rüşvet çok büyük. O rüşveti alanlardan biri AKP Genel Başkanı Erdoğan‘ın mesai arkadaşı Amerika’da sorgulanıyor. Yine Rıza Zarrab Erdoğan’ın mesai arkadaşı Amerika’da yolsuzlukla sorgulanıyor. Türkiye’nin yolsuzluğu da çok büyük. Oluk oluk kan akıyor, evlere tabutlar gidiyor.

 ‘ERDOĞAN OLSA OLSA HİTLER LİDERİ OLABİLİR’

Bizler, bu tabloyu değiştirmek istiyoruz. Güçlü mücadele ile tabloyu değiştirmek istiyorsunuz. Büyük Türkiye, herkesin iş bulabildiği, kardeşçe yaşayabildiği, bütün kimliklerin, toplumsal kesimlerin eşit yaşamı sürdürebileceği bir yaşamdır. AKP Genel Başkanıa dünya lideri değil, olsa olsa Hitler lideri olabilir.

‘O MEZARA FAŞİZMİ GÖMECEĞİZ’

Hatun annemizi Ankara’da defnedemedik. Irkçı saldırı ile karşı karşıya kaldık. Hatun anneyi doğduğu topraklara göndermek zorunda kaldık. Onu defnedemediğimiz yere, Türkiye halkları olarak faşizmi gömmek istiyoruz. Faşizmi gömersek, halklar o zaman birlikte eşit ve özgür bir şekilde yaşayabilir. Hatun anneye yapılan saldırı, 5 Haziran saldırısı gibi aynı odaklar tarafından gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de kendi kendine provokasyonlar olmuyor. Ancak bir siyaset mühendisliği yapmak isteyenler, hukuksuz ve insanlık dışı adımlar atıp, saldırılar gerçekleştirebiliyorlar. Bu saldırıyı gerçekleştirenleri, istifa etmeyenleri kınıyor ve lanetliyoruz.

‘SİYASET MÜHENDİSLERİ SALDIRIYOR’

Kürt halkı kendi kendini yönetmek istiyor. Kendi siyasi iradesini ortaya koymak istiyor. Sadece bu coğrafyada istemiyor, 4 parçaya bölünmüş coğrafyada bağımsızlık, özgürlük ve adalet istiyor. AKP Genel Başkanı Erdoğan ne diyor, ‘Kürt devletinin kurulmasını Kürtlere hakaret sayıyorum’. Son günlerde ise ‘Eğer Kürtler bağımsızlık referandumuna giderlerse, savaş ilan ederiz’ diyor. Afrin’e yığınak yapıyor. Biz buradan seslenmek istiyoruz; AKP genel başkanına değil, Türkiye halklarına seslenmek istiyoruz. Herkesin özgürlük, eşitlik hakkı var, neden Kürtlerin hakkı olmasın. Neden Kürtler kendi kendini yönetmek istediğinde suç sayılıyor. Kürt halkı birlikteliğini sağlayarak, ortak yaşamı örmek hakkına sahiptir. Herkesin olması gereken hakkı için tehdit etmek utançtır. Kürt halkına saldırı ve tehditleri kınıyoruz.

Afrin’den halklardan elinizi çekin, bırakın halklar özgür yaşasın. AKP Genel Başkanı bırakamaz. Onun iktidar hırsı var, koltuğunu terk etmemek için bütün dünya halklarına savaş ilan etmeye hazır görünüyor.

‘ASLA BİAT ETMEYECEĞİZ’

Vicdan ve Adalet için Diyarbakır’da, İstanbul’da, Van’da ve İzmir’de nöbet tuttuk. Parlamentonun 3’üncü büyük partisine yapılan büyük bir darbedir. Nöbetlerimiz tecrit altına alındı, polis barikatları ile engellendi. Bizler bu şartlarda mücadelemizi yürütüyoruz. Asla biat etmeyeceğiz, direnerek yeni yaşamı birlikte kuracağız.

‘MÜCADELEMİZ NURİYE VE SEMİH İÇİN’

Semih ve Nuriye’ye selam gönderiyorum. Onlar KHK’ya karşı direnen eğitim emekçisi. Eğitim yılı başladı ama Nuriye ve Semih ölüme mahkum edilmek isteniyor. İşini kaybedenler için, yürütülen bir mücadele ve direniştir. Nuriye ve Semih’e selam olsun. Bu mücadele Nuriye ve Semih’ler yaşasın diye.

‘ÖCALAN ÜZERİNDEKİ TECRİDİ KALDIRMALIYIZ’

Türkiye’nin bir barışa ihtiyacı var. Katliamların, kutuplaştırmanın sebebi bizim barış içinde yaşamıyor oluşumuzdandır. Türkiye’de yaşayan kim olursa olsun, demokratik cinsiyet özgürlükçü ve eşit yaşamı hak ediyor. Bunun için mücadele ediyoruz. Bugüne kadar sürüyor, baskı ve şiddete karşı sürüyor. 12 Eylül’de de mücadele yürüttük, 90’larda da yürütüyoruz, şimdi de yürütüyoruz. Şimdi kazanmaya daha yakınız. Yeni bir yaşamı birlikte kurmak için Sayın Abdullah Öcalan’ın tecridinin ortadan kaldırılması, demokratik çözüm için, birlikte yaşam için hep birlikte tecridi kaldırmak için mücadeleyi yükseltmemiz gerekiyor.

‘DEMOKRASİ GÜÇLERİ BU SESE KULAK VERMELİ’

Bugün Öcalan fotoğrafını da yasakladılar, onun çözüm projesini yok edemezsiniz, halkın gönlünden alamıyorsunuz. Neden demokrasi projesini Türkiye halklarının özgür yaşamı için fırsata çevirmiyoruz. Türkiye demokrasi güçlerinin önünde duran sorun budur. Demokrasi güçleri tek adam rejimini yıkmak istiyorsa, militarist, ırkçı, talancı, rantçı sistemi yıkmak istiyorsa bu sese kulak vermeli. Tecrit kalkmalı, yeni yaşam el birliğiyle demokrasi güçlerinin birliğiyle oluşturulmalıdır. Faşizmi durdurmak için birlikte mücadele yürüteceğiz. Ya hep birlikte ya hiçbirimiz.”

Kemalbay’ın konuşması ardından sahne alan Serhat Çarneva, seslendirdiği ezgiler ile on binleri coşturdu.