Roboskili ailelerin adalet arayışı 300’üncü haftasında

Roboskili ailelerin adalet arayışı katliamın 300’üncü haftasında da devam etti.

Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde, 28 Aralık 2011 tarihinde gerçekleştirilen katliamda yaşamını yitiren 19’u çocuk 34 kişinin aileleri, adalet arayışlarının 300’üncü haftasında da yakınlarını andı. Mezarlığa “Roboski için adalet için failler yargılansın” yazılı pankart ile yürüyen aileler, kaybettiklerinin fotoğraflarını taşıdı. Mezarlıklara karanfil bırakan kadınlar, gözyaşlarını tutamadı.

Daha sonra aileler adına açıklamada bulunan Veli Encu, faillerin hukuk önüne çıkarılması için haftalardır haykırdıklarını ve adalet arayışları sırasında karşılaştıkları zorluklara değindi. “Defalarca mahkeme ve meclis kapısına ‘adalet’ umudu ve talebi ile gittik” diyen Encu, “300 haftadır hükümet, meclis, insan hakları komisyonu, sivil ve askeri yargı ile Anayasa Mahkemesi’ni dolaşan dava, hepsinin utanç verici birliğinin arasında karanlığa gömüldü. Kamuoyu bu kadar umursamaz, adalet bu kadar failden yana, cezasızlık bu kadar devlet politikası olunca, geçen yıl bu zamanlar Vedat ve Yılmaz Encu de aynı yolda askerler tarafından bombalanarak öldürüldüler. Roboskî’nin 34’ü 36 oldu” diye konuştu.

Faillerin ortaya çıkarılmasından hükümetin sorumlu olduğunu hatırlatan Encu, katliamda parmağı olan birçok askerin 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminden tutuklu bulunduğunu kaydetti. Darbecilikten yargılanan komutanların katliamdan dolayı yargılanmadığını ifade eden Encu, “Katliamı Fethullahçılar yaptı deyip onları katliam sebebiyle yargılamamak, katliamın üstünü örtmektir ve bu zulümdür” dedi.

Katliamın sorumluları cezalandırılmadıkça, geçmişle yüzleşme ve darbecilerle hesaplaşma iddiasının inandırıcı olmayacağını ifade eden Encu şöyle devam etti: “Roboski, kendi rızalarına rağmen çizilmiş sınırlar yüzünden ekmeğini katır sırtında kazanmaya mahkum edilmiş insanlara, yaşama şansı bile tanımayan bir vicdansızlığın sembolüdür. Roboski aydınlatılmadıkça ve yaşananlar halka açıkça anlatılmadıkça Türkiye siyasetinde sivilleşme ve demokratikleşme söz konusu olmayacaktır. Bir özür mesajını bile çok gören yöneticilerin, acıları paylaşmaya, ortak ve onurlu bir gelecek kurmaya yönelik söylemleri hiçbir karşılık bulmayacak, yıkılan güveni yeniden inşa etmeyecektir.”