Sur Raporu: AKP oy alamayınca yıkıyor!

Sur'a ilişkin rapor hazırlayan SAMER, Sur’un politik ve etnik demografisinin değiştirilmek istendiğine dikkat çekerek, seçmenlerin iradelerine sahip çıkarak sistem partilerine oy vermemesinin işgal politikalarında etkili olduğunu vurguladı.

Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (SAMER), Sur'un Alipaşa ve Lalebey mahallelerindeki, 'Kentsel Dönüşüm' adı altındaki işgalci yıkımlara ilişkin hazırladığı gözlem ve araştırma raporunu yayımladı.

DEVLETİN HEDEFİ NE?

Raporda, mahalle sakinleri ve konuyla ilgilenen sivil toplum temsilcilerine göre, mahallelerin boşaltılarak şunların yapılmak istendiği aktarıldı:

"1- Sur’un politik ve etnik demografisi değiştirilmek istenmektedir.

2- Yerleşkenin tarihsel ve kültürel dokusu değiştirilmek istenmektedir, bir tür hafızasızlaştırılmaya maruz bırakılmak istenmektedir.

3- Gelenekselleşmiş dayanışmacı yaşam kültürleri hedeflenmektedir.

4- Buradaki kamulaştırma ve kentsel dönüşüm uygulamasından ekonomik rant elde edilmek istenmektedir.

5- Mahallelerinin ve aslında tüm Suriçi’nin güvenlik konseptine uygun olarak yapılanacağı düşünülmektedir. Suriçi’ne kurulacağı söylenen yeni 6 karakol ve hâlihazırda cadde ve sokak aralarında bulunan çok sayıda polis ve zırhlı araç varlığı ve güvenlik uygulamaları buna kanıt olarak gösterilmektedir."

Ayrıca Sur’da ev sahiplerinin evinden çıkmak istemediği bilgisine de raporda yer verildi.

HDP YÜKSEK OY ALDIĞI İÇİN Mİ?

Sur sakinlerinin uygulamanın nedeni olarak ilk sırada gösterdiği Suriçi’nin politik ve etnik demografisinin değiştirilmek istenmesi görüşünü destekler verilere de raporda yer verildi. YSK ve TÜİK’in ilçeyle ilgili bilgileri aktarıldı. "Sokağa çıkma yasakları" uygulanmadan hemen önce 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan genel seçimlerin sonuçlarına göre Sur’da Halkların Demokrasi Partisi (HDP) yüzde 81,56 gibi yüksek bir oy aldı. "Sokağa çıkma yasakları" ve çatışmalar ortamında yapılan son genel seçimlerde ise (1 Kasım 2015) HDP için bu oran yine YSK verilerine göre yüzde 75,7 olarak gerçekleşti. Raporda, şu değerlendirme yapıldı: “Her iki seçimde de ortaya çıkan yüksek oy oranlarından anlaşılacağı üzere Sur; büyük bir HDP seçmeni barındırmaktadır. YSK verileri geriye doğru incelediğinde en yüksek oyun, HDP’nin geldiğini ilan ettiği siyasal geleneğe ait olduğu görülmektedir. Bu durum ilçede bir siyasal eğilim kümelenmesinin varlığına işaret etmektedir. 22 Mayıs’tan bu yana boşaltılması istenen ve yıkımına tekrar başlanan Ali Paşa ile Lale Bey mahallelerinin siyasal eğilimleri de bağlı olduğu ilçe ile paraleldir.”

Etnik kimliğe ilişkin verilere de yer verilen raporda, SAMER tarafından 2013 yılı Şubat ayında Sur ilçe merkezinde; yerel yönetim hizmetlerinin, hizmet alanlar tarafından algılanışını ve bunun seçmen davranışlarına etkisini ölçmek amacıyla yapılan araştırmanın sonuçları da işlendi. Yüzde 95 güven düzeyi, yüzde 2 hata payı gözetilerek 2 bin 357 hanede yüz yüze görüşmelerle yapılan araştırmaya göre katılımcıların yüzde 93,2’si kendini Kürt olarak tanımladığı vurgulandı.

Yine Sur’da yaşayanların pek çoğunun '90’lı yıllarda köylerinin boşaltılması sonucu göç ederek buraya geldiği vurgulandı.

SONUÇ

Raporun sonuç bölümünde şu maddelere yer verildi:

"1) Ali Paşa ve Lale Bey sakinleri mahallelerini, evlerini ve işyerlerini terk etmek istememektedirler. Bu isteğin birinci nedeni; Sur dışında bir yerde yaşayamayacaklarına, buradaki gelenekselleşmiş dayanışmacı yaşam ilişkisini başka yerde göremeyeceklerine dair inanç gelmektedir. İkinci sırada doğup, büyüdükleri, evlendikleri yaşam anılarının ve kişisel öykülerinin mekânlarına sahip çıkma isteği, üçüncü sırada ise mülklerine biçilen bedelin düşüklüğüne itiraz gelmektedir.

2) Zorla çıkarılacakları ana kadar evlerinden mülklerinden ayrılmamayı bir direniş biçimi olarak benimsemektedirler. Büyük çoğunluğu yaşadıklarını daha öncede maruz kaldıkları ve 1990’lı yıllarda uygulanan zorla yerinden edilme politikasının devamı veya benzeri olarak görmekteler.

3) Evlerinin boşaltılması ve yerinden edilmelerine ilişkin karaların alınmasına giden sürecin hiçbir aşamasında görüşlerinin alınmadığı ve kararların kendilerine rağmen alındığını beyan etmektedirler.

4) Mahallelerine evlerine ne olacağına dair görüşlerinin alınmasını talep ediyorlar. 22 Mayıs itibariyle başlayan ve iki etap halinde yürütüleceği düşünülen yıkım çalışmalarının durdurulmasını, bir kısmı yıkılan yapıların mahallenin yapı dokusuna uygun hale getirilmesini, bunu devlet yapıları yapmazsa kendilerinin yapmasına olanak verilmesini istemektedirler.

5) Evlerini boşaltmaya ve göçe zorlamak amacıyla uygulanan su ve elektrik kesintisinin bir an önce ortadan kaldırılmasını, ilgili devlet kuruluşlarını toplum sağlığına dönük sorumluluklarını yerine getirmeye davet etmektedirler.

6) Mahalleleri ve genel olarak Suriçi için alınan “Riskli afet bölgesi” ilanı, “Kentsel dönüşüm Projesi” ve “Acele kamulaştırma” kararları ile yapılmak isteneni 5 ana başlıkta görmektedirler:

a) Sur’un politik ve etnik demografisi değiştirilmek istenmektedir.

b) Yerleşkenin tarihsel ve kültürel dokusu değiştirilmek istenmektedir, bir tür hafızasızlaştırılmaya maruz bırakılmak istenmektedir.

c) Gelenekselleşmiş dayanışmacı yaşam kültürleri hedeflenmektedir.

d) Buradaki kamulaştırma ve kentsel dönüşüm uygulamasından ekonomik rant elde etmek istemektedirler.

e) Mahallelerinin ve aslında tüm Suriçi’nin güvenlik konseptine uygun olarak yapılanacağı düşünülmektedir. Suriçi’ne kurulacağı söylenen yeni 6 karakol ve halihazırda cadde ve sokak aralarında bulunan çok sayıda polis ve zırhlı araç varlığı ve güvenlik uygulamaları buna kanıt olarak gösterilmektedir.

7) Tüm bunlardan da anlaşılacağı üzere ilgili kararları politik bir mesele olarak görmekteler. Bu nedenle başta ağırlıkta oy verdikleri parti olmak üzere siyasal partileri ve sivil toplumu yanlarında durmaya ve çözüme davet etmekteler.

8) Hukuki açıdan itiraz edilen noktalar özetle:

a) İlgili kararlar ve uygulamalar anayasanın ilgili maddelerine, Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşme ve yasalara aykırılık taşımaktadır.

b) Bölgenin “Riskli alan” ve “Acele kamulaştırma” kararları alma koşullarına sahip olmadığı, bu tür kararların alınabilmesini sağlayacak koşullardan, inceleme, ölçüm araştırma ve raporlardan yoksun bulunmaktadır.

c) Bakanlıkça Bölgedeki yapıların sadece %6.04’ünün riskli olduğu belirtilmiş olmasına rağmen bölgenin tamamının riskli alan ilan edilmesi büyük bir sorundur. Bu gerçeğin göz ardı edilmesi hatalı kararlar zincirine de yol açmaktadır. “Riskli Alan kararı”, “Acele Kamulaştırma Kararı”na da dayanak oluşturan “Riskli alan Kararı” bu durumun bir göstergesidir.

d) Kararların ve uygulamanın Suriçi’nde bulunan tek yapı ölçeğinde; 147 adedi anıtsal yapı olan 595 tescilli taşınmaz kültür varlığının tahrip olmasına dönük ciddi riskler taşımaktadır. Bu tarihi alan, içindeki insanlar ve yaşam kültürüyle birlikte dünya mirası kabul edilmiştir. İnsanların yerlerini terk etmeye zorlanması, mülklerin yıkımı ve yerine neyin yapılacağına dair muğlaklıkların bir bütünü ilgili mirasın sonlanması anlamına gelecektir."

Raporunu tümüne buradan erişebilirsiniz: http://ssamer.com/Rapor_Detay-SUR%C4%B0%C3%87%C4%B0_AL%C4%B0_PA%C5%9EA_VE_LALE_BEY_MAHALLELER%C4%B0NDE_BA%C5%9ELAYAN_KENTSEL_D%C3%96N%C3%9C%C5%9E%C3%9CM_PROJES%C4%B0NE__%C4%B0L%C4%B0%C5%9EK%C4%B0N_G%C3%96ZLEM_VE_ARA%C5%9ETIRMA_RAPORU-1038-1003.html