YPS-JIN Komutanı: Öz savunma ile AKP'yi yenik düşürebiliriz

YPS-JIN Komutanı Hogir, AKP'nin tecavüzcü, soykırımcı politikalarına karşı öz savunmayı geliştirme çağrısında bulundu.

15 yıllık AKP rejimi Kürtleri imha için her türlü aracı devreye koydu.  Her yöntemi mübah kıldı. AKP Kürdistan’da tam anlamıyla bir kirli savaş hükûmetine dönüştü. Katliamlar, talanlar, yağmalar ile yükselen AKP  faşizmi, Kürdistan’da devlet kurumları eli ile çocuklara tecavüzü geliştirirken, HDP’nin kadın vekillerine ve siyasetçilerine  en ağır cezaları yağdırdı. Sur’da simgeleşen kadın direniş alanlarına dönük tecavüzün, kadın yaşamı ve bedenine dönük  tecavüzlerin de sahibi, AKP.

AKP politikaları ve buna karşı örgütlenen öz savunmaya ilişkin sorularımızı YPS-JIN Komutanı Dilan Hogır cevaplandırdı.

Kürtleri imha hesabı ile işbaşına gelen AKP’nin 15 yılını ve bu 15 yılda Kürdistan’da gerçekleştirdiği faşizmi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bilindiği gibi 15 yıldır AKP hükûmeti  iktidardadır.  Ama bu süreçte oluşturduğu şeyler soykırım ve tecavüzdür; gerek fiziki, gerek kültürel, her anlamda soykırım uyguluyor. Hatta sanki bunu bir kültür olarak benimsemiş ve bunu her geçen gün geliştiriyor. Hatırlayalım; Kürdistan’a dönük politikaları her dönem farklı farklı oldu. İlk başta ‘Kürt sorunu yok’ dedi. Ardından Amed’e gelerek çözümü getireceğini söyledi, Kürt sorununun olduğunu söyledi. Seçim öncesi ve sonrası  politikalarda uçurum oldu. Siyasi soykırımları geliştirdi, 'KCK tutuklamaları' başlatıldı, siyasetle uğraşanlar sindirilmek istendi. Gittikçe Kürt Halk Önderi üzerindeki tecrit  arttırıldı, Kürt halkını Önderinden habersiz kılmak, koparmak  istediler, bu da başarılı olmadı. Bunun için de soykırımı geliştirdi, siyasi açıdan engeller oluşturdu, tutuklayarak, soykırımdan geçirerek sivil hareketleri hedef aldı,  bu da tutmadı, başarılı olamadı.  Erdoğan’ın tarzı bize gittikçe Hitlerleştiğini ispatlamaya başladı.

AKP hükûmeti iktidarının her gününde kadını, kadın örgütlülüğünü ve bedenini hedef aldı. Son döneminde tecavüz ve kadın katliamlarının geldiği düzeye bakalım; bu son yılda 140 kadın katledildi. Kim tarafından? Babası, eşi yada sevgilisi tarafından. Bu baba, eş yada sevgililerin çoğu AKP sempatizanıdır. Yani tecavüzleri yaptıran, tecavüzcülerini koruyan ve bu ahlaksızlığı meşrulaştıran bir AKP gerçekliği söz konusu. Ahlak söylemlerinin altında en büyük ahlaksızlığı yapmaya devam ediyor. Özellikle Kürdistan’da Kürt Halk Önderi'nin oluşturduğu felsefeye inanan halkın  özgürlüğe susamışlığı ile tüm kirli politikalara karşı durunca bu kirli yöntem en fazla Kürdistan'da uygulanır oldu. Gerçekten de AKP her yöntemi denedi Kürdistan’ da. Sivilleri katletti, çocukları katletti, küçük kız çocuklarına tecavüzü meşru kıldı. Özge Can olayından da hatırlayacaksınız... Tecavüzü geliştiren de, üzerine siyaset yapan da AKP oldu. Hem tecavüz ettiriyor, hem teşvik ediyor, hem de bunun siyasetini yapıp meşrulaştırıyor. Neden? Çünkü AKP tecavüzcü bir  ortamda  ancak kendi egemenliğini yaşatacağına inanıyor .

AKP hangi açılardan ve ne gibi yöntemlerle Kürdistan’da tecavüz kültürünü yaygınlaştırıyor?

Her yönden tecavüz mevcuttur. Kürdistan arazilerinin yakılmasından tutalım, her gün bombalanmasına, Kürdistan'da yaşayan halka her gün dışarı çıkma yasağı uygulanmasına, her gün halkın havan ve uçak saldırıları ile katledilmelerine... Bu olaylar her gün sayıları bilinmeyecek düzeyde yaşanıyor; aslında hepsi de tecavüzün bir biçimidir. Bu kültüre, Kürt halkına el uzatmak ve tecavüzcülüktür. Bedensel, ruhsal, siyasi anlamda soykırım yürütülüyor. Türkiye cezaevleri siyasi tutsaklar ile doldurulmuş  durumda. Bunların hepsi tecavüzün bir çeşidi olurken, somutta ise kadın  ve kadınla özdeşleşen durumlar üzerinden bunu gerçekleştiriyor.

Neden?

Çünkü AKP  Kürt Halk Önderi’nin oluşturduğu ‘‘kadın gücü ile başaracağız’’ ilanından, bunun yarattığı bilinçten, kadın gücünden korkuyor. Çünkü AKP gördü ki en çok direnen Kürt kadın gerçekliği oluyor, Kürt militanları oluyor. Bu da kendisine başarısızlık olarak geri dönüyor.

Varto’da Ekin Van’ı panzerin arkasına bağladılar, bedenini teşhir ederek Kürt kadınlarının gözünü korkutmak istediler. Kürt halkına şunun mesajını vermek istediler; ne kadar direnirseniz o kadar katlederiz,  tecavüz kültürünü her yönü ile geliştiririz! Bu durum  anneleri, küçük kız çocuklarını öldürmeye kadar gitti. Ama bunun karşısında önemli bir şey çıktı ortaya; o da Kürt kadınlarının direnişiydi, bu barizdi. Mesela Kürdistan’da öz yönetim direnişlerinin öncülüğünü yapan annelerdi, kadınlar ve kız çocukları idi. Yani bu yaşamın sahipleri olan kadın ve annelerdi. Ve mücadele tarzları, aldıkları rolle AKP’yi de boşa çıkardılar. Çoğu geceler düşman saldırısı olduğunda, anneler meydanlara çıkıp zılgıt çekiyorlardı. Bu düşman karşısında bir protesto biçimi idi, direnişti. Sadece direniş geleneği ile zılgıt çeken bir anne karşısında havanlar atılıyordu.

Bir zılgıta bir havan! Peki, bu bir korkunun tezahürü mü?

AKP ne yaparsa yapsın yılmayan halkın bu haklı direnişi karşısında  korkuyordu. Bu haklı direnişini kırmak için her gün daha fazla arttırdıkları zulmün ise kendi sonlarını yakınlaştıracağını bildiğinden korkusu artıyordu. Özel harekatçılarını devreye koyuyorlardı, ordu devrede idi, tüm Ergenekoncuları, generalleri cezaevinden çıkardılar, bu gücü  kırabilmek için. Erdoğan kendi derdine düşmüştü, çünkü iktidarı elinden gidiyordu, Kürdistan şehirlerinde otoritesi Kürt halkının eline geçiyordu, bu korkuyu yaratan Kürt kadınlarının direnişleri idi. Yani  Ekin Van örneği ile Kürt kadınlarında yaratmak istedikleri korku gerçekleşmedi tam tersi  cesaret ön plana çıktı, direniş gücü ortaya çıktı. Annelerimiz buna öncülük yapıyordu, tankları, panzerleri bu güçleri ile geri püskürtüyorlardı.

AKP kendisini o kadar örgütlemişti ki, tüm gücüyle Kürdistan şehirlerine yöneldi ama karşılarında mevzi tutan kimlerdi? Ne tank toptu ne de havandı; özgürlük hareketinden aldığın güçtü. Seni ayakta tutan oydu, halkta oluşan da buydu. Bunun için de mevzilere baktığında 14, 15 yaşlarındaki genç kadınları görüyordun. Dünyada donanımıyla üçüncü olan Türk ordusu karşısında meydan okuyan bu arkadaşlarımızdı.

Bu bir gerçeklik. anneler tanklar karşısında direnmeseydi,  genç kadınlar meydan okumasalardı o direniş mekanlarında  bu korku oluşmazdı. Türk ordusu karşısında teslimiyeti kabul etmeyen bir gerçeklik vardı. Heval  Zinarin bunun örneği idi, son mermisine kadar savaşıp sonrasında bombasını kendinde patlattı. Ordu gencecik arkadaşlarımızdan korkuyordu. Bu saldırılara karşı duran kadının direnişi ve güçlü duruşuydu Zeryalar ve Rukenler'di, onların cesaretleriydi, AKP ordularına korku salan.

Gerek Medya Savunma Alanları'nda,  gerek Kürdistan’ da, Türkiye metropollerinde AKP hükûmeti  yaptığı tüm sindirme, yok etme girişimlerinin karşısında kadını buldu.

Bundan kaynaklı mı bir imha ve bastırma planı olarak tecavüz devreye girdi?

Evet. Bunun için de ne yaptı? Tecavüz kültürünü esas aldı. Yaşam kadın ile başlıyordu ve önce kadını yok etmek istediler, başaramadılar. Geliştirdiği tecavüz, katliam kültürüyle AKP hükûmeti dünyaya şu mesajı vermek istiyordu; ‘kim başkaldırırsa böyle katlederim!' Ama bunun karşısında direniş çıtası gittikçe yükseldi, bu da Erdoğan’ın siyaseti karşısında güçlü bir duruş oluşturdu.

Öz yönetim direnişlerinin olduğu şehirleri yerle bir ettiler; tarihe hiçbir şey kalmasın diye Sur’u, Nusaybin’i, Şırnak ve İdil’ i yıkmak istiyor. Kürt kadınlarının da cevabı, 'biz senin iktidarını, hükûmetini kabul etmiyoruz' oldu. 8 Mart ve 21 Mart bunun cevabıydı. Milyonlarca kadın alanlara dökülerek durmayacaklarının, direndiklerinin mesajını verdiler. Kürt halkı olarak sonuna kadar ayakta olduklarının mesajını verdiler. Dağlara giden genç kadınlar, YPS'ye katılan gençlerle  AKP’nin tüm politikaları boşa çıktı. Yani AKP’nin tüm katliam, tecavüz ve yok etme politikalarına kadınların cevabı öz savunma çerçevesinde oldu. Yani AKP tecavüzüne en güçlü cevap, öz savunmayı geliştirmektir.

Öz savunmayı nasıl geliştireceksiniz?

Şüphesiz 15 yıllık AKP hükûmetine karşı öz savunma ön planda oldu.  Mitinglerden tutalım katılımlara, direnişlere kadar hep gelişmeye devam etti. Tüm  kirli politikalara rağmen Kürt halkı öz savunmasından hiç vazgeçmedi. Günümüzde her yönü ile gelişmiş durumda. AKP hükûmetinin tarihine baktığımızda, saldırıların dozajını gitgide arttıran bir gerçeklikle karşılaşıyoruz. Bunun karşısında yapılacak olan Kürt kadınları, gençleri olarak siyaset alanlarında, tüm mekanlarda öz savunmayı geliştirmeliyiz. Önceliğimiz öz savunmayı ve direnişi büyütmek olmalı. Kürt halkı için özgür yaşamın teminatı öz savunmadır; AKP hükûmeti de ancak böyle yenik düşer.

Öz savunma nedir? Yaşamın her alanında direnişi geliştirmek, yaşamına sahip çıkmaktır. Her yönden saldırıya karşı örgütlenmeyi güçlendirmek, cevap oluşturmak demektir.

Mesela son dönemde  Batman’da yaşanan 2. N.Ç olayı kesinlikle kabul edilmemelidir. Cezaevlerinden yurtlara, okullara kadar devlet tecavüzüne maruz kalıyor çocuklarımız. Yokmuş gibi mi yapılacak? Onlar sizin komşularınız, çocuklarınız, arkadaşlarınız. Erdoğan hükûmeti bu olayları meşrulaştırmak istiyor, normalleştirmek istiyor. Buna karşı başkaldırılmalı. Batman halkı kesinlikle bunu kabul etmemeli.  Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan 'Kürdistan’ın bir şehrinde tecavüz yaşanırsa tüm Kürdistan ayağa kalkmalıdır’ diyor, biz de bu yapılan ahlaksızlığı kabul etmemeliyiz, direnişimizi güçlendirmeliyiz. Tecavüz kültürünü oluşturan sisteme karşı örgütlenmemizi güçlendirmeliyiz, alanlara çıkarak bunları teşhir etmeliyiz. Öyle yapmalıyız ki, AKP hükûmeti çatısı altında buna izin verenleri, AKP sempatizanlarını korkutmalı, bunun karşısında güçlü mücadele yürütmeliyiz. Kadın militanlar olarak böyle bir şeyi asla kabul etmiyoruz, bunun karşısında sonuna kadar mücadele edeceğiz; AKP’nin geliştirmek istediği tecavüzcü sisteme karşı mücadelemiz en güçlü biçimde devam edecektir. Direniş tarzımızı, yöntemlerimizi geliştirerek en büyük cevabı vereceğiz.