Yüksek uçan alçak düşer

Bugün de çok farklı olmayan topyekûn saldırılar ile karşı karşıya olan Kürdistan gerillası ve halkı geçmişte de mangalda kül bırakmayan farklı farklı tiplerle karşılaşmıştı.

’93 ve ’94 yıllarında “Ya Bitecek Ya Bitecek” sözleri ile siyasi literatüre konu olan ve kendisini sözde ‘PKK terörü’ne karşı mücadelenin fatihleri olarak gören Tansu Çiller, Mehmet Ağar ve Doğan Güreş yönetimi PKK’nin etkinliğini kırma, parçalama ve yok etme amacıyla topyekûn saldırılar başlatmıştı. Dönemin Genelkurmay başkanı Doğan Güreş “Arazi tutma taktiğine dayalı operasyon” diye adlandırdığı işgal saldırılarıyla tüm Kürdistan’ı ve gerillayı hedef haline getirmişti. Aslında arazi tutma meselesi Kürdistan’ı tüm değerleri ile beraber işgal etmek ve teslim almaktı.

’93 ’94 özel savaş konseptinde Türk ordusu ve devlet bütün güçlerini harekete geçirmişti. O dönemde ordunun kara ve hava kuvvetlerinin yanında emniyet ve deniz kuvvetlerini bile Şırnak’ta konuşlandırarak orduya moral vermeye çalışmışlardı. Dönemin “faili meçhul” cinayetleriyle anılan Tansu Çiller ve kirli işlerin adamı Mehmet Ağar “Milli cephe oluşturduk, milli saldırı yürütüyoruz” diyorlardı. Yine bütün siyasi güçler, sivil toplum denen güçler, kültürel-sanatsal güçler, bütün medya-basın-iletişim güçleri bu özel savaşın içine katıldı. Komple bir ideolojik, politik, askeri, ekonomik saldırı yürüttüler. Yine ordunun elinde bulunan tüm teknik araçlar kullanıldı.

Biraz da geriye dönüp hafızalarımızı tazeleyelim ki şimdiye kadar söylenen bu sözlerin sadece özel savaş konseptinin bir ürünü olduğu ve halkı kandırmaktan başka hiçbir şeye hizmet etmediğini görelim;

“Teröristlerin yakalanması için geniş kapsamlı operasyon başlatıldı. Gerekli ceza verilecektir. Devlet eşkıyaya pabuç bırakmaz, huzurlu olun.” Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ, 15 Ağustos 1984.

“Hainler mutlaka hüsrana uğrayacaktır. Bu son saldırıları olacak. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.” İçişleri Bakanı Yıldırım Akbulut, 24 Mayıs 1986.

“Bu katiller hak ettikleri cezayı görecekler, belki yaptıklarına pişman olmaya vakitleri bile olmayacak.” Başbakan Mesut Yılmaz, 4 Ağustos 1991.

“Hiç kuşkunuz olmasın, bu terörü bitireceğiz.” İçişleri Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu, 1991.

“Türkiye Devleti PKK’nin hakkından gelecektir.” Başbakan Süleyman Demirel, 1992.

“PKK’nin belini kırdık.” İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, 1992.

“O dağlarda bahara piknik yapacağız. O dağlar teröristlerden temizlenecek.” İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, 1992.

“İcap ederse, o dağlara giden yolları keser, terörü doğduğu yerde boğarız.” Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 1992.

“Terör ya bitecek, ya bitecek.” Başbakan Tansu Çiller, 1993.

“Bu kış PKK’nin tüm kadrolarına büyük darbeler vuracağız. PKK’nin lider kadrosu yok edilecek. Hatta o örgütün başı dahil. PKK diye bir şey olmayacak.” Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, 1993.

“PKK bahara bitecek.” Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 1994.

Bugün de çok farklı olmayan topyekûn saldırılar ile karşı karşıya olan Kürdistan gerillası ve halkı geçmişte de mangalda kül bırakmayan farklı farklı tiplerle karşılaşmıştı. Bir dönemlerin faili meçhul cinayetler ve karanlık işlerin adamı olan Mehmet Ağar’ın bugünkü versiyonu olan Süleyman Soylu’yu da izleyip görmekteyiz. Tansu Çiller ve Mehmet Ağar’ın çeteci geleneğinden gelen Süleyman Soylu yaklaşık 24 yıl geçmesine rağmen hiç tecrübe çıkarmamış ve sürekli aynı sözleri taklit etmektedir. Çiller ve Ağar’ın bunca deneyimine rağmen Soylu “Bahara varamayacaklar, Nisan'da PKK bitecek, adını bir daha kimse anmayacak” sözlerini sarf etmiştir.

Bu kadar tecrübe sahibi bir ülkenin geçmişten gelen içişleri bakanı Süleyman Soylu geç de olsa sonunda kıvama gelmiş ve demiş ki “Terörizme biraz darbe vurduk.”

Yine aynı şekilde Erdoğan ve AKP hükümeti MHP ile “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” sözleri etrafında eskiden de olduğu gibi “milli cephe” oluşturmaya çalışarak Kürt halkına saldırmaktadırlar. Yine emniyetin tümünü, kontraları ve Cizre, Sur, Nusaybin ile Şırnak’ta savaş suçları işleyen katillerini özel-gizli birlikler adı altında Kürdistan’da işgal harekatları başlatmışlardır.

Yine yakın bir zaman dilimi içinde içişleri bakanı Süleyman Soylu ve bazı iktidar medyası elemanları Kato’larda sözde operasyon yürüten askerlerine moral vermek için tüm basın ve yayın organları ile seferber olmuştur. Kato dağına girdiklerini ve gerillayı oradan çıkardıklarını ve tamamen temizledikleri haberleri tam servis edildiği bir anda Şırnak şehir direnişlerindeki katliamları ve işgal operasyonlarını yöneten komuta kademesi gerillaların hedefi oldu. Sözde ''bitti, bitireceğiz, Nisan’da bitecek, sesleri kesilecek, PKK'yi gömmezsek, namerdiz…'' Sözlerini sürekli sarf eden Süleyman Soylu tarihten hiç de ders çıkarmayarak çok hızlı bir çıkış yaptı yükseldi yükseldi ve eski insanlarımızın yıllarca tecrübe edinerek söylediği gibi “yüksek uçan alçak düşer” sözüyle kendisini özdeşleştirdi.