Bir ülke daha kömür santrallerine son verecek
Küresel ısınmaya neden olan enerjilerin başında gelen kömürden çıkış konusunda tarih belirleyen bir ülke de Çekya olurken, çıkış sürecinin uzun tutulması endişe verici bulunuyor.
Küresel ısınmaya neden olan enerjilerin başında gelen kömürden çıkış konusunda tarih belirleyen bir ülke de Çekya olurken, çıkış sürecinin uzun tutulması endişe verici bulunuyor.
Çekya Endüstri Bakanı Karel Havlicek, ülkenin elektrik üretiminin yarısını sağlayan kömür enerjisine son verileceğini ilan etti. Havlicek, kömür yerine yenilenebilir enerjiler ile nükleer enerjiye ağırlık verileceğini belirtti.
BEKLENENDEN GEÇ SONLANDIRILACAK
Ancak Çekya hükümetinin bu kararı çevreci örgütlerin beklentisinin tam aksine gerçekleşti. Çevreci örgütler, kömür kullanılan elektrik ve diğer sanayi üretimlerinin en kısada sürede durdurulmasından yana idi.
Daha önce de birçok doktorun yer aldığı bir araştırmada, kömür santrallerinden elektrik üretiminin neden olduğu hava kirliliğinin sağlığı tehdit eder düzeyde olduğu uyarısı yapılmıştı.
Çekya, ülkedeki elektrik üretiminin yüzde 49’uyla kömüre oldukça bağımlı.
CO2 KİRLİLİĞİ İLE NÜKLEER TEHDİDİ ARASINDA GİDİP GELİNDİ
Küresel ısınmaya neden olan sera etkili gazların başında gelen karbondioksit (CO2) salınımlarının azaltılmasına dair hedeflerin tutturulabilmesi için kömür, petrol veya gaz gibi enerjilerin terk edilmesi şart. Rüzgâr, güneş veya su kaynaklı yenilenebilir kaynaklara dayanan enerji ise tek çözüm olarak duruyor.
Avrupa Birliği (AB) içerisinde en fazla CO2 salan ülke olan Almanya, geçtiğimiz yıla kadar elektrik ihtiyacının yüzde 40’a yakınını kömür santrallerinden sağlıyordu. Ancak 2019’da yenilenebilir enerji kaynakları ilk kez kömürü geride bırakabilmişti. Almanya, 2011’de nükleer santralleri 2022’ye kadar kapatma kararı almıştı ve bu da kömüre olan bağımlılığın süresinin uzamasına neden olmuştu.
AB’nin ikinci büyük ülkesi Fransa ise Almanya’ya göre nüfusuna oranla daha az CO2 salıyor. Bunda ise elektrik ihtiyacının dörtte üçüne yakınının nükleer santrallerden sağlanması etkili oluyor. Nükleer enerji ise, hem 1986 Çernobil veya 2011 Fukuşima faciaları örnekleri hem de yüksek radyoaktiviteye sahip nükleer atıkların binlerce yıl tehlike arz etmeyecek şekilde depolanma yöntemlerinin henüz bulunmamış olması nedeniyle endişe verici.