Kerkûk'te neler oluyor?

Kerkûk üzerinde hesap yapan tüm taraflar, yaşananlara kontrollü bir şekilde izin verirken çelişkiler üzerinden de tabanlarını güçlendiriyor. Yaşananların tetikleyici rolünden hareketle olayların Bağdat, Musul, Tikrit ve Hawice’ye kadar yayılması da olası.

KERKÛK ÜZERİNDE YAPILAN HESAPLAR

Ortadoğu’da 100 yıldır süren kaos ve savaşın dayanaklarından biri de Lozan Antlaşması’yla şekillendi. Lozan’ın ana maddelerinden biri olan Kerkûk; halen o günlerde belirlenen anlaşmalar çerçevesinde olaylara sahne oluyor. Kerkûk hakkında alınan kararlar Kurdistan’ın bugünkü işgali çerçevesi temelinde başlarken, bölge üzerinde hesapları olan Türkiye, İran, Irak ve diğer bölgesel güçler ise arayışlarına son vermiş değil. 

MİSAK-I MİLLİ’DEN ‘TARTIŞMALI ALANA’

Kerkûk’ün bölgedeki önemi ve sahip olduğu yeraltı kaynakları egemen güçlerin iştahlarını kabartmaya devam ederken, onlardan planlı bir ajandaya sahip ve tarihi hesaplar içinde olan güç ise Türkiye. Başûrê Kurdistan’ın en küçük kasabasından Medya Savunma Alanları’na kadar vuku bulan Türk ordusunun işgal hareketlerinin temel amaçlarından biri de Kerkûk'e yeniden sahip olmak. 

TC’nin Misak-ı Milli doktrinine göre Kerkûk, ilhak politikasının temelinde yer alıyor. Neo-Osmanlıcılık üzerinden bölgeye yeniden yayılmaya çalışan Ankara, bölgenin bütün dinamikleri üzerinden politikalar gütmesinin yanı sıra vasiliğini yaptığı Irak Türkmen Cephesi (ITC) ile hamleler geliştiriyor. 

Kerkûk’te yaşanan sorunlar; kaynağını, Irak'ın ABD tarafından işgal edilmesinden sonra “tartışmalı bölgeler” statüsünde bırakılmasından da alıyor. Hegemon güçlerin temel amaçlarından biri de Irak’ta çelişkili alanlar yaratarak, bu alanlar üzerinden bölgeye müdahil olabilmek. Bu siyasetin varlığı, tartışma götürmeyen bir gerçek olarak sahadaki yerini koruyor. 

DAİŞ KARMAŞIKLAŞTIRDI

DAİŞ’in 2014’te Irak ve Suriye üzerinden Ortadoğu’ya sürülmesiyle Kerkûk başta olmak üzere birçok bölge yeniden dizayn edilmek istendi. Ancak DAİŞ’in belirlenen sınırların dışına çıkarak, uluslararası ve bölgesel güçlerin politikalarının dışında da hareket etmesi, olayları daha da karmaşıklaştırdı. Kerkûk’ü DAİŞ üzerinden almaya çalışan TC; ABD ve İran gibi güçlerin karşı çıkışlarıyla da karşılaştı. Yeni tabloda herkes farklı bir ajanda ile sahaya inerken, kentte; 18 yıl sonra 18 Aralık 2023’te gerçekleştirilen il meclis seçimleri ve sonuçları halen tartışmalı.  Bu da seçimlerin halen sonuçlanmadığını gösteriyor. 

2005'TEN SONRA İLK KEZ YAPILAN SEÇİMLER

Seçimlerde 5 koltuk elde ederek birinci parti olmayı başaran YNK, Kerkûk’te en güçlü Kürt partisi olarak biliniyor. Ancak kentte bulunan bileşenlerin bir konsensüste anlaşmamalarından kaynaklı kent valiliğinin seçilmemesi belirsizliğini koruyor. Belli bir adayda anlaşılmamasının en büyük nedenlerinden biri de, TC’nin valilik üzerinden Kerkûk'te Türkmenleri hakim kılmasından kaynaklanıyor.

VALİLİK ETRAFINDA ŞEKİLLENEN TARTIŞMALAR

Kerkûk'te ateşi harlandıran olaylardan biri de, MİT menşeili ITC’li Erşad Salihi’den geldi. Kentte KDP ile anlaştıklarını belirten Salihi, anlaşma çerçevesinde valilik görevinin değişimli olarak bir yıl Kürtlerde, bir yıl Türkmenlerde bir yıl da Araplarda olacağını aktardı. Salih’in bu açıklaması Ankara’nın temel isteklerden biri olurken, asıl merak edilen ise, bu anlaşmanın gerçekleşme olasılığının ne olduğu. 

Kentte hiçbir bileşen tek başına valiliği belirleyecek durumda olmazken, TC’nin KDP üzerinden dillendirdiği anlaşma meselesi de YNK’yi uğraştırma çabalarının bir sonucu. KDP, İTC ve Araplarla anlaşsa bile YNK’nin karşı çıkması halinde anlaşma, bir valinin belirlenmesini yeterli kılmıyor. YNK ise KDP ve diğer Kürt güçlerine, belirlenecek olan valinin YNK’den olmazsa olmaz şartını ileri sürmüyor. 

KDP de seçimler üzerinden YNK’den gördüğü baskıyı Kerkûk’te MHP’nin uzantısı olan ITC ile anlaşarak cevaplıyor. Ayrıca YNK ve KDP’nin tüm anlaşmazlıklara rağmen kent ticaretinin yüzde 80'inde anlaşmalı olarak hareket etmesi de dikkat çeken diğer bir ayrıntı olarak duruyor. 

TC-İRAN SAVAŞI

Kerkûk’te valilik üzerinden güce sahip olmanın ve Kerkûk petrolünün Türkiye’ye akması üzerinden TC ve İran çatışması da giderek şiddetleniyor. ITC üzerinden Kerkûk’e hakim olmak isteyen TC, bu anlamda her türlü yolu deniyor. Kent valiliği ve il meclisinin elde edilmesi durumunda kent idaresi ve güvenliği hakkında söz sahibi olmanın yanı sıra petrolün TC’nin istediği şekilde satılması kazanımlarını da beraberinde getiriyor. 

TC’nin; Kerkûk Kalesi, kent merkezi ve çevresinde Türkmen nüfusunu arttırma girişimleri de planlı bir ajanda dahilinde geliştiriliyor. Söz konusu yerler dışında Türk şirketlerinin yatırımlarıyla okul, hastane, sosyal yaşam alanları, alışveriş merkezleri ve otoyolları gibi birçok altyapı ve tesis inşa ediliyor. Bu şekilde Kerkûk’e her türlü yoldan yerleşmeye çabalayan Ankara’nın, önümüzdeki süreçlerde de Kerkûk planlarına ağırlık vereceği öngörülüyor. 

İran'ın Heşdî Şebî üzerinden gerçekleştirmek istediği planlar da devreye konulurken, bu kapsamda kentte bulunan Heşdî Şebî üyelerinin Kerkûk’te ev almalarında büyük bir artış söz konusu. Bu girişimler, Kerkûk’te Şii nüfusu artırmaya dönük çabalar olarak ele alınıyor. 

İran’ın etkisinde olan Irak Federal Mahkemesi tarafından Bağdat'ın izni olmadan KDP’nin TC’ye Kerkûk-Ceyhan Petrol Boru Hattı üzerinden yaptığı petrol satışı, geçen yıl yasal olmadığı gerekçesiyle durdurulmuştu. Buna bağlı olarak İran'ın boru hattının Kerkûk'ten Musul’a kadar olan güzergahına Heşdî Şebî güçlerini konumlandırması da paralel mesajlar içeriyor. 

KONTROLLÜ GERİLİM

Diğer taraftan Kerkûk dinamikleri üzerinden bölgenin canlı tutulması hem Irak merkezi hükümeti, hem YNK hem de diğer siyasi tarafların hamleleri için kolaylıklar sunan başka bir yol olarak kullanılıyor. Tüm taraflar yaşananların kontrollü bir şekilde olmasına izin verirken, çelişkiler üzerinden de tabanlarını güçlendiriyor. 

Kerkûk’te yaşanacak olası durumların tetikleyici rolünden hareketle, olayların Bağdat’a, Musul’a Tikrit’e ve Hawice’ye kadar yayılması olasılığı da göz önünde tutuluyor. 

MUSUL HAREKETLİLİĞİ

Kerkûk gibi merkezi bir öneme sahip olan Musul'da son birkaç gündür yaşanan hareketlilik de bahsi geçen gelişmelerle bağlantılı. Musul'a Türk ordusu öncülüğünde büyük bir gücün getirildiği belirtilirken, söz konusu güçlerin DAİŞ’lilerden oluştuğu ifade ediliyor. TC’nin Başika üssüne de DAİŞ’lileri yerleştirdiği ileri sürülürken, buna karşılık Heşdî Şebî güçlerinin de Musul etrafına konumlandığı aktarıldı. Irak güvenlik güçlerine ait 2500 kişiden oluşan bir gücün de kentte geldiği bildirilirken, Musul’daki gelişmelerin birçok tarafı harekete geçirdiği kaydedildi. 

Musul’daki hareketliliğin Bağdat ile Washington arasında koalisyon güçlerinin Irak’taki varlığına ilişkin devam eden tartışmalar sırasında meydana gelmesi ise, gelişmeler hakkında başka bir veri sunuyor.