GÖRÜNTÜLÜ

Zübeyde Zümrüt: Tecride karşı kıyameti koparmalıyız

Hamburg'da halk toplantısına katılan Siyasetçi Dr. İdris Baluken, tecridin Kürt halkının ulusal birliği önünde en büyük engel olduğunu vurgularken, KCDK-E Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt, “Tecride karşı kıyameti koparmamız gerekiyor” dedi.

Almanya’nın Hamburg kentinde, “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” hamlesi kapsamında Siyasetçi Dr. İdris Baluken ile Avrupa Kürdistanlı Demokratik Toplumlar Kongresi (KCDK-E) Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt’ün katılımıyla halk toplantısı yapıldı.  

Hamburg'un Bergedorf semtindeki bir mekanda yapılan toplantı, Kürdistan Özgürlük Şehitleri anısına yapılan saygı duruşu ile başladı. Yaklaşık 300 Kürdistanlı’nın katıldığı halk toplantısında ilk konuşmayı KCDK-E Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt yaptı. İran devlet güçleri tarafından katledilen Jîna Emînî’yi anan Zübeyde Zümrüt, “Jin Jiyan Azadî sloganının bir slogan olmaktan çıktığını ve ezilen tüm dünya kadınları için bir ilham kaynağı olduğunu söyledi.

ZÜBEYDE ZÜMRÜT: TECRİT KARŞISINDA KIYAMETİ KOPARMALIYIZ

Zübeyde Zümrüt devamla şunları belirtti: "Kürtler kendi ülkelerinde anadilleri ve özgür iradeleriyle dünyanın bütün onurlu halkları gibi yaşamak istiyorlar. Bu özgür yaşam istemleri ne yazık ki hep katliam ve baskılarla karşılık buldu. Özgürlük talepleri KDP şahsında somutlaşan ihanet çizgisiyle bitirilmeye çalışılıyor. Barzani ailesi kendi kişisel çıkarları için Güney Kürdistan’ı adeta Türk devletinin arka bahçesi haline getirmiş. Pêşmerge güçlerini iradesizleştiren Türk devleti, fiili olarak Kürdistan’ın güneyini işgal etmiş durumdadır. KDP de ihanetçi tavrı ile bu savaşın bir tarafı olmuş durumda. Özgür basın çalışanlarına yönelik katliamlar, sivillere yönelik saldırılar, orman yangınları ve her türlü siyasi baskılar bu konseptin birer parçasıdır.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ve izolasyon politikaları ile özgürlük hayallerimizi yıkmak ve bizi önderliksiz bırakmak istiyorlar. Komploya yönelik en büyük cevap 25 yıldır İmralı adasında kesintisiz bir şekilde Abdullah Öcalan tarafından veriliyor. Bildiğiniz gibi 43 aydır kendisinden bir haber alınamıyor. Türk devleti tecrit politikasını halkımıza karşı bir tehdit unsuru olarak kullanıyor. İrademizi esaret altında tutarak şantaj yapıyor. Bize dayatılan bu teslimiyet politikalarını kabul etmediğimiz gibi hayatın her alanında buna karşı mücadelemizin de kesintisiz bir şekilde devam etmesi gerekiyor. Bu tecride karşı kıyameti koparmamız gerekiyor. Tecridin kırılması için başlatılan böylesi değerli bir kampanyanın amacına ulaşması için diasporada yaşayan halkımızın elini daha fazla taşın altına koyması gerekiyor.”

BALUKEN: ÖZGÜRLÜĞE HER ZAMANKİNDEN DAHA YAKINIZ

Dr. İdris Baluken de Kurmanci ve Kirmanckî lehçelerinde yaptığı konuşmada şunlara değindi: “Baskı ve işgal politikalarına karşı halk olarak direnmekten başka bir seçeneğimiz yok. Avrupa’da yaşayan halkımız dün rolünü nasıl layıkıyla yerine getirdiyse, bugün de emeğine sahip çıkarak bu misyonunu yerine getirmesi gerekiyor. Bu halk fedakardır, özgürlüğü için her türlü bedeli göze almıştır. Özgürlüğe ve gelecek güzel günlere her zamankinden daha yakın olduğumuzu bilmenizi isterim. Halkın iradesi önünde hiçbir gücün dayandığı görülmemiştir. Varlığını bizim yokluğumuz üzerinde inşa etmek isteyenler asla amacına ulaşmayacaklar.”

Tecride karşı çıkmak insanlığımıza sahip çıkmak anlamına geliyor. Tecrit sadece Kürtlerin sorunu değil, kendisine insanım diyen herkesin sorunudur. Zindan kapılarının demiri bile paslanıp çürürken, insanın iradesi buna dayanıyor. Sayın Öcalan 25 senedir insanlığın ve onurlu bir yaşamın sembolü olarak İmralı adasında direniyor. Tarih sadece onu bir halkın önderi değil aynı zamanda büyük bir bilge ve filozof olarak kaydedecektir elbette. Onun için tecride karşı yapılan tüm eylemselliklere güçlü bir şekilde katılmak gerekiyor. Tecrit aynı zamanda ulusal birliğimiz önünde en büyük engeldir. Korktukça saldırganlaşan, saldırdıkça tükenen muktedirlere karşı direnmekten başka bir seçeneğimiz olamaz.”