Özgür Basın'a 35 yıl emek veren ancak 23 yılını sürgünde geçiren gazeteci Serdar Karakoç, 23 Mayıs günü Hollanda polisi tarafından gözaltına alındı. Hollanda’nın Kerkrade kentinde bulunan evinde gözaltına alınan ve ardından da tutuklanan Karakoç’un Almanya’nın talebi üzerine gözaltına alındığı avukatına bildirildi. İlk 48 saatlik gözaltı süresinin ardından hakkında tutuklama kararı veren Hollanda makamları gazeteci Karakoç’u Sittard Hapishanesi’nde tutuyor.
ALMANYA DİĞER DEVLETLERİ DAHİL EDİYOR
Serdar Karakoç’un Almanya’daki avukatı Yener Sözen Yeni Özgür Politika gazetesine konuşarak dosya hakkında bilgi verdi. Serdar Karakoç’un Temmuz 2017-Mayıs 2018 Darmstadt ile Saarland ve Rheinland Pfalz bölgelerinin sorumlusu olmakla suçlanarak, 129b maddesinden yargılandığını söyledi. “Eğer böyle bir iddiası varsa neden Almanya Serdar Karakoç’u bu kadar yıldan sonra tutukladı” sorusuna ise şu cevabı verdi: “Bu dava bize gösteriyor ki Almanya siyaseten ona ne zaman lazımsa çekmeceden o zaman dosyayı çıkartıyor. Almanya’nın Türkiye’den sonra Türkiyeli ve Kurdistanlı muhalefeti bertaraf etmek için başrol oynadığı açık. En çok kovuşturma, soruşturma, tutsak etme Türkiye’den sonra Almanya’da. Son yıllarda görebildiğimiz kadarıyla Almanya, Türkiye’nin bakış açısıyla hareket eden dış siyasetini Avrupa Birliği’ne kabul ettirmek istiyor. Son birkaç yıldır Almanya’nın isteği üzerine Kıbrıs’tan, Fransa’dan, İsveç’ten bazı Kürt siyasetçilerin tutuklanması tesadüf değil. Çünkü Almanya, diğer Avrupa devletlerini de bu sürece dahil etmek için bunu bilerek yapıyor. Bu kendi dış siyasetini AB’nin dış siyaseti yapmanın dışında bu gibi operasyonlarla zaten tutuklattıkları insanları kendi dış politikalarına da malzeme olarak kullanıyorlar. Türkiye’de özellikle 2016’dan sonra gelişen süreç için liberal bilim insanları bile artık bunun otokratik bir rejim olduğunu söylüyorlar. Bunu görmelerine rağmen federal hükümetin Türkiyeli ve Kurdistanlı muhalefeti baskı altına alıp tutuklatarak dış politikasına malzeme etmesi kabul edilemez. Serdar Karakoç bu zincirin son halkası. Federal başsavcılığında soruşturma dosyalarına henüz ulaşma imkanı olmadı. İnceledikten sonra süreçle ilgili daha detaylı açıklamalar yapacağız.”
ALMANYA'NIN BAHANESİ 129B
Kürt halkına yönelik kriminalizasyon politikasını derinleştiren Alman hükümeti, gazeteci Serdar Karakoç’u 129b maddesinden yargılamak üzere kendisine teslim edilmesini istiyor. 24 Temmuz’da saat 13:30 da görülecek duruşmada Serdar Karakoç’un Almanya’ya teslim edilip edilmeyeceği kararlaştırılacak. Bu mahkemenin vereceği nihai karar olmayacak çünkü karara itiraz etme hakkı var.
ASLA KABUL EDİLEMEZ
Çok sayıda gazeteci, yazar ve aydın dün ortak bir açıklama yayımlayarak Serdar Karakoç’un derhal serbest bırakılmasını, Hollanda hükümetinin Kürtleri ve Kürt medyasını kriminalize edecek politikalarından uzak durmasını istedi. Açıklamada Serdar Karakoç’un dönemin Türk Başbakanı Tansu Çiller’in talimatıyla 3 Aralık 1994’te Özgür Ülke gazetesinin bombalanması sırasında binada bulunan gazetecilerden biri olduğu hatırlatılarak, “Karakoç, Kürtlerin, baskı altında olan halk ve inanç topluluklarının haber alma hakkı için büyük fedakârlıklarda bulunan bir gazetecidir. Bu nedenle Hollanda makamlarının Karakoç’u gözaltına alması, tutuklaması ve Almanya’ya 'teslim etme' tehdidi altında tutması asla kabul edilmez” denildi.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ KÜRTLERİN DE HAKKIDIR
Hollanda basını, medya kuruluşları, gazeteci birliklerine, gazeteci Serdar Karakoç’un özgürlüğü için harekete geçme çağrısının yapıldığı açıklamada şunlar belirtildi: “Gazeteci Serdar Karakoç 23 yıldır Hollanda’da politik sürgün olarak yaşamaktadır. Özgür Gündem gazetesi dâhil olmak üzere birçok Kürt gazete ve televizyonlarında çalışan gazeteci arkadaşımız 35 yıldır Türk devletinin her türlü baskı ve sindirme politikalarına maruz kalmıştır. Demokrasi, hukuk, haber alma ve basın özgürlüğü Kürtlerin de hakkıdır.”
TÜRKİYE'YE BASKI YAPIN
90’lı yıllardan beri Karakoç’la birlikte aynı yayınlarda çalışan gazeteci Bayram Balcı, “Türk devletinin her türlü baskı ve işkencelerine maruz kalıp Avrupa’ya gelmiş bir gazetecinin böyle bir muamele ile karşı karşıya kalması şiddetle protesto edilmesi gereken bir durumdur" dedi. Karakoç’un Almanya’nın talebiyle tutuklanmasının izahının mümkün olmadığını kaydeden Balcı, “Hollanda hükümeti bir Kürt gazeteciyi tutuklayacağına, tutsak edeceğine Türk devletine baskı yapmalı. Şu an da yüzlerce Kürt gazeteci Türkiye hapishanelerinde tutsaktır. Hollanda hükümeti kendisini demokrat olarak tanımlıyorsa arkadaşımız Serdar Karakoç’u serbest bırakmalı, Türkiye’de tutsak olan gazeteciler için Türk devletine baskı yapmalıdır” diye konuştu.
HABER ALMA HAKKINA SALDIRIDIR
Gazeteci Karakoç ile uzun yıllar birlikte çalışan, Özgür Basın'ın ve Kürt medyasının tanınan simalarından araştırmacı-gazeteci Cahit Mervan da şöyle konuştu: “Serdar Karakoç bir Kürt gazetecisi. Sadece bu kadar değil tabi. O aynı zamanda Türk devletinin Kürt basınına karşı uyguladığı acımasız terörün de bir kurbanı. Aslında bugün o da birçok Kürt gazeteci gibi 'tesadüfen' hayatta. Çünkü Serdar’ın Kürt basınına giriş yaptığı yıllarda Türk kontrgerillası Kürt gazetecilerini, çalışanlarını infaz ediyordu. Dahası dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in emriyle günlük Özgür Ülke’nin merkez binası bombalandı. Çalışanlardan Ersin Yıldız yaşamını yitirdi. Serdar ve diğer çalışanlar bir şans eseri bu büyük saldırıdan sağ kurtuldular. Birçok Kürt gazetecisi gibi bu devlet terörünün bir sonucu olarak yurt dışına çıktı. O hep Kürt basınının içinde oldu. Serdar’ı Kürt basınının bütün koridorlarında gördüm. Sezgileri güçlü olan iyi bir gazeteci olmakla birlikte son derece nazik ve hümanist bir kişiliğe sahiptir. Nasıl bir gerekçe, sürgünde yaşayan son 30-40 yılını Kürt basını, fikir özgürlüğü, Kürtlerin ve diğer ezilen halkların ve inanç topluluklarının haber alma hakkı için çalışmaya adayan bir gazetecinin tutuklanması için ileri sürüle bilinir ki? Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir. Arkadaşımız, gazeteci Serdar Karakoç serbest bırakılmalıdır.”
ÇIKAR İLİŞKİLERİNE KURBAN EDİLEMEZ
Çalışma arkadaşlarından gazeteci-yazar Sefkan Kobanê ise Hollanda’nın bu kararının Avrupa hukukunun da bir ihlali olduğuna dikkat çekerek, Kürt halkı ile dostane ilişkilerin Türk devleti ile çıkar ilişkilerine kurban edilemeyecek kadar değerli olduğunu hatırlattı. Kobanê şunları belirtti: ''Özgür Basın emekçisi Serdar Karakoç’a yönelik Alman hükümetinin teşviki ile gerçekleştirilen bu hukuk ve etik dışı durumu kınıyorum. Avrupa’ya siyasi ilticacı olarak, Özgür Ülke gazetesinin bombalanması sonrasında gelen, 30 yıllını gazetecilik mesleğine adamış, arkadaşımıza yönelik bu uygulama Özgür Basın'a fiili bir saldırıdır. Hollanda ve Almanya’nın, Türkiye devleti ile geliştirilen siyasi ekonomik çıkarları temelinde alıkonulması anti demokratiktir. Tabii ki Avrupa’da hiçbir şey kendi başına ve olmuyor. Yeni NATO sekreterliği tartışmalarının yapıldığı ve kuvvetle muhtemel adayın Hollandalı olması alınan hukuki kararlara gölge düşürüyor. Hollanda’nın NATO sekreterliği karşılığında bir Kürt basın çalışanına karşı Türkiye devleti ile girdiği bu gizli ilişkilerin bir sonucu olarak tutuklanan gazeteci arkadaşımız Serdar’ın, Avrupa hukukun da dışına çıkılarak tutuklanmasını kabul etmiyoruz. Bu uygulama insanların haber alma hakkında da yapılmış bir açık müdahaledir. Hollanda hükümetinin bu durumu derhal sona erdirmesini, arkadaşımızı serbest bırakmasını ve Kürt halkı ile olan dostane ilişkilerine devam etmesini talep ediyoruz.”
HOLLANDA'DA NURİYE KESBİR DAVASI
Hollanda devleti, PKK davasından ilk defa Almanya’nın talebi üzerine birini tutukladı. Yakın tarihte Nuriye Kesbir davası ile Hollanda önemli bir sınav vermişti. 2001 yılında Nuriye Kesbir, 27 Eylül 2001 yılında Hollanda’da iltica başvurusunda bulunmuş ve havaalanında tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Hollanda'da siyasi iltica talebinde bulunan, ancak başvurusu reddedilerek tutuklanan Nuriye Kesbir, 16 ay cezaevinde tutulduktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Duruşmasını izlemek için gittiği mahkemede 5 Mart 2004'te ikinci kez tutuklanan Nuriye Kesbir, Breda Cezaevi'ne gönderildi. Hollanda Yüksek Mahkemesi, 7 Mayıs'ta Nuriye Kesbir'in Türkiye'ye iadesi yönünde karar verirken, 23 Temmuz tarihinde ise iltica başvurusuna ilişkin Amsterdam Yüksek Mahkemesi'nin verdiği ret kararı Yargıtay tarafından onandı. Hollanda Adalet Bakanlığı'nca Nuriye Kesbir hakkında Amsterdam Yüksek Mahkemesi tarafından verilen Türkiye'ye iade kararı onaylandı. 1 Kasım'da Adalet Bakanlığının istemi üzerine Kesbir'in katılmadığı davada avukatlar özellikle Türkiye'de son dönemlerde insan haklarını konu alan raporları mahkemeye delil olarak sunmuştu. Daha sonra Hollanda Yüksek Mahkemesi, Kesbir'in Türkiye'ye iade kararını durdurdu. Nuriye Kesbir davası özellikle Avrupa’da yaşayan Kürtlerin ve insan hakları kuruluşlarının dikkatle izlediği bir davaya dönüşmüş ve Nuriye Kesbir’e Özgürlük inisiyatifi kurulmuş ve özgürlüğü için çok sayıda eylem ve etkinlik düzenlenmişti. Nuriye Kesbir'in Türkiye'ye iade kararının durdurulması Nuriye Kesbir'e Özgürlük İnisiyatifi üyeleri tarafından da sevinçle karşılanmıştı.
ALMAN HÜKÜMETİ NEYİN PEŞİNDE!
Almanya’da 22 Mayıs’ta 50 yaşındaki Haci A.’nın tutuklanmasıyla hapiste tutulan Kürt aktivist sayısı 12’ye çıkmıştı.
KENAN AYAZ DAVASI Almanya özellikle son yıllarda, bir süre Almanya’da yaşamış ve artık Almanya’da yaşamayan Kürt aktivistleri bulundukları ülkelerden yargılamak üzere iadesini talep ediyor. Özellikle Kenan Ayaz, Kıbrıs halkının karşı çıkmasına rağmen uzun bir sürecin ardından Almanya’ya teslim edilmiş ve bu durum Kıbrıslı aydınlar tarafından bir utanç olarak görülmüştü. Kürt siyasetçi Kenan AyaZ, 15 Mart 2023’te Larnaka Havaalanı’nda Alman devletinin iade talebiyle gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki duruşmalar sonucunda AyaZ’ın Almanya’ya iadesine karar verilmişti. Haziran 2023’ten bu yana Hamburg’daki Damtor Cezaevi’nde tutuklu bulunan AyaZ, 2018-2020 yılları arasında Almanya’da PKK çalışması yürüttüğü gerekçesiyle yargılanıyor.
MEHMET ÇAKAS DAVASI
Alman Ceza Kanunu’nun 129/b maddesinden yargılanan Mehmet Çakas’ın, daha önce Almanya’ya iltica için yaptığı başvuru reddedilmişti. Bu yüzden İtalya’ya giderek sığınma isteyen Çakas, Bremen-Hannover bölgesinde PKK üyesi olarak çalıştığı gerekçesi ile Almanya’nın talebi üzerinde Aralık 2022’de tutuklanmıştı. Mart ayında Almanya’ya iade edilen Çakas, Hannover Cezaevi’nde tutuluyor ve 129b kapsamında “terör” suçlamasıyla yargılandığı davada 2 yıl 10 ay hapis cezası aldı.
SABRİ ÇİMEN'İ FRANSA TESLİM ETTİ
İngiltere vatandaşı olan Sabri Çimen de Almanya devletinin talebi üzerine 2 Haziran 2022’de Fransa’da tutuklanarak, 12 Ocak’ta Almanya’ya iade edildi. Sabri Çimen de bu yılın Mart ayında yapılan son duruşmada 129a/b maddesinden 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
FERİT ÇELİK DAVASI
23 Şubat günü İsveç’te yaşayan 36 yaşındaki Ferit Çelik, İsveç Güvenlik Servisi tarafından Solna’daki ofiste bir toplantıya çağırıldı. Ferit Çelik, avukatıyla birlikte 45 dakikadan az süren toplantıya katıldı. Ferit ve avukatı Solna'daki binadan ayrıldıktan kısa bir süre sonra avukatın ofisine giderken avukatın arabası üç polis arabası tarafından durduruldu ve Ferit Çelik sivil polisler tarafından gözaltına alındı. 26 Şubat Pazartesi günü Södertörn Bölge Mahkemesi'nde ilk duruşması yapılan Ferit Çelik'in, Almanya’nın isteği üzerine gözaltına alındığı öğrenildi. Çelik, hakkında tutuklama emri çıkaran Almanya'ya teslim edilip edilmeyeceğine karar verilene kadar İsveç'te tutuklu kalacak.