GÖRÜNTÜLÜ

Londra'da Politik Tutsaklarla Dayanışma Sempozyumu

Politik Tutsaklarla Dayanışma Sempozyumu Londra SOAS Üniversitesi’nde başladı. Sempozyumda Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için mesajlar da verildi.

TUTSAKLARLA DAYANIŞMA SEMPOZYUMU

Tutsakların Sesi Platformu (TSP) Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma Komitesi ve Kürt Halk Meclisi tarafından Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma Sempozyumu Londra SOAS Üniversitesi’nde başladı. Sempozyuma çok sayıda akademisyen, şahsiyet ve kurum temsilcisi katıldı.

Sempozyum bileşenleri adına konuşma yapan İbrahim Avcil, Kobanê Davası’na atıfta bulunarak, “Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 'Kobane düştü düşecek’ diyerek IŞİD’e desteğini açıkladı. IŞİD zihniyetine karşı insanlık onurunu koruyanları, mücadele edenleri cezanlandırdı. Ancak Kürt Özgürlük Mücadelesi Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Türk faşist devletinin inkârcı, imhacı politikalarını yenilgiye uğratarak, heveslerini kursaklarında bıraktı. Kobanê kumpas davasındaki sonuç bu yenilginin intikâmıdır" dedi.

İMRALI TECRİDİNE TEPKİ

Avcil, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekerek, “İmralı’da uygulanan tecrit bugün tüm Türkiye’ye uygulanmıştır. CPT’nin izolasyona karşı sessizliği kabul edilemezdir. CPT sessiz kalarak bu tecrit suçuna ortak olmaktadır. Bu tecridi ortadan kaldırabilecek yegane kudret uluslararası arenada halkların tecride karşı ortak mücadelesidir” diye kaydetti.

'PERU BİR POLİS DEVLETİDİR'

Ardından, sempozyumun ilk bölümüne geçildi. Peru Politik Tutsaklarla Dayanışma Örgütü Temsilcisi Diana Diaz, konuşmasına İbrahim Kaypakka’yı anarak başladı.

 Peru’nun bir polis devleti olduğunu söyleyen Diaz, devlet tarafından 1980’de kurulan Pekoti adlı bir kontrgerilla polis teşkilatının olduğunu ve bu teşkilatın devletin doğrudan verdiği yetki ile yıllardır işkence ve gözaltında kaybetme yöntemlerini uyguladığını söyledi. Tüm dünyada olduğu gibi haksızlıklara karşı mücadele yürüten ulusal kurtuluş hareketlerinin ve ilerici devrimci kuvvetlerin tutuklama, kaybedilme, işkence politikası ile sindirilmeye çalışıldıklarına dikkat çekerek, devletin tüm hak ve özgürlük arayanlara karşı baskı, şiddet ve katliamlarını ‘terörizm’ adı altında gerçekleştirdiğine dikkat çekti. Diaz, "Politik tutsakların özgürlüğü mücadelesini büyüteceğiz. Halkların özgürlük mücadelesinde tutsak düşenlerin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

Diana Diaz, tecrit işkencesine dikkat çekerek, bu işkence yönteminin aynı zamanda kişiyi halkından ve mücadelesinden tecrit etmenin yöntemi olduğunu söyledi.

 'DEVLETLER TERÖRİZM YALANIYLA HEDEF ALIYOR'

Sri Lanka Front Line Sosyalist Parti Temsilcisi Chathura Gunathilaka ise Sri Lanka’daki politik tutsakların sorununun dünyadaki politik tutsak sorunları ile benzerlik olduğunu belirterek, devletlerin politik tutsaklık tanımını tanımadığını, bunun yerine ‘terör’ suçlamaları ile ulusal özgürlük mücadelesini ve sosyalizm mücadelesini yürütenleri kriminalize etmeyi hedeflediğine dikkat çekti. Sri Lanka’da gözaltında kayıpların çok yüksek olduğunu belirten Gunathilaka, “99 yılındaki verilere göre 20 bin kişi devlet tarafından gözaltında kaybedildi” dedi. Gunathilaka, “Politik tutsakların tüm dünyada problemleri var. Asıl mesele bu baskıcı totaliter sistemlerdir. Tüm bunlara karşı ortak bir mücadele gereklidir” diye kaydetti.

'İRAN CEZAEVLERİNDE İŞKENCE, TECAVÜZ VAR'

İranlı Avukat Mohamad Hoshi de Şah rejiminin ardından İran İslam devletinin nasıl totaliter baskıcı bir sistem olarak kendisini inşa ettiğini anlatarak, toplu katliamların hiçbir yargılama yapılmadan gerçekleştiğini, cezaevlerinde tutsaklara işkence ve tecavüzün en şiddetli biçimi ile uygulandığını vurguladı. İran devletinin hiçbir uluslararası insan hakları örgütünü tanımadığına da dikkat çeken Hoshi, İran’da hem Kürtlerin hem de devlete karşı gelenlerin gözaltına alındığını, işkencelerden geçirildiğini ve yıllar süren tutukluluk hali yaşadığını söyledi. Hoshi, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sadece tutukluluk değil tecrit olgusunu da politik tutsakların iradesini kırmak için büyük oranda kullanılıyor. Tutsaklara yıllarca oda duvarlarından giydikleri kıyafete, yemek tabaklarından gardiyanların giydiği kıyafete kadar her şeyin beyaz olduğu bir işkence uygulanıyor. Düşman bizden korkuyor. Demokrasiden, birleşik mücadele ve özgürlüklerinden korkuyorlar.

'80’li yıllarda çok sayıda yoldaşımızı infaz edildi. Herhangi bir yargılama olmadan İran’da 12 insanın infazını yaşadık. İran’daki Şah sistemi değiştikten sonra Şah rejiminde serbest bırakılan politik tutsaklar vardı. Kurdistan’daki katliamlar '80 yılında başladı. İran’daki sistemin tamamı baskı üzerine kurulmuştur. Tahran Cezaevi’nde tutuldum. Bu baskı ve işkencelere tanıklık ettim. Bir gecede 75 insanın kurşuna dizildiğine tanıklık ettim. BM içerisinde İran kaybedilen insanların kayıtlı olmadığı tek ülkedir. Bir Kürdün sayesinde bir toplu mezar bulundu. Bir Kürt çocuğunun peşine düştü ve toplu mezarın ortaya çıkmasına yol açtı.
Son direnişte 700 insan katledildi. Kadınlara tecavüz edildi ve işkence edildi. İran’da ‘rejim karşıtı’ iddiasıyla her şey tutuklama, işkence ve infaz gerekçesi sayılıyor. İnsanlar protestolara katıldığı için katledildi. İran’da rejime karşı politik bir grup kuramıyorsunuz. Tutsak düştüğünüzde sadece özgürlüğünüz değil hayatınız da artık büyük bir tehlike altında ve sizi ölmekten beter hale getiriyorlar. Jina Emini gözaltında katlediliyor.
'89’da Humeyi’nin kullandığı taktikler ile Türkiye’nin taktikleri aynıydı."

ABDULLAH ÖCALAN'A ÖZGÜRLÜK KAMPANYASI SELAMLANDI

Kolombiya Dayanışma Kampanya Sekreteri Andy Higginbottom mutlak tecritte bulunan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a özgürlük kampanyasını selamlayarak konuşmasına başladı. Şili ve Kolombiya’daki politik tutsaklarını durumuna değinen Higginbottom, bu tutsakların uzun yıllardır tecride ve işkenceye karşı mücadelelerini sürdürdüğünü belirtti. Higginbottom, uluslararası kamuoyunu Latin Amerika’daki politik tutsaklarla dayanışma içerisinde bulunmaya çağırdı.
Tamiller adına yapılan konuşmada Sri Lanka devletinin Tamil halkına karşına katliamları anlatıldı, buna karşı birleşik mücadelenin önemine vurgu yapıldı.

Ardından soru cevap kısmına geçildi. Sempozyumun ikinci oturumunda Türkiye’deki politik tutsakların durumu tartışılacak.