‘Amed D Tipi Cezaevi'nde işkenceler had safhaya ulaştı’

Amed D Tipi Cezaevi'nden yeni çıkan A.H, cezaevinde yapılan işkencelere bire bir tanıklık ederek, Türk devletinin siyasi tutsaklara özellikle Kürtlere yaptığı vahşeti anlattı.

Türk devletinin Kürdistan’da yürüttüğü kirli savaş politikalarına her geçen gün yeni bir vahşet daha ekleniyor. Son süreçle beraber cezaevlerinde özellikle siyasi tutsaklara yapılan işkenceler had safhaya ulaştı. Günlerce gözaltında tutulan insanlar sadece “şüpheli” sıfatıyla zorla alıkonulmasına yanı sıra gözaltı süresi boyunca yaptıkları işkenceler akıllara zarar. Özellikle OHAL kapsamında özgürlüklerinin bir bütünün ellerinden alınması, avukat görüşlerinin olmaması, sadece ellerinden küçük bir not olmasından dolayı yeniden bir kılıf uydurup hakkında yeni bir iddianame hazırlamalarına tanıklık ediyoruz.

AKP/Saray rejimi ülkede evrensel hukuku saymayarak, haddinden fazla hak ihlalleri işlemeye devam ederken, cezaevinde bulunan siyasi tutsaklar üzere işkenceleri artırıyor. İşkencenin hemen hemen her gün yaşandığı bir cezaevi ise Amed D Tipi. Gözaltında işkencelerin olması bir yana tutuklu mahkumlara yapılan işkenceler ise doktorların yeminlerini hiçe sayarak, gözlerini yapılan vahşete kapatarak rapor vermesi her daim sürüyor.

Devletin cezaevlerinde yaşattığı işkencelere bire bir tanıklık eden ve can güvenliği dolayısıyla adını tam vermek istemeyen A.H, Amed D tipi cezaevinde kaldığı sürede gördüklerini ve yaşadıklarını ajansımıza şöyle anlattı.

‘GÖZALTINDA İŞKENCE’

Gözaltında kaldığı sürece yaşananlara tanıklık eden A.H., lavaboya bile gitmenin yasak olduğunu, ellerinde hiçbir delil olmadan birçok insanı orada günlerde tutuklarını söyleyerek şöyle devam etti. “Amed’de yaşanan patlamanın ardından, Bağlar karakolunda olan polisler gözaltındaki kişilere işkence yaptılar. Patlamanın öfkesini oradaki insanlardan çıkardılar. Bizler tek kişilik hücrede 7 kişi kaldık ve tam bir balık istifi yaptılar. 7 gün boyunca ne battaniye verdiler ne de doğru düzgün yatak vardı. Gelen yemekler çok kötüydü hatta bir ara verdikleri yemeklerde ilaçlar olduğu için zehirlendik. Zehirlenen kişileri hastaneye bile götürmediler. Yan hücrede bir kişi vardı ve böbrek ağrısı çekiyordu. Her gece acılar içinde bağırıp çağırıyordu onu bile ne hastaneye götürdüler ne de bir doktor getirdiler.”

‘KEYFİ MUAMELE YAPILIYOR’

Tutuklama kararı çıktıktan sonra cezaevine götürülen A.H., çıplak aramanın dayatıldığının altını çizerek, “Polisler bizleri askere teslim ettikten sonra, askerler bizi gardiyanlara teslim etmek için götürdüğü sürece her türlü küfür, hakaret, şiddet, psikoloji baskı ve keyfi bir şekilde davranışlar sergiledi. Arama adı altında senin üstünü bile çırıl çıplak soyabiliyor. Bizi daha sonra gardiyanlara teslim ettiler ama o kısa zamanda bile her türlü baskıyı gördük. Zindanda kaldığım sürede çok fazla insan gelip gidiyordu. Hatta gözaltında işkence görmüş ve tutuklanan kişiler, burun ve çeneleri kırık bir şekilde geliyorlardı ve o halde revirlere çıkamıyorlar. Haftalarca dilekçeler yazmamıza rağmen hiçbir şekilde revire çıkamadılar. Zindanda yiyecek içecek kısıtlamalar çok oldu. OHAL kapsamından dolayı bütün mahkûmların ellerinden hakları alındı. Örneğin bir hobisi olan kişinin bir oyun bir kitap gibi hepsi ellerinden alındı. Spor faaliyetlerine bile kısıtlamalar getirildi. Ailelerin getirdiği elbiseler yönetimde olduğu halde eldiven, bere, iç çamaşırları, havlu gibi alınması gerekirken şeyleri bile almıyorlardı. Kendi kantinlerinden almak zorunda kalıyorsun. Bazen kantinden bir şeyler almak istiyorduk ve olmasına rağmen bizlere vermiyorlardı. Hayatın her alanında zorluk çıkarma politikaları sürerken, keyfi muamele vardı” diye konuştu.

‘HAYATIN HER ALANINI ZEHİR EDİYORLAR’

Yemeklerin sanki oradaki insanları öldürmek için yapıldığını söyleyen A.H., bir yemeğin içinde yemekten daha fazla yağın oluğunu belirtti. Kendilerinin o yemeği yıkadıklarını ve aç kalmamak için yeniden yaptıklarını dile getiren A.H., bilerek o yemekleri yaptıklarını ve ölmelerini istediklerinin altını çizdi. Havaların çok soğuk olmasına rağmen, bilinçli bir şekilde ısıtıcıları açmadıklarını, susuz kaldıklarını, sıcak suyun özellikle hiç olmadığını söyleyen A.H., bilerek içme sularını bile kestikleri, hayatın her alanını kendilerine zehir ettiklerini vurguladı.

‘HEM SUÇSUZSUN HEM DE SÖMÜRÜLÜYORSUN’

Görüş sırasında yaşanan duruma dikkat çeken A.H., görüşlerde birçok aramadan geçtiklerini, ellerinde görüş kartları olduğu hala ısrarla kartlarını gösterin diye zorladıklarını ve gelen ailelere bile bağırıp, küfür ettiklerini belirtti. Örneğin bir kazağın renginden dolayı kabul etmediklerini söyleyen A.H., çamaşırlarını yıkamak için gönderdiklerini ve pis pis geri geldiğini söyledi. A.H., cezaevlerinde her şeyi maddiyata bağladıklarını ve seni ne kadar sömürebilirlerse o kadar sömürdüklerine değinerek, hem suçsuzsun hem de sömürülüyorsun diye konuştu.