'Elhamdülillah PKK doğdu'

Muhammed Mehdi Suleyman, Türk devlet faşizmini, işbirlikçiliği, Kürtlerin ve militanlarının direnişinin tanıklarından bir emektar yurtsever. Öcalan ve PKK'nin dahil olduğu hayatlarındaki değişimi paylaşmayı seviyor.

Muhammed Mehdi Suleyman halk arasında tanınan ismiyle Pêşmerge Sofi’nin ailesinden Muhammed ile Qamişlo'daki Suka Şinkahî denilen çarşıda tanışıyoruz. 65 yaşında. Hem kız kardeşinin ismini taşıyan Şehîd Rûken Komünü’nde çalışıyor hem de bu çarşıda bir kuruyemiş dükkânı işletiyor.

Dükkanının önünden geçerken duvara astığı Takvim sayfasını andıran, üzerinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan’ın, PKK ve YPG şehitlerinin resimlerinin olduğu köşe dikkatimi çekiyor. Kendisiyle selamlaştığımızda dikkatimi çektiğini fark ettiği fotoğrafları anlatmaya başlıyor. Fotoğraftaki kadın gerillanın kızkardeşi olduğunu ve 1994 yılında Urfa'daki Türk zindanında şehit olduğunu söylüyor.

Davet ettiği dükkanında çay ikram ediyor ve sohbete başlıyoruz.

Muhammed Mehdi Suleyman, Türk devletinin faşizmini, işbirlikçiliği, Kürtlerin ve militanlarının direnişini yaşayanlardan.

NEDEN MALA PÊŞMERGE SOFİ?

Kendisine neden Muhammed ê Mala Pêşmerge Sofi olarak tanındığını sorduğumda, önce “Ben Apocuyum” diye kayıt düşüyor. PKK öncesi ailesinin Barzani’nin başlattığı isyanı desteklemesi ve babasının sürekli Kürt geleneksel kıyafetleri giymesinden dolayı halkın o süreçten itibaren kendilerini 'Mala Pêşmerge Sofi' olarak çağırdığını aktarıyor. “Biz o zaman ulusal duygularla KDP’yi destekliyorduk. O zaman daha PKK yoktu. Direnişleri için yardım toplar ve cemiyetlerine teslim ederdik. Elhamdülillah partimiz doğuş yaptı. Biz de Kürtlük neymiş anladık. PKK Rojava’ya gelince ilk parti dostlarından olduk” diyor.

PKK İLE TANIŞMA VE ÖCALAN ETKİSİ

1982 yılında Muhammed Ali Heso isimli bir şair aracılığıyla PKK’lileri tanışıyor. Fikirleri, duruşları, çalışma tarzlarına hayran kalıyor. Öcalan, 1982 yılında Qamişlo’ya geldiğinde kaldığı evlerden biri de onların. Çok etkileniyor. "Babaydı, kardeşti, arkadaştı ve hizmetkârdı. Mütevazi ve sade yaşayan biriydi" diye özetliyor. Artık kopmaz bir bağ oluşuyor. PKK’ye yardım için pamuk toplamaya gidiyor. İş bitince öyle bir coşkuyla iş halaya durduklarını paylaşırken oradaki tılsıma işaret ediyor: "O halay, Rojava halkının PKK ideolojisi ve PKK için çalıştığında nasıl huzura ve mutluluğa kavuştuğunun göstergesiydi. Bu devrimi de o duygu yarattı. Ruhumuzdaki yaraları iyileştirdi, derman oldu.”

KÜRTLÜĞÜMÜZLE GURUR DUYDUK

Herkeste ulusal duygular geliştiğini, üstelik bunun diğer halklara düşmanlık temelinde olmadığını belirten Muhammed, şöyle devam ediyor: "Önder Apo ve PKK, bize öyle bir bilinç kazandırdı ki; Kürt olduğumuz için utanmadık, gurur duyduk ama kendimizi hiçbir halkın üzerinde görmedik."

KDP DEVRİMİMİZE KARŞI DURDU

KDP’nin Rojava Devrimi'ne yaklaşımı ve Türk devletiyle işbirliğine sözü getiriyor. İçerleniyor, geçmişte Barzaniler için yaptıklarını, başarma istemlerini paylaşıp ekliyor: "Ama o, devrimimizin başından beri Türklerle bir oldu, Rojava’ya ambargo koydu. Devrimi tanımıyor."

Hemen ardından şaşırmadığını da kaydedip KDP’nin karakterine işaret ediyor. Yurtseverlik özünden yoksunluk ve bir ailenin tasallutunun örneklerini sıralıyor. Üstelik en yakındaki Esad ailesinden de biliyor. Yurt ve millet sevgisinin som ve karşılıksız halinin, Öcalan ve PKK'deki özümseyişini izah ediyor. "Anamız da babamız da Kürdistan’dır. Anamızı, babamızı katletmek isteyen asla Kürtlerin dostu olamaz. Kürdistan’ı işgal eden nasıl bizim dostumuz olur? Yurdunu ve milletini düşünen Erdoğan’ın sofrasına oturur mu?" diye öfkeli sorularını art arda diziyor. Öfkesi, zaman zaman dilindeki kelimelere de yansıyor.

ŞEHİT OLAN KIZ KARDEŞ

Muhammed Suleyman, kızkardeşinin ismini taşıyan Şehit Ruken Komünü’nde uzlaşma komitesinin de başkanı. Kardeşinin Urfa zindanında nasıl şehit olduğunu sorduğumda, tane tane anlatıyor hikayesini: “1980’lerin başında Parti'yi tanıdığımızda arkadaşlar bizim eve gidip geliyordu. O zaman kız kardeşim daha gençti. Daha sonra Şam’a gitti ve Fransızca öğretmenliği okumaya başladı. Şam’da PKK’ye katıldı ve siyasi çalışmalara başladı. Sonra yanımıza geldi ve Mahsun Korkmaz Akademisi'ne gidip eğitim alacağını söyledi.

1991 ya da 1992 yılıydı yine geldi bizden hatır istedi, vedalaştı. Kuzey Kürdistan’ın Amed alanına gerilla olarak geçti. Daha sonra oradan Mardin’e. Mardin'de esir düştü. 4 yıl zindanda kaldı. Düşman onu Urfa'daki zindanda şehit katletti. Şehadet haberi ulaştı ama tam olarak ayrıntıları bilmiyoruz. Şunu biliyoruz; hem esir alındığı süreçte hem de cezaevinde Türk devlet faşizminin ağır işkencelerinden geçmiş. Mazlum Doğanların açtığı yolda zindan direnişi şehidi oldu. Onunla gurur duyuyoruz."

BÜYÜK BEDELLER BOŞA GİTMİYOR

Hiçbir direniş anının, hiçbir emeğin boşa gitmediğini, bugünle bütünleşip geleceğe yol aldığını, yine aynı bilgelikle örnekler vererek anlatıyor. Kürtlerin, bütün tehlike ve tehditlere rağmen ulaştıkları konumunun önemine dikkat çekiyor. "Kürt Özgürlük Mücadelesi başladığında dünya düşmanımızdı ve Kürdistan’ın katiliydi. Büyük bedellerle bugün dünya bizi kabul etmek zorunda kalıyor. Mazlum Doğanlar unutulur mu?” diyor.

Sohbetinden kopamıyoruz ama vedalaşmak zorundayız. Vedalaşırken yiğitler silsilesinin kazanacağından emin olduğunu tekrarlıyor.