GÖRÜNTÜLÜ

Nesibe ana, 8 aydır oğlunun cenazesini bekliyor

Bir anne çocuğunun yolunu neden gözler? Savaşa gitmişse, gurbetlikse, mahpusluksa gözler. Peki bir ana çocuğunun cenazesini gözler mi? Nusaybin’de yaşayan Nesibe ana, çocuğunun cenazesini gözler…

 

Devlet, 30 yıllık savaşta Kürt halkına sınırsız bir vahşet ve akıl almaz acılar yaşattı. Kürtlerin köylerini, kentlerini yakıp yıkan, toplu katliam ve infazlar uygulayan Türk devleti, öz yönetim direnişleri ile birlikte Kürt halkına karşı vahşet skalasını yeni icatlarla pekiştirdi. İnsanların bodrumlarda diri diri yakılması, katledilenlerin cenazelerinin yerlerde bekletilmesi, Cizre’de bir annenin küçük kızının cenazesi ile birlikte yaşamak zorunda bırakılması… Tüm bunlar Türk devletinin öz yönetim alanlarında vahşetine kattığı yeni vahşetlerin sadece öne çıkanları olarak kayıtlara geçerken, bunlara şimdi de Nusaybin’de çocuklarının cenazelerini gözleyen anneler ekleniyor.

Nusaybin’de Türk devlet güçlerine karşı sergilenen öz yönetim direnişinde yaşamını yitiren YPS direnişçilerine ait cenazeler “DNA testi” gerekçesiyle ailelerine verilmezken, annelerin payına düşen çocuklarının cenazesinin yolunu gözlemenin acısı oluyor. 

Bu annelerden biri de Nesibe Kaya. Oğlu Sedat Kaya’yı YPS saflarında direnirken kaybeden Nesibe ana, tam 8 aydır oğlunun cenazesini alamıyor.

‘BAŞKASININ MUTULUĞU ONU MUTLU EDİYORDU’

Nesibe ana oğlu Sedat’ı anlatırken ‘Oğlum’ demiyor. “Kezebamin” (Ciğerim) diyerek anlatmaya başlıyor oğlunu. 

“Sanki ciğerim yerinden sökülmüş gibiyim. Bu ölüm acısı değil, başka bir şey” diyen Nesibe ana, tarifsiz acısını bu sözlerle tarif etmeye çalışıyor.

Nesibe, ana “kezebamin” dediği oğlu Sedat’ın 96 yılında Nusaybin’de dünyaya geldiğini söylüyor ve ekliyor: “Çok emekçi bir çocuktu, çalışkan, sevecen ve çok zeki bir çocuktu. Ortaokula kadar okudu, sonra Türk eğitim sistemini reddederek okulu bıraktı.” 

Birçok ailenin, yaşamını yitiren YPS direnişçisi çocuklarını anlatırken dikkat çektiği bir noktaya Nesibe ana da oğlu Sedat’ı “Arkadaşlarına çok bağlıydı. Neyi var neyi yok onlarla paylaşırdı. Arkadaşlarının mutluluğu onun için her şeyden önemliydi. Başkalarının iyiliğini kendi iyiliğinin üzerinde tutardı” diye anlatıyor. 

‘EMEKÇİ BİR GENÇLİK MİLİTANI’

Sedat Kaya, ortaokulu bıraktıktan sonra bir işyerinde servis elemanı olarak çalışmaya başlıyor. Bu süreçte özgürlük mücadelesinin gençlik çalışmalarına ilgisinin arttığını belirten Nesibe ana, “Çalışıyordu, bir yandan da gençlik faaliyetlerine katılıyordu. Bizden habersiz yapıyordu” diye ekliyor. 

Daha sonra 2015 yılında eve yapılan bir polis baskını ile Sedat Kaya’nın çalışmalar içerisinde ne kadar ilerlediğini öğrendiklerini anlatan Nesibe ana, o tarihten sonra Sedat’ın artık aktif olarak gençlik mücadelesinde yerini aldığını ifade ediyor. 

NESİBE ANA İÇİN ACI DOLU BEKLEYİŞ BAŞLIYOR

Nesibe ana, Sedat’ın öz yönetim kararı ardından büyük bir kararlılık ile YPS saflarında yerini aldığını paylaşıyor. Öz yönetim direnişi başladığında ise Sedat, sadece bir defa ailesine bir kısa mesaj göndererek iyi olduğunu bildiriyor. Ve ardından 1 Nisan günü yaşanan bir çatışmada yaşamını yitiriyor.

Oğlunun cenazesini almak isteyen Nesibe ana bir türlü devlet engelini aşamıyor. Nesibe ana bu süreçte evini de terk etmek zorunda kalarak Nusaybin’e bağlı köyüne gittiğini aktarıyor ve ekliyor: “Şimdi evden geriye de bir şey bırakmadılar, yıktılar” 

Nesibe ana, sadece cenaze gözlemekle kalmıyor, devletin yakıp yıktığı evinden çocuğuna ait bir fotoğraf, kokusuna, sıcaklığına kavuşturacak bir parçaya ulaşmak istiyor, ama evinden geriye tüm anılarının üzerini kaptan koca bir yıkım kalmış. 

‘CENAZE URFA’YA GÖTÜRÜLÜYOR’

Nesibe ana, oğlunun cenazesinin Urfa’ya götürüldüğünü haber aldığını ve Mayıs ayında Urfa’ya gittiğini belirtiyor. Urfa Adli Tıp Kurumu’nda bulunan cenazenin teşhis edilebildiği halde kendilerine keyfi biçimde verilmediğini dile getiren Nesibe ana, defalarca gidip geldiği halde oğlunun cenazesini alamadığını gözyaşları içinde anlatıyor. 

NESİBE ANA, OĞLUNUN CENAZESİNİ GÖZLEMEYE DEVAM EDİYOR

Nesibe ananın acısı o kadar büyük ki, oğlunun cenazesine kavuşmayı “Teselli” olarak görüyor. “Gözüm yolda, oğlumun cenazesi gelecek umuduyla bekliyorum” diyen Nesibe ana, “Bu devlet bize öyle acılar yaşatıyor ki, oğlumun cenazesine kavuşmak sevincim olacak” diyor ve boğazı düğümleniyor. 

“Eskiden anneler bu topraklarda çocuklarının mahpustan, savaştan, gurbetten dönmesini gözlemenin acısını çekiyordu” diye devam eden Nesibe ana, “Bizim payımıza çocuklarımızın cenazesini gözlemenin acısını yaşamak düştü” diye ifade ediyor. 

Nesibe ana, son olarak tüm acılarına rağmen birlikte dimdik ayakta kalarak mücadele etmeleri gerektiğini vurguluyor.