GÖRÜNTÜLÜ

Roboskililer: Katillerin yargılanması için mücadele edeceğiz

Beş yılı geride bırakan Roboski Katliamında hayatını kaybeden 34 çocuğun aileleri, giriştikleri adalet arayışlarından dolayı sayısız dava açılıp, yargılanıyor.

 

Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski (Gülyazı) köyünde, sınır ticareti yaptıkları sırada 28 Aralık 2011 tarihinde Türk ordusuna ait savaş uçakları tarafından katledilen 34 çocuğun aileleri, üzerinden beş yıl geçmesine rağmen faillerinin henüz bulunmadığından ve bunun yanı sıra çocuklarının faillerinin bulunması için giriştikleri adalet arayışlarından dolayı haklarında sayısız dava açılıp, yargılanıyor.

Beş yılı geride bırakan Roboski Katliamında hayatını kaybeden 34 çocuğun anneleri, beş yıllık hukuksal süreci ve yaşadıkları sıkıntılarını ANF’ye anlattı.

HAZAL ENCÜ: TAZMİNATI REDDETTİK

Roboski’de katledilen 34 kişiden biri olan 17 yaşındaki Cemal Encü’nün 52 yaşındaki annesi Hazal Encü, çocuklarının faillerinin bulunmasını istemelerine karşı kendilerine tazminat ödemek istediklerini ve bunu reddettiklerini açıklayarak, “Oğlum Cemal lise son sınıfta okuyordu. Okulunu çok severdi ve derslerinde başarılıydı. Çocuğumun katledilmesinin üzerinden beş yıl geçiyor. Beş yıl geçmesine rağmen acısını ilk günkü gibi yaşıyorum. Çünkü bu süre içerisinde hiçbir şey değişmedi. Başlarda bizlere tazminat vermek istediler ama bizler kabul etmedik, çocuklarımızın katillerinin bulunup yargılanmasını istedik. Bunun üzerine biz katledilen çocukların annelerine ve ablalarına dava açıldı. Benim ve iki kızımın hakkında soruşturma açılmış” dedi.

‘MAHKEMELER AKP’NİN KONTROLÜNDE’

Çocuklarının faillerinin yargılanması için Türkiye Anayasa Mahkemesine başvurduklarını ama netice alamadıklarına ve hukuksal süreçte herhangi bir yargılanma olmadığına değinen anne Encü, “Türkiye zalim bir devlettir. Anayasa mahkemesine başvurduk ve oradan da bir cevap alamadık. Çünkü Anayasa Mahkemesi de AKP'nin kontrolünde olan bir kurumdur. Eğer ki AKP'nin himayesi altında olmasaydı katiller er ya da geç bulunur, teşhir edilir ve yargılanırlardı. Otuz dört çocuğumuzun neden katledildiğini soruyoruz? O gece kırk çocuk ve yanlarında yetmiş katır vardı. Katledilen çocuklarımızın üzerinde bir çakı bile yokken neden katlettiniz? AKP'nin politikaları bu şekilde, masum insanları katletmekle işliyor demek. Bunlar yetmezmiş gibi bizler hakkında davalar açılıp, tutuklanıyoruz. Biz Kürt halkına haksızlıklar yapılıyor. Erdoğan bunu unutmasın ki ne ölümle ne de tutuklanmalarla biz Kürtler bitmeyiz” şeklinde konuştu.

‘DAVAMIZIN PEŞİNİ ASLA BIRAKMAYACAĞIZ’

Davalarından vazgeçmeyeceğini söyleyen anne Encü, “Bizler davacıyız ve yaşadığımız müddetçe de davacı kalacağız. AİHM'e de başvurduk ve çocuklarımızın katillerinin belirlenmesini istiyoruz. Buna neden olanlar da yargılanıp cezalarını çeksinler. Bizler davamızın peşini asla bırakmayacağız. Milletvekillerimizi de bıraksınlar ve artık bu zulmü Kürt halkının üzerinden çeksinler. Vekilimiz Ferhat Encü bizim katledilen çocuklarımızın davasının peşini bırakmadığından gözaltına alındı. Onca seçilmiş Kürt milletvekillerimiz hep haklı mücadelelerinden dolayı gözaltına alındılar” dedi.

ANNE VE İKİ KIZINA DA DAVA AÇILMIŞ

Son olarak anne Encü, “Cemal'imin iki ablasına katledilen kardeşlerinin anma programlarına katıldıkları için soruşturma açılmış. Çocuklarımızın katillerinin bulunup yargılanması gerekirken yine bizler yargılanıyor ve hakkımızda soruşturmalar açılıyor. Zalim olduklarından bizlere zulmü reva görüyorlar. Otuz dört çocuğumuzun katledilişinin beşinci yıl dönümündeyiz. Beş yıldır her Perşembe günleri mezarlığa, çocuklarımızın ziyaretine gidiyoruz. Bu yıl da her yıl olduğu gibi otuz dört fidanımızı katledildikleri günde anacağız. Lakin bizler dimdik ayakta kalacak ve davamızın peşini bırakmayacağız. Bütün vicdan sahibi olan herkese sesleniyorum ki bizleri yalnız bırakmasınlar” dedi.

SEMİRE ENCÜ: ERDOĞAN BU ÜLKEYİ BOZDU, YIKTI, MAHVETTİ

Hiçbir acının anne yüreğinin acısının yerini tutamayacağına değinen katledilen Selam Encü’nün annesi Semire Encü ise şunları dile getirdi: “Roboski’de katledilen otuz dört çocuğun annesiyim. Bir tek Selami'nin değil her otuz dört çocuğun annesiyim. Bütün şehitlerin annesiyim. Hiçbir şey anne ciğerinin yanması kadar acı ve zor olamaz. Ölen bir askerin tabutunun başında ağlayan acı çeken bir annenin görüntülerini TV’de gördüm. O an, o annenin yüreğinin yanmasından daha fazla benim ciğerim yandı. İzlerken acısını ben de yaşıyordum. Duydum ki anne sonrasında kalp krizi geçirip hayatını yitirmiş. Ben o anne için de günlerce ağladım. Neden? Çünkü evladını, canını kaybetmiş ve yüreği yanıyordu. Acının dili, ırkı yoktur hele ki acıyı çeken bir anne olunca çekilen acı daha da zor olur. Ama Recep Tayyip Erdoğan annelerin acılarını, yüreğinin sızlamalarını görmüyor, görmek istemiyor. Çünkü ölen, katledilen kendisinin çocuğu olmadığından umurunda olmuyor. Bizler 5 yıldır evlatlarımızın acılarıyla kıvranıp duruyoruz ama Erdoğan görmek istemiyor. Eğer ki onun da ciğeri yansaydı bu katliamların gerçekleşmesine izin vermez ya da bu katilleri teşhir eder ve yargılardı. O zaman Türkiye belki yaşanılır bir ülke olurdu. Ama Erdoğan bu ülkeyi bozdu, yıktı, mahvetti.”

‘İFADE VERMEK İÇİN DEĞİL, HESAP SORMAK İÇİN GİTTİM’

Anne Semire Encü, “Çocuklarımızın katledilişinin üzerinden beş yıl geçiyor ve altıncı yılına giriyoruz. Bu geçirdiğimiz beş yıl içerisinde o kadar çocuklarımızın katilleri bulunsun diye bağırıp çağırdık ama Erdoğan sesimizi duymak istemedi. Hiçbir şey değişmediği gibi hep acımızla baş başa bırakıldık. Bu yetmezmiş gibi hakkımızda kendisine hakaret etmişiz diyerekten davalar açıldı. Bizim çocuğumuz katledildi ve faillerini bulup yargılamazken, kendisine hakaret ettiğimizi öne sürerek hakkımızda davalar, soruşturmalar açıldı. Katliamın gerçekleşmesinin 500. gününde çocuklarımızın katledildiği yerde andığımız ve karanfil bıraktığımız için para cezasına çarptırıldım. 20 gün öncesinde yine mahkemeye çağırıldım. Üç gün içerisinde gitmez isem beni zorla götüreceklerini belirtmişler. Utanmıyorlar mı? Çocuğumu katlettikleri yetmezmiş gibi bir de beni mahkemeye, ifade vermeye çağırıyorlar? Gittim ama ifade vermek için değil, ifade almak için, hesap sormak için gittim. Çocuğu katledilen benim, davacı benim. Çocuğumun, çocuklarımızın faillerini bulun, cezalandırın diye gittim, konuştum. Bu derece bir vicdansızlık söz konusudur” şeklinde konuştu.

‘KORKMUYORUM VE KORKMAYACAĞIM DA…’

Çocuğunun faillerinin bulunup yargılanıncaya kadar mücadelesine devam edeceğini belirten anne Encü, “Ben o gece, o katliam kararını verip gerçekleştirenlerin yargılanmasını istiyorum. Otuz dört gencecik bedeni bombalarla parçalayan katillerin cezalarını çekilmesini istiyorum. Erdoğan demesin ki ben korkuyla, dayatmayla, baskıyla onları çocuklarının katillerinin bulunmasından vazgeçireceğim. Korkmuyorum, korkmayacağım da. Ben katledilen 34 çocuğumuzun üzerine yemin ederim ki bu davamın peşini bırakmayacağım. Biz yüreği yanan annelerin zerre kadar korkusu yoktur ve kanımızın son damlasına kadar çocuklarımızın katillerinin yargılanması için mücadele edeceğiz. Boğazıma bıçağı dayasalar, bedenimi yaksalar, beni yok etseler de ben bu davamdan vazgeçmeyeceğim. Ellerimizi bu katliamı gerçekleştirenlerin ve sorumlularının boğazından asla çekmeyeceğiz. Artık yeter! Bu ülkeye huzur gelsin artık. Recep Tayyip Erdoğan bu ülkeyi bozdu, yıktı. Ciğeri yanmadığından anlamak istemiyor ciğeri yananları. Artık anneleri gözyaşı dökmesini istemiyoruz” dedi.

KADRİYE ENCÜ: MÜCADELEMİZE SONUNA KADAR DEVAM EDECEĞİZ

Katledilen otuz dört genç çocuktan biri olan Hamza Encü’nün 55 yaşındaki annesi Kadriye Encü ise de şöyle konuştu: “Oğlum henüz 19 yaşındaydı. Bugün yaşıyor olsaydı 25 yaşında olacaktı. Şimdi evlenmiş ve çocukları olacaktı. Katledilen bazı çocuklar yetimdi. Beş yıldır çocuklarımızın failleri bulunsun diye AKP ve Erdoğan tarafından hiçbir şey yapılmadığı gibi hakkımızda onlarca dava açıldı. Bizi açtıkları davalar susturmayacak ve çocuklarımızın katillerinin cezalarını çekmesi için yaşadığımız sürece mücadelemize devam edeceğiz” dedi.