Süryani Komutan Kino Gabriel: DAİŞ çetelerinin kalbi Rakka’ya yürüyoruz

Süryani Askeri Meclisi Komutanı Kino Gabriel, Rakka’ya yönelik başlatılan özgürleştirilme hamlesinin Suriye’deki savaşın gidişatını belirleyeceğini söyledi.

Bütün Suriye halklarına, “Kürtler, Araplar, Türkmenler, Çerkesler ve Süryaniler aynı mevzilerde çarpışıp siper yoldaşlıkları kurduk. Bedel vermiş ve topraklarımızı korumuşuz bugüne kadar. Korumaya da devam edeceğiz” biçiminde seslenen Gabriel, inanç ve prensipleri gereğince önlerine koydukları, Suriye’yi içine çekildiği bataklıktan çıkarıp işgal altından kurtarıp, demokratik inşası projesine can katacaklarını dile getirdi.

Süryani Askeri Meclisi Komutanı Kino Gabriel, QSD’nin kuruluşunu ve Rakka’ya yönelik başlatılan özgürleştirilme hamlesinin 2. aşamasını ANF’ye değerlendirdi.

QSD’nin kuruluşunun üzerinden 1 yıl geçti. Bu 1 yıllık süreç içerisinde birçok önemli başarıya imza atıldı. QSD’nin kuruluşunun ardından kat ettiği gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

QSD tecrübesi yeni bir durum değildir aslına bakarsanız. QSD içerisinde yer alan güçler daha önce de çevresindeki yakın güçlerle birçok kez ortaklaşmıştır.

Suriye’deki krizin bu kadar derinleşmesinin temelinde mezhep ve etnik temelli çelişkilerinin körüklenmesi yatmaktadır. Bu krizin çözümü için oluşturduğumuz ve tüm Suriye halklarını temsil eden yegane güç kuşkusuz QSD’dir.

QSD’nin temel özelliği, Suriye’de demokratik değişim için savaşan farklı halk ve inanç topluluklarından oluşan halk güçlerini ilk defa bir araya getirebilmiş bir demokratik Suriye ordusu olma niteliğinde taşımasıdır. Suriye halkının bağrından çıkmış Suriye ulusal ordusu niteliği taşıyor olmasıdır.

QSD kendi halk ve inanç gerçekliğine ve köklerine dayanan bir oluşum olarak Suriye’de kriz ve kargaşa ortamını çözecek güçte yegane güç olduğunu kuruluşundan bu yana koyduğu başarılı pratik ile çok net bir biçimde ortaya koydu.

QSD güçlerinin son 1 yıllık pratiğine baktığımızda çok başarılı bir performans ortaya koyduğunu görüyoruz. Bu başarının sırrı nedir?

2011 yılında Suriye’de insanlar eşitlik, özgürlük ve gerçekten demokratik bir Suriye için ayaklandı.

İnsanlar Şii – Sunni, Müslüman – Hıristiyan, etnik temelde ayrıştırıldı. Farklı halk ve inanç grupları sürekli olarak kendisini öteki hissetti. Çünkü bu temelde politika geliştirilmişti. Örneğin insanlar dillerini konuşamıyordu. İnançlarını tam olarak yaşayamıyordu.

2011 sonrasında gelişen süreç bu durumu çok daha kötüleştirdi. Bu kez insanlar sırf inançları yüzünden katliam ve işkencelerden geçirilmeye başladı. DAİŞ, El Nusra, Ehrar El Şam, Sultan Murat Tugayı, Ceyş El İslam vb. çete grupları insanları sırf Müslüman, Sünni ya da etnik kökeni farklı olduğu için katletti, insanları sürgün etti.

Mevcut Baas rejimi de buna karşı intikam alırcasına birçok insanı sırf Sünni ya da etnik kökeni farklı olduğu için işkencelerden geçirdi. İşkencelerde birçok insan katledildi. İşte böylesi bir ortamda QSD kuruldu.

QSD hiçbir inanç ve etnik köken fark etmeksizin bütün insanlara sahip çıktı. Suriye’deki bütün farklı halk ve inanç topluluklarının yegane temsilcisi olduğunu ortaya koyduğu ilkeler ve buna paralel olarak ortaya koyduğu pratik ile gösterdi.

QSD, Suriye halklarının özlem, istem ve arzularına cevap olarak Suriye halklarının güvenini kazandı. QSD’nin başarısı bundan kaynaklıdır.

QSD güçlerini Fırat’ın Gazabı hamlesine götüren süreci özetleyebilir misiniz?

QSD’nin ilanı ardından, çok önemli hamlelere imza attık. Ancak en büyük hamlemiz QSD’nin kurulmasıydı. QSD bünyesinde Arap, Kürt, Türkmen, Süryani vb. halk ve inanç topluluklarından insanları buluşturduk.

QSD’yi oluşturarak aslında zor olanı başardık. Bu hamleyi başarılı bir şekilde tamamladık. Bu örgütlülük sağlandıktan sonra sıra askeri hamlelere geldi.

Bugün QSD kuruluşunun birinci yılını geride bırakırken, bu 1 yıllık süreç içerisinde Hol, Tışrin, Şeddadê, Elin ve Cudi ve son olarak Minbic hamleleri gerçekleştirildi. Bu hamleler sonucunda bu alanlar DAİŞ çetelerinden temizlenerek özgürleştirildi. Ve bugün DAİŞ çetelerinin kalbi olan Rakka’ya yürüyoruz.

QSD güçleri nasıl ve neden Fırat’ın Gazabı hamlesini başlattı? Rakka’yı özgürleştirme hamlesi ile ne amaçlıyorsunuz?

Son süreçte de bölgede yürüteceğimiz askeri faaliyetlere ilişkin bir dizi toplantı yaptık. Bu çerçevede planlamalara gittik.

Kuruluşumuzda da belirttiğimiz gibi Suriye halklarının kurtuluşu için mücadele edeceğimizi açıklamıştık. Ve bu esasın gereğini yerine getirerek bu kapsamda kritik harekatımız olan Rakka’yı özgürleştirme hamlesinin startını 5 Kasım günü verdik.

Bu hamleye ihtiyaç duyulmasının tek nedeni halklarımıza cevap olabilmektir.

Rakka’yı özgürleştirme hamlesinin ilk aşaması başarılı bir şekilde sonuçlandı. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları gününde de bütün insanlık değerlerini ayaklar altına alan DAİŞ çetelerine karşı Fırat’ın Gazabı hamlesinin 2. aşamasına geçilmesi startını Silük kasabasında düzenenlen toplantı ile verdik.

Ve 2. aşamayı resmen başlatarak Rakka’nın batısına yönelik özgürleştirme operasyonlarına başladık.

Rakka zengin kültür dokusu ile tanınan bir kent. Halklar mozaiği olan böylesi bir kenti özgürleştirme operasyonunda yer almaktan dolayı onur duyuyoruz.

Bizlerde Suriye halkının çocuklarıyız ve Rakka halkının öncesinde El Nusra ve sonrasında DAİŞ çetelerinin işgali altında yaşadıkları zulme son vermek istiyoruz. Çetelerin katlettiği, zorla göçe sevk ettiği ve evlerinin talan edildiği Rakka halkına özgür günler armağan etmek istiyoruz.

Fırat’ın Gazabı Hamlesi’nin 2. aşamasında son durum nedir?

Güçlerimizin Rakka’yı DAİŞ çetelerinden temizlemek için başlattığı Fırat’ın Gazabı hamlesinin 2. aşaması kentin batı kırsalında devam ediyor.

Fırat’ın Gazabı Hamlesi Eylem Odası savaşçılarının intikam ve özgürleştirme ruhuyla yürüttüğü Rakka’yı kurtarma operasyonun ikinci aşaması 10 Aralık’ta start almasından buyana bir haftalık süreç geride kaldı.

Tişrîn Barajına bağlı Kadiriyê ve Kerduşa köylerinden 2 kol halinde başlayan operasyonda geride kalan 8 gün içinde DAİŞ çetelerine ağır darbeler vuruldu.

Savaşçılarımız Kadiriyê’de 30 km, Kerduşa’da da 37 km’nin üzerinde ilerleme sağladı. Operasyonun ilk 8 gününde yaklaşık 40 köy, onlarca mezra ve birçok stratejik tepe ile onlarca nokta özgürleştirildi. Yaklaşık 40 hava saldırısı düzenlendi. Çatışmalar ve hava saldırılarında şu ana kadar en az 54 çete öldürüldü, 5 çete esir alındı. Çok sayıda silah ile mühimmat ise savaşçılarımız tarafından ele geçirildi.

Hamlenin 2. aşamasına hangi gruplar katılıyor?

QSD çatısı altında Şuheda El Rakka, Ehrar El Rakka, Suwar Til Ebyad, Liwa El Tehrir, Ketîp Şuheda El Fırat, Ketîp Şehid El Cimo, YPG/YPJ güçleri yer alırken, hamlenin ikinci aşamasında ise bu güçlere Nêxbe, Teyyar El Xad ve Dêre Zor Askeri Meclisi, Suwar El Rakka gibi yeni güçler katıldı.

Yine Rakka’yı özgürleştirme hamlesinin ilk aşamasında çetelerden kurtarılan alanlarda askeri eğitim gören bin 500 Rakkalı genç kentin batısını kurtarma hamlesinde aktif olarak yer alıyor.

Suriye’nin geleceğini belirleyecek olan Rakka’yı özgürleştirme hamlesinde kentin batısında yaşayan ve ülkenin en büyük Arap aşiretlerinden olan Maxmuri aşireti üyeleri de dahil oluyor.

Şu anda güç birliğimize katılmak isteyen çok sayıda kesim var. Bunlar arasında en çok da Cizîr, Rakka ve Derazor bölgesindeki Arap halkı yer alıyor. İlerleyen süreçlerde operasyonlarımız başarılı oldukça katılımlar da artacaktır. Bu adım bizi siyasi, toplumsal ve birçok konuda çözüm adımlarına doğru götürecektir.

Rakka halkına ve tüm Suriye halklarına bir mesajınız var mı?

Rakka zengin kültür dokusu ile tanınan bir kent. Halklar mozaiği olan böylesi bir kenti özgürleştirme operasyonunda yer almaktan dolayı onur duyuyoruz.

Bizlerde Suriye halkının çocuklarıyız ve Rakka halkının öncesinde El Nusra ve sonrasında DAİŞ çetelerinin işgali altında yaşadıkları zulme son vermek istiyoruz. Çetelerin katlettiği, zorla göçe sevk ettiği ve evlerinin talan edildiği Rakka halkına özgür günler armağan etmek istiyoruz.

Bütün Suriye halklarına şunu söylemek istiyorum; Kürtler, Araplar, Türkmenler, Çerkesler ve Süryaniler aynı mevzilerde çarpışıp siper yoldaşlıkları kurduk. Bedel vermiş ve topraklarımızı korumuşuz bugüne kadar. Korumaya da devam edeceğiz.

İnanç ve prensiplerimiz gereğince önümüze koyduğumuz, Suriye’yi içine çekildiği bataklıktan çıkarıp işgal altından kurtarıp demokratik inşası projesine can katacağız.