Xelîfe: Tarihi fırsat Kürtlerin ayağına gelmiştir

Güney Kürdistanlı siyaset bilimci Xelîfe, şu anda Ortadoğu'da Üçüncü Dünya Savaşı'nın yaşandığını ve Kürtlere tarihi bir fırsat sunduğunu söyledi.

Sykes-Picot Anlaşması'nın yıldönümünde ANF'nin sorularını yanıtlayan Güney Kürdistanlı siyaset bilimci Abdurrahman Xelîfe, aradan geçen yüz yılın ardından Kürtler için büyük fırsatların doğduğunu söyledi. Xelîfe, "Kürtlerin Birinci Dünya Savaşı'nda elinin tersiyle ittiği fırsat bugün ayaklarına gelmiştir. Tüm Kürt partilerinin, kurumlarının ve her bir bireyinin bu tarihi fırsatı kaçırmaması için dikkatli olması ve birlikte hareket etmesi gerekiyor. Bu fırsatı kaçırmamalıyız" dedi.

İMPARATORLUKLARIN SONU

Kürdistan'ın ilk olarak Kasr-Şirin Anlaşması'yla Osmanlı ve Safevi imparatorlukları arasında bölündüğünü hatırlatan Xelîfe, 300 yıl sonra da Birinci Dünya savaşıyla imparatorlukların sonunun geldiğini söyledi. Xelîfe, "Kürdistan'ı ikiye bölen ilk anlaşma Kasr-ı Şirin ile oldu. Osmanlı ve Safevi devleti arasında yapılan bu anlaşma Kürdistan'ın Rojava, Kuzey ve Güney parçaları Osmanlı'nın elinde kaldı, Rojhilat kısmı ise bugünkü İran'a bırakıldı. Ama Kürtler bunu kabul etmedi. Evet, neticede bir hudut çizildi ama Kürdistan'ın bu iki parçasında yaşayan Kürtler bu hudutları tanımadı. Tabi o tarihten yaklaşık 300 yıl sonra Birinci Dünya Savaşı başladı. Birinci Dünya Savaşı imparatorlukların sonu demekti. O zaman imparatorluk olan Osmanlı vardı, Batı'da bazı benzer birkaç oluşum vardı" diye konuştu.

SYKES-PİCOT'UN İFŞASI

Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı-Almanya cephesinin yenileceğinin bilindiğini ve bunun için de bazı planların yapıldığını söyleyen Xelîfe, Sykes-Picot Anlaşması'na ilişkin şunları dile getirdi: "Bunun için de Osmanlı'nın hakim olduğu Ortadoğu'da bazı planlar yapıldı. 1916 tarihli Sykes-Picot Anlaşması da böyle süreçte ortaya çıktı. Kürdistan'ın Sykes-Picot Anlaşması'yla bölündüğü doğru ama bu anlaşmanın Kürtler ya da diğer uluslar için yapıldığı doğru değil. Bu anlaşma esasında İngiltere ile Fransa'nın Ortadoğu'daki nüfuzunu belirleme/paylaşma anlaşmasıdır. Hatta bunun içinde Çarlık Rusya’sı da vardı. Ancak 1917'de Rusya'da Ekim Devrimi olunca bundan vazgeçildi ve sonrasında Sykes-Picot Anlaşması Bolşevik Rusya’sı tarafından ifşa edildi."

'TARİHİN SEYRİ FARKLI OLABİLİRDİ'

Xelîfe, tarihin seyrinin Ekim Devrimi tarafından değiştirildiğine işaret ederek, "Sykes-Picot Ortadoğu'yu İngiltere ve Fransa'nın ticaret, pazar ve çıkarları doğrultusunda paylaşma anlaşmasıydı. Eğer o çerçevede hayata geçmiş olsaydı, belki bugün çok farklı şeyler de konuşuyor olabilirdik. Rusya'daki devrim dengeleri bozdu. Öyle olmasaydı Mustafa Kemal'in da başarı şansı olmayabilirdi. Serves de Lozan'a dönüşmeyebilirdi. Burada Kürtlerin de durumu farklı olabilirdi. Netice itibariyle Kürdistan'ın Osmanlı elinde olan üç parçası (Rojava, Kuzey ve Güney) üzerinde İngiltere ve Fransa nüfuz sahibi olmak için böyle bir anlaşma yapmışlardı" dedi.

'KÜRDİSTAN LOZAN'DA BÖLÜNDÜ'

"Bana göre Kürdistan'ı üçe bölen anlaşmanın sorumlusu Sykes-Picot değil, Lozan Anlaşması'dır" diyen Xelîfe, şunları dile getirdi: "Daha önce Safevi ile Osmanlı arasına ikiye ayrılan Kürdistan'ın Osmanlı elindeki parçası daha sonra Lozan'la üçe ayrıldı. Böylece Kürdistan 4 parça oldu. Mesela Lozan'dan önce Paris'te görüşmeler yapılırken Kürtleri Şerif Paşa temsil ediyordu. Ama özellikle Kuzey Kürdistan'daki bazı şahsiyetler yoluyla Şerif Paşayê Xendan, itibarsızlaştırılmak istendi ve o Kürtlere 'Şerif Paşa bizim temsiliyetimizi yapmıyor' dedirtiliyordu. Bunu Türk devleti yapıyordu. Bunları tarihin bugün de kendini tekrarladığını söylemek için dile getiriyorum. Ama Lozan'da imzalar atıldıktan sonra Mustafa Kemal, Kürtleri unutmaya, inkar etmeye başladı."

'BU FIRSATI KAÇIRMAMALIYIZ'

Günümüzde ise Ortadoğu'da Üçüncü Dünya Savaşı'nın yaşandığını söyleyen Xelîfe, bu kez de ulus-devletlerin miadını doldurduğunu kaydederek, Kürtlerin önüne tarihi bir fırsatın geldiği vurgusunda bulundu. Xelîfe, "Artık Kürtlerin bunu bilerek bu tarihten ders çıkararak hareket etmesi gerekiyor. Hiçbir Kürdün sadece kendi çıkarlarını düşünerek Rojava'ya, Kuzey'e, Güney'e ya da Rojhilat'a düşmanlık yapma hakkı yoktur. Kürtlerin Birinci Dünya Savaşı'nda elinin tersiyle ittiği fırsat bugün ayaklarına gelmiştir. Tüm Kürt partilerinin, kurumlarının ve her bir bireyinin bu tarihi fırsatı kaçırmaması için dikkatli olması ve birlikte hareket etmesi gerekiyor. Bütün Kürt partilerinden talebim budur. Bu fırsatı kaçırmamalıyız, halkımıza şimdiye kadar yaşadıklarının daha ağırını reva görmemeliyiz" çağrısında bulundu.

KÜRDİSTAN'IN GELECEĞİ AYDINLIK

Güney Kürdistanlı siyaset bilimci Abdurrahman Xelîfe, "Kürdistan'ın geleceğini karanlık görmüyorum" diyerek şunları söyledi: "Durum iyiye gidiyor ve daha da iyi olacaktır. Ama bizim bunları iyi bilmemiz gerekir ki Kürdistan'ın hiçbir işgalcisi Kürdistan'ın diğer bir parçasının dostu olamaz. Mesela bugün Güney'de bazı kazanımlar elde edilmiş ama malesef bu kazanımlar Kürdistan'ın Rojava ve Güney parçasına destek vermek için kullanılmıyor."