Xelil: Kazanımlarımız, 2017'de alternatif ulusal çizgiye dönüşecek

TEV-DEM Yöneticisi Xelil: Bugün yolumuz çok genişledi ve büyük bir toplumsallık temeli oluşturduk. Ve bu büyük toplumsallık, umut ediyoruz ki, bu yeni yılda bütün Suriye coğrafyasında savaşı ve zorbalığı durduracak.

TEV-DEM Yöneticisi Aldar Xelil, 2016 yılındaki çalışmalara ilişkin Ajansımıza değerlendirmelerde bulundu...

"2016 yılı Rojava, bölge ve dünya çapında bir devrim yılıydı" diyen Xelil, şunları ifade etti:

"Demokratik Suriye Meclisi'nin oluşturulması 2016 yılının en politik olaylarından biriydi. Yine başarılı bir politik başlangıçtı. Bu aslında yeni yılın da başlangıcıdır. Bunun birkaç nedeni var. Birincisi, Suriye'deki kriz ve savaşın devam etmesinin nedeni örgütsel ve siyasi bir gövdenin olmamasıydı. Yine politik bir dönüşüm olmamasıydı. Bunlar olsaydı, demokratik bir değişim olabilirdi. Bu meclis çekirdek olacak, Suriye’nin bütünlüğü içinde politik ve ahlaki bir toplum yaratacak. 

Demokratik Özerk Yönetim 4. yıla yaklaştı. Bu yönetim demokratik çözümde bir örnek oldu. Ulusal, dinsel ve toplumsal bileşenleri var. Yine çetelerden özgürleşen bölgelerden oluşuyor. Yine Suriye’nin yeni tarihinin en cesur adımı, Kuzey Suriye Demokratik Federalizmi Kurucu Meclisi'ni ilan etmekti. Bu bileşenler bu krizi ve bu krizden nasıl çıkacağını tespit ederek bir model sundu. Derin görüş ayrılıklarının ve çatışmaların yaşandığı, yine sorunların doğru bir tespit edilememesi durumu vardı. Bu, bunalım ve savaşı derinleştiriyordu. Böyle bir süreçte bu çözüm ortaya konuldu.

Öte yandan 5 Avrupa ülkesinde Demokratik Özerk Yönetim Temsilciliğinin açılması diplomasi açısından büyük bir adımdı. Bu toplumsal bir diplomasinin geliştirilmesinde de büyük bir adımdı. Özerk Yönetimin diplomasisinin açılması tarihi bir adımdı. Yine Rojava'daki Kürt, Arap, Türkmen, Çerkez, Süryani, Asuri vb. halkların yine Müslüman, Hıristiyan, Êzîdî, Alevi gibi inançların ve kültürel toplulukların birleşmesi ve kendini temsil etmesi açısından da büyük bir fırsat oldu. Sadece onlarca yıl birbirinden kopuk olan tüm topluluklar, din alimleri, siyasetçiler, aydınlar, toplumun daha fazla birleşmesine yol açtı. Çünkü rejim zamanında bu bileşenlerin hepsi aynı ülkede yaşamalarına rağmen birleşemiyorlardı. Bu noktada ilgilenen kurumlar ve komiteler büyük bir çaba verdi. Amacı devrimin gerçeğini ortaya çıkarmak ve ilkeleri üzerine yürümekti. Büyük askeri saldırılar ve devrim kazanımlarını karalamak isteyenlere rağmen başarılı oldu. Gerçekleşen toplumsal diplomasi Demokratik Özerk Yönetim açısından tüm toplumsal kesimleri kucaklamak ve demokratik federalizm projesini anlatmak ve ikna etmek açısından bir fırsattı. 

Bu temel üzerinden de bazı anlaşmalara gidildi. Anlaşmalardan biri de Teyyar Elgat anlaşmasıydı. Mısır Arap Cumhuriyeti öncülüğünde gelişti. Ortadoğu çapında dinciliğin, milliyetçiliğin, cinsiyetçiliğin etkilerine rağmen 2016 yılında tüm eksiklikleriyle bile Rojava ve Kuzey Suriye çapında demokratik siyaseti geliştirdik."

'ÖZ SAVUNMA GÜVENLİK VE İSTİKRARI GETİRDİ'

Xelil, "Suriye krizini çözmek iki esasa bağlıdır" diyerek, şöyle devam etti:

"Birisi, terörün bitirilmesi, diğeri ise demokratik değişimin gerçekleştirilmesidir. Bu iki meselede bugün Kuzey Suriye’de gerçekleştirilmiştir. Kuzey Suriye Suriye’nin önemli bir parçasıdır. Ve bunun zeminini oluşturan ve gerçekleştiren güçler aynı paradigmaya bağlı olan ve aynı ilkeleri benimseyen YPG, YPJ, QSD güçleridir. 

2016 yılında bu güçler Şeddade, yine Minbic Askeri Meclisi'nin kurulmasıyla 73 gün süren ve 12 Ağustos’ta özgürlükle sonuçlanan Minbic direnişi, tarihi Şêx Maqsud direnişi, Efrîn'in direnişçi duruşu direnen ve örgütlü halk gerçeğini ortaya çıkardı. Bunun yanında Kuzey Rakka topraklarının Fırat Gazabı Hamlesi ile ikinci aşaması başladı. Bu hamleye Rakka halkından katılan 1500 kişi var. Günbegün daha fazla ikna oluyorlar ki, bu güçler insani kurtuluş güçlerdir. Ve Amerika'nın öncülüğündeki teröre karşı geliştirilen Uluslararası Koalisyon güçlerinin ortağıdır. 

İspatlandı ki, 2016 yılı Kuzey Suriye’nin tüm halklarını ve topluluklarını koruma yılıdır. Demokratik Öz Yönetim Savunma Konseyi tarafından çıkarılan öz savunma yasası her üç kanton açısından meyve verdi ve faydalı olduğu açığa çıktı. Bölge ve Suriye genelinde güvenlik ve istikrarı getirdi. Çünkü toplumun kendisini koruyacağını gösterdi. Birbirlerini destekleyen bölgesel dikta rejimlerine ve tüm teröre karşı insani rolü ortaya çıktı.

Özellikle bölgenin istikrarını tehdit eden Türkiye rejimi Suriye krizini kendi lehine çevirmek istiyor. Bu noktada 2016 yılında da durmadı ve Halep'i rejime teslim etti ve muhalifleri sattı. Çünkü Türkiye rejimi demokratik federalizm projesine karşı durmak istiyor ve Suriye’yi direkt bir savaşa sürüklüyor. Onun için Cerablus’u işgal etti. Ve bununla da Rakka’nın özgürleştirilmesi hamlesini olumsuz etkilemek ve durdurmak istiyor. Rakka’yı özgürleştiren YPG, YPG, QSD ve onun yanında duran güçleri hedef alıyor. Bununla da yetinmiyor; DAİŞ’ten özgürleştirilmiş, sivil bir meclisi olan Minbic’i işgalle tehdit ediyor."

'ROJAVA'YA BÜYÜK GÖÇ VAR'

Suriye’nin diğer alanlarına göre Demokratik Öz yönetim alanlarında bir güvenlik ve istikrar oluşturulduğu için Suriye’nin diğer alanlarından mültecilerin sürekli Rojava’ya geldiklerine işaret eden Xelil, şunları ifade etti:

"Son süreçte Irak’a bağlı Musul’dan kaçan siviller de Rojava'ya göç ediyor. Rojava ambargo altında olmasına rağmen Demokratik Özerk Yönetim sürekli bu mültecilere kıt imkanlarını sunuyor. Efrîn’e de Şehba’dan büyük göç oluyor. Yani şu anda tüm kantonlara bir mülteci akışı var fakat uluslararası güçlerin ve insani yardım kuruluşlarının yardım ve desteği çok sınırlı. Mülteci kamplarından bazılarına ise hemen hemen hiç yardım olmuyor. Örneğin Mebruka. Tüm kantonlarda Demokratik Özerk Yönetim Konseyleri tüm halka ve bu mültecilere karşı kendini sorumlu görüyor. Gelen Suriyeli ve Iraklı göçmenlerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Fakat imkanlar az olduğundan eksikler çok da oluyor. Çünkü bölgesel olarak ilgilenen taraflar fazla destek vermiyorlar."

'KAZANIMLAR ALTERNATİF ULUSAL ÇİZGİYE DÖNÜŞECEK'

Xelil, "3. çizgiyle 2016 yılında sosyal, siyasal, demokratik, diplomatik, ekonomik anlamda önemli adımlar atıldı" diyerek, şunları dile getirdi:

"Bu adımlara göre gerçekleştirilmiş kazanımlara göre yeni bir Suriye yaratma esas olacak. 2016’nın kazanımları 2017 yılında alternatif ulusal çizgiye dönüşecek. Özellikle 2. çizgi çok darbe aldıktan sonra, halkların taleplerinden uzaklaştıktan sonra Suriye’nin demokratikleşmesini istemeyen güçlerin yardımcısı rolüne girdi. Çünkü 1. çizgiyi yani rejimin temsil ettiği çizgiyi dönüştüreceklerine inançları kalmadı. Ama 3. çizgi büyük adımlar atacak, Suriye içindeki demokratik ve bilimsel güçlerinin birliğini sağlayarak alternatif olacak. Çünkü bu çizgiyle oluşturulan demokratik Suriye projesi, üzerinde yıllarca çalışılan önemli bir projedir. Alternatifi yoktur. Ve bu çizgi Suriye’de demokratik dönüşümü gerçekleştirecek. Bunun ilk işaretleri Rakka’nın özgürleştirilmesi ve hatta var olan Kobanê ve Efrîn arasındaki bölgelerin özgürleştirilmesi, yine Halep'in kuzeyinde YPG ve YPJ güçleri tarafından son özgürleştirilen 6 bölgedeki toplumun örgütlenmesi, kurumlarının oluşturulması gerçekleştirilecek. 

Ama halen öyle görünüyor ki, Rojava üzerindeki komplo ve ambargo devam ediyor ve bölgesel ve siyasi mantığa göre yeni yılda da devam edecek. 

Ama her şeye rağmen biz politikanın çökeceğine inanıyoruz. Ve inanıyoruz ki, bu okumamız doğru olacak. Nasıl ki 19 Temmuz 2012’de bir devrim gerçekleştirildi, bu devrim devam edecek. Halklar arasında gerçek bir kardeşlik oluşturulacak ve özgür bir yaşamın temeli oluşuyor. İnkar ve imha siyasetine karşı Suriye’de renklerin bütünlüğü olacak. 

Bugün yaşadığımız gerçeklik şunu ifade ediyor; biz değişimi geliştirdik. Suriye’deki durumu takip edenler bu konuda net ikna olabilir. 

Bazı bölgesel ve Suriye çapında hatta dünya çapında Demokratik Özerk Yönetimin yarattığı kazanımları askeri, diplomatik ve toplumsal alanlarda karalamaya ve bizi Suriye çözümüyle ilgili mekanizma ve toplantılardan uzaklaştırmaya çalışanlar oldu. Görünen şu oldu ki, bizi uzaklaştırmaya çalıştıkları için onlar da Suriye halklarının umutlarına cevap olamadılar ve amaçlarını gerçekleştiremediler ve Suriye krizinde çözümsüz kaldılar. Ve çözüm için geliştirilen toplantılarda uluslararası desteğe rağmen sonuçsuz kaldılar. Hiç kimse var olan çözüm çizgimizi yani 3. çizgiyi aşamıyor. Bütün parti ve kurumlarıyla buna denk bir çözüm çizgisi ortaya çıkaramıyorlar. Biz Suriye’nin siyasi sahnesinde de çizgimizle temel bir güç olduk."

'DEMOKRATİK FEDERAL SURİYE CUMHURİYETİ...'

TEV-DEM Yöneticisi Aldar Xelil, değerlendirmelerini şöyle tamamladı:

"Suriye’de bizsiz demokratik bir çözümden bahsedilemez ve bizsiz kimse gerçek bir çözüm masasına oturamaz. Suriye’nin Suriyelilerin olmasını ve demokratikleşmesini isteyen herkese çözüm için açığız. Demokratik projeyi araştırmak ve gerçekleştirmek hep kalbimizde ve aklımızdaydı. Bunun için hep büyük bedeller verdik. Ve bu bedeller binlerce Kürt, Arap, Süryani, Asuri’den oluşuyor. Bugün yolumuz çok genişledi ve büyük bir toplumsallık temeli oluşturduk. Ve bu büyük toplumsallık, umut ediyoruz ki, bu yeni yılda bütün Suriye coğrafyasında savaşı ve zorbalığı durduracak. Ve biz Suriye halkları olarak güvenlikli, istikrarlı ve demokratik bir Suriye’de yaşamak istiyoruz. Bu amaçlarda birleşerek Demokratik Federal Suriye Cumhuriyeti’ni kurmakla başarabiliriz."