Yaz ayları ile birlikte mevsimlik işlerde çalışan işçilerin sağlıksız ve güvencesiz çalışma koşullarının konu olduğu gündemler basında yer almaya başladı. Yine özellikle bu işlerde çalışan çocukların maruz kaldıkları hak ihlalleri de konuşulmaya başlandı. Genelde Kürdistan'dan Türkiye'nin farklı bölgelerine çalışmak için giden Kürtlerin karşılaştıkları ırkçı, ayrımcı ve hak gaspı temelli saldırılar hiçbir zaman gündemden düşmüyor.
Amed Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Çocuk İşçiliği Komisyonu yürüttükleri çalışmalar neticesinde çocuk işçiliğin son 10 yılda, eğitim sistemin değişmesinden dolayı katbekat arttığı sonucuna vardı. Özellikle geçtiğimiz Nisan ayında da 7 çocuk işçinin yaşamını kaybettiği bilgisi raporlandı.
Komisyon üyelerinden Avukat Ömer Sansarkan, Nisan ayında Bursa, Amed ve Osmaniye'de çocuk işçilerin yaşamlarını kaybettiğini ve işverenlerin de çocuklu aileleri çalıştırmalarının kendileri için avantaj olduğunu belirtti. Yaşamlarını kaybeden çocuklardan sadece 2'sinin 15-18 yaş arasında, diğerlerinin ise daha küçük yaşlarda olduğunu kaydeden Av. Sansarkan, çocukların birçoğunun tarım işçisi olduklarını ifade etti.
MEVSİMLİK İŞLERDE KAYBOLAN KÜÇÜK YAŞAMLAR
İşverenlerin bilinçli olarak çocuklu aileleri tercih ettiklerini söyleyen Av. Sansarkan, şöyle devam etti: "Çocukları ile birlikte çalışmaya giden ailelerin, çocuklarının emeklerinin hakkı verilmiyor. İşveren sadece yetişkinlerin yevmiyelerini veriyor. O yüzden çocuklu aileler, işverenler için daha karlı oluyor. Hak gaspına uğrayan çocukların aileleri her ne kadar davalar açsalar da, yasa işverenden yana tavır alıyor. Örneğin, 18 yaşından küçük çocuğun inşaatta çalışması yasak olduğu halde iş kazalarında ölen çocuklar hakkında mahkemeler, 'bilinçsiz taksire' dayanarak cezai yaptırım uygulamıyorlar.
Halbuki bir çocuğun inşaatta çalışmasının yasak olduğunu bilmelerine rağmen çalıştırıp, ölümüne neden oldukları için olası kast söz konusudur ve cezai yaptırım uygulanmalıdır. Mahkemelerin neticesi öngörüldüğü için, çocuklar ölmüş ya da ölmemiş işverenlerin umurunda olmuyor. Diğer yandan 8 veya 10 yaşlarında çocuklar tarım işlerinde çalışırken yaşamlarını kaybettiklerinde, 'anne ve babalarının ihmalleri'nin olduğu raporlanıyor. Bu kez kusur ailelerde bulunmuş oluyor. Her halükarda yargı işvereni korumuş oluyor."
EĞİTİM SİSTEMİ ÇOCUK İŞÇİLİĞİ ARTIYOR
4+4+4 eğitim sisteminin de çocuk işçiliğini artırdığına dikkat çeken Av. Sansarkan, "Bu eğitim sisteminin getirilmesi ile birlikte TÜİK verilerine göre Türkiye'de çocuk işçiliği 7 kat artmış. Yine dünyada da 12 kattan bahsediliyor. Türkiye'de hali hazırda sisteme aktarılan verilere göre çocuk işçilerin sayısı 2 milyon dolaylarındadır. Gayri resmi verilerden bahsetmiyorum bile. Onları da eklersek sayı daha fazla olacaktır.
Söz konusu eğitim sistemi ile birlikte çocuklar ilk 4 yılı okuduktan sonra, geri kalan eğitimlerini açık öğretim ile tamamlayabiliyorlar. Açık öğretim de sistemde aktif gözükmen yeterli oluyor. Eğitim denetimi yapılmıyor. 10 yılda bile eğitimini tamamlayabilirsin. Ancak bu sorun çocuk işçiliğinin yanı sıra kız çocuklarının erken yaşta evliliğinin de nedeni olabiliyor. O yüzden derhal eski sisteme geri dönülmesi gerekiyor" diye konuştu.
HER YIL 60 ÇOCUK ÖLÜYOR
Çocuk alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının sayıca az olduğu bilgisini veren Av. Sansarkan, şunları paylaştı: "Barolar bu konuda bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ancak birçok baroda çocuk hakları merkezi yok bile. İnsan hakları merkezinin bir dalı olarak geçiyorlar. Mesela bölge barolarından sadece Diyarbakır Barosu'nun çocuk hakları merkezi aktif olarak çalışıyor. Türkiye bazında da Ankara, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır'da var bu merkez.
Bunların arasında da yine en iyi çalışmayı Diyarbakır yürütüyor. Buna rağmen bizim bile çok eksiklerimiz var. Örneğin çocuk işçiliği konusunda kamuoyu yaratamıyoruz. Bu mesele ilgili STK'ler ile birlikte iyi bir kamuoyu oluşturabilir aslında. Çünkü her yıl 60'ın üzerinde çocuk işçi hayatını kaybediyor Türkiye'de. Bir yandan çocuk işçi sayısı artarken diğer yandan da onlarca çocuk yaşamını yitiriyor."
YASAL DÜZENLEMELER YAPILMALI
Çocuk işçiliğinin önünün alınması için öncelikle yasadaki çelişkilerin giderilmesi ve eğitim sisteminin yenilenmesi gerektiğinin altını çizen Av. Sansarkan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Anayasada 'çocuk işçiliği' kavramı yok ve çocukların çalıştırılması kesinlikle yasak olarak öngörülüyor. Fakat iş kanununda 14 yaşını doldurmuş çocukların çalışabileceği yazılıyor. Bu çelişkiyi gidermek gerekiyor. Sonuçta kanun anayasadan üstün değildir. Yine çocuğun eğitiminden sağlığına kadar tüm alanlarda bir denetim mekanizması oluşturulursa bu sorun giderilmesine ilişkin kimi iyileşmeler söz konusu olabilir.
Ayrıca Türkiye vatandaşı olan biri çocuğunu dilendirdiğinde adli yargıya taşınmıyor ancak Suriyeli ve benzeri mülteciler çocuklarını dilendirdiklerinde direkt adli yargıya taşınıyorlar. Suriyeli mültecilere uygulanan yaptırımlar Türkiye vatandaşı olan ailelere de uygulanmış olsaydı bu kadar rahat davranılıp, çocuklar dilendirilmez idi."