Müdahale ABD-Rusya silahlı çatışmasına yol açar mı?

Müdahale ABD-Rusya silahlı çatışmasına yol açar mı?

Suriye’de Mart 2011’de başlayan çatışmaların korkunç boyutlara ulaşmasının temel sorumlularından olan Batı askeri bir müdahaleye hazırlanırken,  kendi çıkarları çerçevesinde planladıkları böyle bir müdahaleye “cezalandırma” gibi ahlaki bir kılıf kazandırma çabası içerisinde. 

Ortadoğu’yu tanıyanlar için Suriye’nin birkaç ayda çözülecek bir mesele olmadığı başından beri belliydi.  Özellikle Ortadoğu’da bir geçmişi olan Fransa ve Suriye ile komşu olan Türkiye’nin “birkaç ay içerisinde” Esad’ı devirme politikası çok geçmeden tepe taklak olurken, sürecin başında “kırmızı çizgi” oluşturan ABD de bugün kendisine bir çıkış arıyor. 

Batılılar kimyasal silahları “kırmızı çizgi” belirlerken, bu çerçevede askeri bir müdahaleyi de “ahlaki bir sorumluluk” olarak gündemleştiriyorlar. Oysa, bu silahlar kullanılmadan da onbinlerce insan bu savaşın kurbanı oldu. BM’ye göre bu 100 bini aşkın kişi öldü, 1 milyonu çocuk olmak üzere milyonlarca kişi göçe maruz kaldı. Kimyasal silah kullanılmadan katliam işlemek sıradanlaştırılırken, kimyasal üzerinde yürütülen tartışmaların düzeyi, bu silahların  da sıradanlaşma riskini beraberinde getiriyor.

Başını ABD’nin çektiği Batı bloku, Başar El Esad 21 Ağustos’ta Şam bölgesindeki bombardımanda kimyasal silah kullanmakla suçluyor. Kendi istihbarat servislerine dayanarak bunun kesin olduğunu açıklıyorlar.  Şam yönetimi suçlamaları reddederken, ittifakı olan Rusya, Batı’nın ortaya attığı bilgileri “inandırıcı” bulmayarak, kanıtlarını göstermesini istiyor.

IRAK-İRAN SAVAŞI HAFIZALARDA

ABD’nin Irak müdahalesine gerekçe olarak gösterdiği, gerçekte olmayan “kanıtlar” halen hafızalardaki yerini koruyor. Bununla birlikte, Suriye’deki kimyasala karşı en ön safta yer alan Fransa’nın İran-Irak savaşında kimyasal kullanan Saddam rejimine verdiği destek de unutulmadı. Bu nedenle, Suriye’ye yönelik müdahalenin gerekçesi olarak sadece “kimyasal kullanımı”nın gösterilmesi dünya kamuoyu tarafından da inandırıcı bulunmuyor. Bir yandan Suriye rejiminin katliamlarına karşı çıkarken, diğer yandan insanlık ve savaş suçlarına bulaşan silahlı gruplara askeri, diplomatik ve maddi destek verilmesi Batı’nın “insani gerekçeleri”ne güveni ortadan kaldırıyor. Geriye Batılı hükümetlerin, elit sınıflar tarafından uluşturulan ancak adına “ulusal çıkar” dedikleri gerekçelere sarılmak kalıyor.

Suriye’de ortaya çıkan karmaşık durum, Batılı devletleri BM Güvenlik Konseyi’ndeki tıkanmayı aşmak için koalisyon oluşturmaya sevk etti. İngiltere son yüzyılda ilk kez bir operasyona katılmayı reddetti. ABD Başkanı Barack Obama, ipi tek başına göğüslememek için Kongre’yi de müdahale kararına ortak etmek ve zaman kazanmak için topu Kongre’ye attı. Obama’nın bu kararı, Suriye’ye askeri müdahale konusunda her halükarda bir geri adım anlamına geliyor. Bu durumda tek başına kalan Fransa, Suriye fiyaskosuyla karşı karşıya kaldı. Tek başına müdahale edebilecek yeteneği olmayan Fransa, koalisyon oluşturma çabalarını sürdürüyor.

KERRY: RUSYA İLE SİLAHLI ÇATIŞMA OLMAYACAK

Gelinen aşamada, Suriye’ye olası bir müdahalenin Washington ve Moskova’yı karşı karşıya getirebileceği yönünde endişeler var. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, olası bir Amerikan askeri müdahalesinin Rusya ile silahlı çatışmaya dönüşmeyeceğini söyledi. Kerry, “Başkan Putin ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile konuştum. Böyle çatışmanın bir düzeye kadar varacak olası bir tırmanmasının söz konusu olmayacağını temin etti. Ve Akdeniz’de yerleştirilen Rus savaş gemilerinin uzakta duruyor” dedi.

Buna karşın ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, Suriye’ye müdahale edilmesi halinde Moskova’nın olası cevabına ilişkin bir raporun gizli bir oturumda Kongre’ye sunulacağını açıkladı.

FÜZE DENEMESİ RUSYA’YI TEST ETMEK İÇİN MİYDİ?

Suriye’ye askeri müdahale için Batı’nın harekete geçtiği bir sırada 3 Eylül günü Akdeniz’de gerçekleşen füze denemeleri tedirgin etti. Rus radarlarına yakalanan bu balistik füzelerin, İsrail-ABD tatbikatı çerçevesinde gerçekleştiği açıklandı. Ancak uzmanlara göre amaç Suriye’nin gözetim ve tespit kapasitesini ölçmekti. Rusya’nın Sesi Radyosu’na konuşan Rus Bilimler Akademisi bünyesindeki Ortadoğu Araştırmalar Enstitüsü araştırmacısı Boris Dolgov,  “Bu bir tesadüf değil” diyerek ekliyor: “Bu füze atışları Suriye’ye yönelik olası askeri bir müdahaleyle bağlantılı. ABD ile birlikte İsrail, kendi hafa savunma sisteminin etkisini test etti.”

Sosyo-Politik Araştırmalar Merkezi Müdürü Vladimir Evseev  ise “Amerikalıları dolaylı olarak Armavir yakınındaki yeni Rus radarı Voronej’in kapasitesini ölçtü ve etkinliği konusunda kendilerini ikna edebildiler” diyor. Evseev’e göre bu durum ABD’yi küresel hava savunma sistemini yerleştirme kararını daha derinliğine düşünmeye teşvik edeceği değerlendirmesinde bulunuyor.