İran’ın baskıları İsveç Parlamentosu'nda

Doğu Kürdistanlı Sosyalist Milletvekili Amineh Kakabaveh, Rojhilat'ta tutuklanan 70 kadın ve insan hakları savunucusu ile katledilen kolberleri İsveç Parlamentosu’nun gündemine getirdi.

İran'ın, Kürtler, kadınlar ve insan hakları savunucularına yönelik baskı ve saldırıları, İsveç Parlamentosu'nun gündeminden düşmüyor.

Dışişleri Bakanı Ann Linde'nin de katıldığı İran'daki gelişmelerin tartışıldığı oturumdan sonra önceki gün yazılı bir soru önergesi veren Doğu Kürdistan doğumlu Sosyalist Milletvekili Amineh Kakabaveh, Dışişleri Bakanı Ann Linde'den İran rejiminin Rojhilat'ta tutukladığı politik tutsakların serbest bırakılması için girişimde bulunmasını istedi.

Kakabaveh'in daha önce verdiği önergenin geçen hafta Parlamento’da görüşülmesi sırasında Ann Linde ile arasında tartışmalar yaşandı. Linde, İran'daki tutuklamalar ve hak ihlallerini sürekli olarak gündeme getirdiklerini öne sürerken Kakabaveh, tutsakların serbest bırakılması için İsveç Hükümeti'nin daha tutarlı ve kararlı bir tutum almasını istedi.

İKİ İSMİ ÖRNEK VERMİŞTİ

Kakabaveh, tartışmalara neden olan önergesinde aralarında bakan, milletvekili, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi üyeleriyle Nobel Ödüllü 160 bilim insanının bulunduğu yüzlerce tanınmış kişinin İsveç vatandaşı bilim insanı Dr. Ahmet Rıza Celali'nin serbest bırakılmasını talep ettiklerini belirten bir bildiriyi kamuoyuna açıkladıklarına dikkat çekmişti.

Aynı önergede Türkiye'nin İran'a teslim ettiği İsveç vatandaşı Arap muhalif Habib Chaab'ın durumunu da ele almıştı. İran rejimi, Chaab'iyi Ahvaz Arap Özgürlük Hareketi'nin (ASMLA) liderlerinden biri olmakla suçluyor. Kakabaveh, Celali ile Chaab'a sorgu sırasında işkence yapıldığını ve iki muhalifin de vatana ihanet ve casusluk yapmakla suçlandıklarını hatırlattıktan sonra İran rejiminin Avrupa ve yurt dışındaki hukuk ve yasa dışı çalışmalarına dikkat çekti.

HÜKÜMET AÇIKLAMA YAPSIN

Celali ve Chabb'ın serbest bırakılması ve yurt dışında yaşayan İranlı mültecilere yönelik terör ve baskıların son bulması için İsveç'in Avrupa Birliği nezdinde girişimde bulunmasını talep etti. İsveç Hükümeti'nin tıpkı Belçika Hükümeti'nin belirttiği gibi Celali ve Chaab'ın idam edilmeleri durumunda iki ülke arasındaki diplomatik ve ticari ilişkilerin etkileneceğini açıklamasını istedi.

LİNDE ÇABALARINI ANLATTI

Linde, Parlamento’da yaptığı konuşmada, Kakabaveh'in iki ciddi diplomatik vakayı gündeme getirdiğini ve İsveç Hükümeti'nin Celali'nin durumunu tartışmalara yer bırakmayacak kadar ciddi bulduğunu, çabalarını azaltmadan sürdürdüğünü iddia etti. İsveç'in Celali'ye verilen ölüm cezasının uygulanmaması için konuyu İranlı yetkililerle ele aldığını belirten Linde, İsveç'in ölüm cezalarına yaklaşımını “Ölüm cezası insanlık dışı, zalimce ve telefi edilmesi mümkün olmayan modern hukuk düzeninde yeri olmayan bir cezadır” diyerek özetledi.

Habib Chaab'ın durumunun hiçbir kuşkuya yer bırakmadan oldukça kaygı verici olduğunu söyleyen Linde, Chabb'ın kaçırıldığının duyulmasından sonra konuyu Türkiye ve İran'ın Stockholm'deki büyükelçileriyle ele aldığını söyledi. Daha sonra da İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif ile yaptığı görüşmelerde gündeme getirdiğini söyledi.

Hükümetin İran'a taleplerini açıkça ilettiğini belirten Linde, “Celali ve Chabb için sürdürdüğümüz diplomatik çabalardan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.

İSVEÇ İMZA ATMADI

Linde'nin açıklamalarından sonra söz alan Kakabaveh, Avrupa Parlamentosu'nun ve İsveçli milletvekillerinin Celali ve diğer siyasi tutsakların serbest bırakılmalarını isteyen bildiriye imza attıklarını hatırlattı. “İsveç Hükümeti, Avrupa Parlamentosu'nun bu talebinin arkasında yer alıyor mu? Fransa, Almanya ve Belçika, Tahran'daki rejime ültimatom verdi ama İsveç bunu yapmadı. Bütün bunlar iki İsveç vatandaşı İran cezaevlerinde ölüm cezası riskiyle karşı karşıyken oluyor” ifadeleriyle İsveç'in tutumunu eleştirdi.

İRAN VE TÜRKİYE’NİN AJANDALARI AYNI

Parlamento’ya Cuma günü verdiği yeni bir önergeyle Rojhilat'ta tutuklanan 70 hak savunucusu ve katledilen kolberlerin durumunu gündeme getiren Kakabaveh, ANF'nin sorularını yanıtladı. İran ve Türkiye'nin devlet terörizmini uyguladıklarını ve insan haklarına saygı göstermediklerini söyleyen Kakabveh, her iki ülkenin de işçi, emekçi ve Kürtlere karşı aynı siyasi ajandalara sahip olduklarını belirtti.

İran'ın kadın hakları, insan hakları ve çevrenin korunması için mücadele edenleri ‘terörist’ olarak suçladığını hatırlatan Kakabeveh, “Rejim 70 Kürt’ü ve çok sayıda Beluci’yi tutukladı. Bu insanlar herhangi bir siyasi partinin üyesi ya da taraftarı değil. Değişim istiyorlar. Kürdistan'da yaşayan insanların daha iyi koşullara ulaşmalarını istiyorlar. Tüm çocuklara ana dilde eğitim hakkının verilmesini talep ediyorlar. İran, tıpkı Türkiye gibi haklarını istedikleri için bu insanları teröristlikle suçluyor” dedi.

İran ve Türkiye’nin, Kürtler ile insan hakları savunucularına karşı işbirliği yaptığını kaydeden Kakabaveh, “Her iki ülkede de diktatörlük var. İnsan ve kadın haklarına saygı göstermiyorlar. Her iki ülkenin halklarına karşı birbirine benzeyen gündemleri var. Haklarını arayan kadınları, öğrencileri ve çevrecileri terörist olmakla suçluyorlar. Onların görüşlerine göre haklarını aramak için mücadele edenler terörist.”

REJİMİN TEMSİLCİLERİ AVRUPA’DA DOLAŞIYOR

Kakabaveh, İran, muhalifleri tutuklar ve işkence yaparken rejimin temsilcilerinin Avrupa'yı dolaştığını söyleyerek, “Birleşmiş Milletler ve AB'de konuşmalar yapıyorlar. Ann Linde onların kanlı ellerini sıkıyor. Onları dinliyor ve kucaklıyor” ifadeleriyle İsveç'in İran politikasına tepki gösterdi.

İSVEÇ’İN TUTARLI TAVRI YOK

Batılı devletleri, Ukrayna ve Beyaz Rusya'daki insan hakları ihlallerine sert tepkiler gösterirken İran'daki insanlık suçlarını görmezden geldiklerine işaret eden Kakabaveh, “Korkakça davranıyorlar. Şu anda İran'da iki İsveç vatandaşı tutuklu. İsveç oldukça sessiz. 40 yıldır rejime karşı tutarlı bir tavır alamadı. Bundan sonra da alamayacak” şeklinde konuştu.