Birleşik Mücadele Güçleri: Faşizme karşı birleşelim

Birleşik Mücadele Güçleri’nin deklarasyonu tüm engellemelere ve gözaltılara rağmen Kadıköy’de okundu: "Faşizme karşı birleşelim, örgütlenelim, mücadeleyi yükseltelim.”

DBP, ESP, SMF, Devrimci Parti, Alınteri, Partizan, Mücadele Birliği Platformu’nun oluşturduğu Birleşik Mücadele Güçleri’nin deklarasyonu polisin tüm saldırı ve gözaltılarına rağmen Kadıköy’de yapıldı.

ÇOK SAYIDA KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

Kadıköy İskele Meydanı’nda yapılması planlanan açıklama izin verilmedi. Açıklamaya saatler kala, tüm Kadıköy ve çevresini abluka altında alan polis, HDP milletvekillerinin içinde yer aldığı grubu HDP Kadıköy İlçe binası önünde ablukaya aldı. Bu keyfi uygulamaya tepki gösteren çok sayıda kişi darp edilerek gözaltında alındı. Tüm engellemelere rağmen Kadıköy’e doğru yürüyüşe geçen vekiller ve siyasi parti temsilcileri çevik kuvvet ekipleri tarafından iki yandan çevrelenerek darp edildi. Çok sayıda vekilin ezilme tehlikesi yaşadığı saldırıda, basın mensupları da işkenceye maruz kaldı ve gözaltına alındı. Arbede sırasında HDP Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya bir polis amirinin şiddetine uğradı.

HDP’LİLERİN PARTİ BİNALARINA GİTMELERİ ENGELLENDİ

Kadıköy’de adeta OHAL ilan eden polis, HDP milletvekili ve yöneticilerinin parti binalarına girmelerine dahi izin vermedi. Yapılan tartışmalar sonuncunda polis vekillere ancak basın olmadan geçit vereceğini belirtmesi dikkat çekti. Bu keyfi tutuma tepki gösteren milletvekilleri ise basın olmadan hareket etmeyeceklerini vurguladı. Tüm engellemelere rağmen vekiller, yöneticiler ve basın mensupları polis ablukasını aştı.

DEKLARASYON OKUNDU

Deklarasyon, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) Kadıköy ilçe binasında açıklandı. İlk konuşma HDP Milletvekili Musa Piroğlu tarafından yapıldı. Polis terörüyle teslim çalışıldığını vurgulayan Piroğlu, “Tam bir aydır sokakta ortaya konulan devlet dehşeti aslında toplumsal muhalefetinin, işçi sınıfının, Kürt halkının ve bütün dinamiklerin birleşik ortak mücadele etmesi gerektiğini ortaya koyuyor” dedi. Piroğlu, Boğaziçi annesinin çığlığı Diyarbakır ve Hakkari’deki annenin çığlığıyla, emekçilerin haykırışı Kürt halkının haykırışıyla buluşmadan bu ülkede demokrasinin, özgürlüğünün ve emeğin adının anılmayacağının altını çizerek, tüm kesimleri faşizme karşı birleşik mücadeleye çağırdı.

Birleşik Mücadele Güçleri adına deklarasyon Kürtçe ve Türkçe HDP Milletvekilleri Nurcan İmir ve Dilşat Canbaz Kaya tarafından okundu:

“Türkiye-Kürdistan sathında muazzam gelişmelerin yaşanabileceği bir siyasal ve toplumsal zeminle karşı karşıyayız. Emperyalist kapitalizmin ekonomik, siyasal ve toplumsal krizi günden güne büyürken, AKP-MHP-Ergenekon faşist ittifakı, saldırılarına azgın bir şekilde devam ediyor. Koşullar, faşizmin çizdiği sınırlara hapsolmuş hiçbir anlayış ve önerinin kurtuluş reçetesi olamayacağını gösteriyor. Bu eşikte tarih, sol, sosyalist, devrimci, demokratik ve yurtsever güçleri göreve çağırıyor. Bu çağrıya ses verdiğimizi ve yan yana mücadeleyi büyüteceğimizi deklere ediyoruz.

Türkiye ve Kürdistan işçileri, emekçileri, kadınları, gençleri ve halklar uzun süredir ısrarlı bir eylem hattında yürüyor. Avukatlardan mühendislere, sağlık emekçilerinden akademisyenlere, kent yoksullarından emekçi köylülüğe kadar toplumun hemen tüm kesimleri bu mücadele hattının parçası haline gelerek, faşist iktidara karşı itirazlarını yükseltiyor, direnişlerini sürdürüyor.

Coğrafyamızın dört bir yanında emekçi köylüler, maden aramaları, yol inşaatları, termik santralleriyle talan edilmeye çalışılan doğasına sahip çıkmak için seslerini yükseltiyor. Kapitalist talanın her çeşidine itiraz ederek yaşam alanlarına sahip çıkıyor.

Kadınlar, rejimin kadın düşmanı, erkek egemen gerici faşist uygulamalarının karşısına, güçlü bir bent olarak dikiliyor ve tüm ezilenlerin esinleneceği öncü bir mücadele sergiliyor.

Gençlik ise, üniversitelerden, sokaklara eylemlerin kıvılcımını çakıyor. İşçi, İşsiz, öğrenci gençlik geleceksizliğe mahkum olmamak için bu düzene isyan ediyor. Kürt halkının seçme ve seçilme hakkını gasp eden kayyum rejimi bugün Boğaziçi Üniversitesine atanan Kayyum ile yeni bir aşamaya gelmiş bulunuyor. Boğaziçili öğrencilerin öncülüğündeki direniş, “Baş eğmeyeceğiz”, “Aşağı Bakmayacağız” haykırışlarıyla faşizme karşı biriken öfkeyle büyük bir toplumsal patlamaya evriliyor.

Fabrikada, sokakta, tarlada, kampüslerde, meydanlarda kısacası yaşamın her alanında örgütlü öncü güçlerin her biri kendi mecralarında çaba harcamakta ve direniş sergilemektedir. Bu parçalı mücadele gerçekliğinden toplumda biriken muazzam öfkenin güçlü bir toplam haline gelmesine geçilemiyor. Devrimci-demokratik mücadele potansiyelinin açığa çıkarak, birikmiş toplumsal öfkeyle buluşması sağlanamıyor.

Bizler, Türkiye ve Kürdistan’daki tüm devrimci, sol, sosyalist, demokratik, yurtsever güçler olarak, tüm bu gelişmelerin önümüze koyduğu sorumluluğu omuzlamak zorundayız. Bu nedenle, tüm itiraz ve direnişleri ortak mücadele nehrinde buluşturmayı görev biliyoruz.

Bu görev ve sorumluluktan hareketle, “Faşizme Karşı Birleşelim, Örgütlenelim, Mücadeleyi Yükselim” sloganıyla, her alanda mücadeleyi omuz omuza yürüteceğiz. Öncelikli hale gelen hedeflere ve taleplere yanıt olacak mücadele biçimlerini yaratıcı tarzda belirleyerek, yaşamımızı ve emeğimizi gasp eden faşizmin üzerine birlikte yürümeyi ve mücadeleyi genişletmeyi hedefliyoruz. Başta HDK ve HDP olmak üzere Türkiye’deki tüm devrimci demokratik güçlerle yan yana ve dayanışma içinde ortak mücadele zeminlerini güçlendirmeyi kararlılıkla ortaya koyuyoruz.”

KÜRT HALKINA YÖNELİK ZULÜM TÜM TÜRKİYE’YE YAYILDI

Deklarasyon sonrası bitiriş konuşmasını yapan DBP Eşbaşkanı Saliha Aydeniz, yıllarca Kürt halkının Kürdistan'da yaşadığı zulüm bugün bütün Türkiye halkına yayıldığını belirtti. Bugün burada devlet ve polis terörüyle karşı karşıya kaldıklarını vurgulayan Aydeniz, şunları kaydetti: “Faşist AKP MHP ittifakı ayakta kalmak için zorbalık yapıyorlar. Halklar artık sizin ‘reform’ söylemlerinize kanmayacak. Reform daha çok şiddet, daha çok katliam daha çok yok etmek olduğunu biliyoruz. Bugün topyekün faşizme ve ırkçılığa karşı mücadele edeceğimizi gösterdik. Barbarca halklara kadınlara gençlere nasıl saldırdıklarını bugün gördük. Türkiye açık bir cezaevidir. İmralı’daki tecridin tüm Türkiye'de etkilerini görüyoruz. Bu tecrit kırılmadıkça evlerimizde oturmayacağız direneceğiz. Geçmişten bugüne nasıl mücadele ettiysek bugün de yan yana omuz omuza mücadele edeceğiz.”

Basın toplantısı alkışlarla sona erdi.