HDK Sağlık Meclisi: Tutsaklar haklıdır, tecrit hemen kalkmalı

HDK Sağlık Meclisi, zindan direnişine dikkat çekerek, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecridin hemen kaldırılması gerektiğini belirtti. Sağlık Meclisi, Tecridin pek çok krize yol açtığını vurguladı.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Sağlık Meclisi tarafından yapılan yazılı açıklamada, salgın döneminde hak ihlalleri, antidemokratik, otoriter ve faşizan uygulamaların olağanlaştırılmaya çalışıldığı kaydedildi.
Açıklamada, salgının cezaevlerinde yayıldığı ve tutsakların ölüme sürüklendiği belirtilirken, İHD ve CİSST'in raporlarına dikkat çekildi.
"Cezaevlerinde ‘karantina koğuşları gibi’ alınan salgın önlemleri diğer koğuşların daha kalabalık olmasına neden olmuştur" diyen HDK, tutsaklara tecrit içinde tecrit uygulandığını vurguladı.

'SALGINDA AÇLIK GREVİ DAHA RİSKLİ'

Açıklamada, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecride ve zindan direnişine değinilerek, şunlar ifade edildi:

"Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümü için devletin gereken adımları atmadaki zafiyetleri, çözüm sürecine sahip çıkılmayıp sürecin heba edilmesi, İmralı Cezaevinde Sayın Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit, bugün gelindiği noktada sorunların daha da derinleşmesine diyalog ve müzakere olanağının önünün alınmasına neden olmuştur. Türkiye ve Ortadoğu halklarının demokrasi barış ve özgürlük için yeni yaşamı inşa çabaları, toplumsal barışı tecrit altına alınmıştır. Ortadoğu halkları kirli savaşlar, politikalar ile daha fazla bedele, yeni çözümsüzlüklere maruz bırakılmaktadırlar. Kapitalizmin çoklu krizi ve iktidarın yönetememe hali; pandemi ile iyiden iyiye ağırlaşmıştır. Tüm bu çözümsüzlükler, siyasal krize, antidemokratik uygulamalara, yoksulluk, işsizlik, toplumsal stres ve genel sağlıksızlık haline dönüşmüştür. Buna karşı demokrasi mücadelesi veren, adalet, eşitlik ve özgürlük isteyen emekçiler, kadınlar, muhalifler baskı, saldırı, tehdit, gözaltılar ve tutuklamalara maruz kalmakta, dışarıda da toplumsallık tecrit altına alınmaktadır.
(...)
Salgın sürecinde uzun sürecek bir açlık grevi; kişilerde bazı ağır sağlık sorunları yanında, bağışıklık sisteminin zayıflaması ile COVİD-19 hastalığı için de ciddi bir risk olacaktır. Devlet mahpusların sağlığından sorumludur ve buna kayıtsız kalamaz. Geçmiş dönemlerdeki tecrübelerden yola çıkarak, önlenebilecekken kalıcı hasarlar ve can kayıplarının olmaması için Adalet Bakanlığı açlık grevcilerinin taleplerine duyarlı yaklaşmalı ve hızla diyalog zeminini oluşturmalıdır. Bir protesto biçimi ve eylemi olarak açlık grevleri evrensel hukuk, etik normlar ve bildirgeler doğrultusunda değerlendirilmelidir.
Tutsakların talepleri haklıdır, cezaevlerinde insanlık onurunu zedeleyen uygulamalar ve hak ihlalleri derhal sonlandırılmalı, tecrit kalkmalıdır."