‘Müze olarak kalmalarını tercih ederdim’

Ayasofya ve Kariye üzerine politik olarak birçok söz edildi; ama Hristiyanlar ağırlıklı olarak konuşmaktan çekinse de oraların müze olarak kalmasını, bu fetih duygusuna tercih ettiklerini dile getiriyor.

Ayasofya Müzesi’nin Camii yapılması AKP ve MHP iktidarının fetih ve milliyetçi duygulara oynadığı önemli hamlelerinden biri oldu. AKP her yaptığı işte olduğu gibi bu meselede de toplumu ikiye böldü ve destek verenler ile vermeyenlerin “hain, hain olmayan” kampına atıldığı bir hava estirildi. Türkiye dışından Hristiyanlardan ise cılız sesler yükseldi. Aslının korunması, dünya halklarının mirası olması vurgusu ise HDP inanç komisyonundan yapılan açıklamada vardı sadece.

AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana mega olan projeleri ve eylemleri, son 15 yılın ardından yerini savaş ve fetih temasına daha çok bırakıyor. Öte yandan büyük küçük demeden AKP, fetih mantığına uygun bir şekilde hareket ediyor. Kendisine ait olmayan her şeyi silerek. Ayasofya’dan sonra Kariye Müzesi de Diyanet’e devredildi. Bir ibadethane olmaktan ziyade tarih ve sanat anlamanda önemli Kariye’den sonra Türkiye’de yaşayan Hristiyanlara sorduk. Bu yaşananlar onlara ne hissettiriyordu?

YENİDEN FETHEDİLİYOR

İlk olarak adını vermek istemeyen, Türkiyeli bir Ermeni ve sanat tarihçisi bu soruyu yanıtlıyor: “Önce Ayasofya ardından Kariye’nin hem tarihsel hem estetik önemini tartışmaya gerek bile yok. Fakat mesele de zaten bu müzelerin estetik olarak barındırdıkları güç değil. Öyle olmuş, olabilmiş olsa ideolojisi, yönelimi ne olursa olsun artık kendi sınırları içerisinde kalmış olan bu yapıları korumanın, sergilemenin yolları aranmış olurdu. Hristiyan olarak inançlı biri olduğumu söyleyemem. Gerek Ayasofya gerekse de Kariye’nin bir inanışın temsili olarak ne denli önemli olduğunu biliyorum; yine de benim için sanat tarihi açısından yeri daha da kıymetli olduğundan müze olarak kalmalarını tercih ederdim. Fakat burada fetih duygusu öne çıkıyor. Böylelikle hem fethedilmiş olduğu gerçeği anımsanıyor hem de yeniden fethediliyor. Dönüştürüldükten sonra freskler ve mozaiklerin üstü kapatılacak mı ne olacak bilmiyorum ama mozaiklere, fresklere yapılacak olanlar bir Hristiyan olmaktan ziyade sanat tarihiyle ilgilenen bir insan olarak daha çok canımı yakıyor.”

İBADETHANEMİZE MÜZE KARTI İLE GİRİYORUZ

Murad Mıhçı da Türkiye’de yaşayan Ermenilerden. Nor Zartonk’ta faaliyet yürüttüğü gibi Demokrat Haber’de de yazılar yazıyor. Aslında Mıhçı konuya dair birçok kere görüşlerini dile getirdiğini hatırlatıyor. Kendisinin ne hissettiğini sorduğumuzda ise artık Türkiye’deki diğer Hristiyanlar gibi o da bunlara şaşırmadığını ifade ediyor: “Türkiye'de yaşayan Hristiyanlar artık bu gibi olaylara şaşırmıyor. Ayasofya belki biraz daha farklı bir mevzu ama zaten Anadolu'da birçok kilise farklı amaçlarla kullanıldı. Birçoğu cami yapıldı, isimleri dahi değiştirildi. Hatta bazıları erotik film oynatılan sinemalara bile çevrildi.”

Mıhçı, Kiliselerin birçok farklı amaçla kullanıldığını hatırlatırken müzeye çevrilenler için ise duygularını şu şekilde ifade ediyor: “Bazıları da zaten müzelere dönüştürüldü ve inanabiliyor musunuz ibadethanemize gittiğimizde oralara girmek için müze kart göstermemiz gerekli ya da giriş parası önemek zorundayız.”

KARİYE’NİN DİYANETE DEVRİNDE AMAÇ BELLİ

Murad Mıhçı bu yaşananların iki inanç arasında uçurumu derinleştirdiğini düşünüyor tıpkı Patrik Bartholomeos’un konuşmasında olduğu gibi: “Sadece kiliseler değil, birçok tarihi mekanın farklı gerekçelerle hafızasının silindiğini görüyoruz. Dini anlamda baktığımızda dünyada İslamofobinin de artmasına sebep olacaktır bu. Türkiye içerisinde de Hristiyanlara karşı fobinin artması kaçınılmaz. Bu keskin bakış açısı iki inanç için de uçurumun daha da derinleştiği anlamına gelir. Buna en güzel örnek Ayasofya'nın açılmasından sonra Bartholomeos’un konuşmasıydı. O da aşağı yukarı bunları söylemişti. Son zamanlarda Ankara'da gündem olan Ermeni mezarlarının durumu, Van'da Ermeni mezarlığı üzerine tuvalet yapılması gibi gibi birçok örnek var. Böyle bugün Türkiye'nin en önemli mozaiği sayılabilecek kültür ikonları yok edildi.

Gerçekten bu ülkede İslam inancındaki insanların ibadet yapacağı bir yer kalmamış olsaydı, bu yapılan ibadetin gereği olarak görülür ve hoşgörü ile bakılırdı. Ama bugün neredeyse ülkede okuldan çok Camii’nin açıldığı düşünürse ve Kariye gibi küçük, ibadethaneden çok sanatsal değeri olan bir yerin de diyanete devredilmesi, ülkenin ekseninin tamamen kaydığını gösteriyor. Bunun da amacı belli.”