Musa Anter davası zaman aşımı ile kapatılmak isteniyor

Dicle Anter zaman aşımına 18 ay kaldığına dikkat çekerken, davanın bu bahaneyle kapatılmak istendiğinin altını çiziyor.

Dicle Anter, son duruşması 20 Ocak’ta görülen Musa Anter davasının 18 ay sonra zaman aşımına uğrayacağını açıkladı. 1992’de katledilen Musa Anter’in davası ve yaklaşık bir buçuk yıl sonra zaman aşımı ile yüz yüze. Davaya ilişkin son durumu Musa Anter’in oğlu Dicle Anter’e süreci sorduk. Yaşananları kısaca özetleyen Anter, kamuoyuna çağrıda bulunuyor: “Babam 1992 yılında vuruldu ve şehit oldu o tarihten 2022’ye kadar 30 yıllık bir süre var. Bu süre içerisinde AİHM'e gidildi. AİHM, Türkiye'ye Musa Anter'in güvenliğini koruyamadığı için ceza verdi. Oradan ceza alındı ve tekrar dava açıldı. Dosya yeniden raflardan indirildi Diyarbakır'da ve bir 30 yıl süre kazandık. Bu dönem içerisinde bir sürü üst düzey önemli tanık geldi. Kutlu Savaş, Veli Küçük, Mehmet Eymür gibi Türkiye'nin karanlık döneminde, karanlık işler yapmış insanlar tanıklık yaptı.

Bu süreçte en çarpıcı ifade Mehmet Eymür'ünkiydi ‘Ben istihbaratçıyım herhangi bir şey söylemem ama her şey zaten MİT ve genelkurmay da var.’ Bunu açık açık söylenmesine rağmen bize hala çok büyük zorluklar çıkarılıyor. Abdülkadir Aygan'ın İsveç'te bir türlü ifadesi alınmadı. Süphan Mete var, Almanya'da o da aynı şekilde. Bu şekilde bugünlere geldik ve 18 ay kala kamuoyunun dikkatini çekmek istiyoruz. Daha da geç olmadan davaya sahip çıkılması için bir bilgilendirme yaptık.”

İŞİ YOKUŞA SÜRÜYORLAR

Dicle Anter tetiği çekenin kimliği değil arkasındaki devlet organizasyonuna ise şöyle dikkat çekiyor: “Bugün şunu çok açık net söylemek lazım her ne kadar tetiği çeken bir Kürt de olsa bu, devlet tarafından organize edilmiş bir cinayet. Yıllarca tetiği çeken itirafçı için PKK'li dendi fakat bir itirafçı PKK'li olamaz, o zaten itiraf ederek Türk devletinin güdümünde olan bir kişidir. Ben şimdi buradan soruyorum devletin elinde bütün belgeler olmasına rağmen neden açıklamıyor? O gece nöbetçi JİTEM’in başındaki komutana soruyoruz, biz o zaman masa başı iş yapıyorduk diyor. Bir kere o zamanlar JİTEM'in en büyük köy katliamlarını yaptığı zamanlardı. İstenirse sadece bir günlük iş bu bilgileri toplamak. Çünkü mahkeme bu bilgileri istiyor. Misal Abdülkadir Aygan’ın ifadesini almaya gidecek heyet için eğer paranız yoksa biz verelim dedik onu da kabul etmediler. Bu işi yokuşa sürmeye çalışıyorlar orası kesin. Zamanaşımı ile birlikte bu davayı kapatmak niyetindeler. Türkiye sadece Kürtler açısından değil, Türkiyeli diğer aydınları açısından da faili belli olan birçok cinayetin işlendiği ülke. O yüzden bunların bir an önce açığa çıkarılması lazım bizler de bunun için kamuoyunu yeniden çağrı yapıyoruz.”

NE OLMUŞTU?

Gazeteci yazar Musa Anter 20 Eylül 1992’de, kültür ve sanat festivali için bulunduğu Amed’de uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Cinayetin ardından Meclis’in 12 Ekim 1995’te hazırladığı “Ülkemizin Çeşitli Yörelerinde İşlenmiş Faili Meçhul Siyasal Cinayetler Konusunda Meclis Araştırma Komisyonu” raporunda, Musa Anter cinayeti için komisyonun araştırmaları sonucu cinayetle ilgili iddialara dair sonuç elde edemedi denildi. 92’den bu yan dinlenen birçok tanığa rağmen tam olarak adım atılmadı.

YEŞİL KOD ADLI MAHMUT YILDRIM

1996’da meydana gelen Susurluk kazası ile başlayan süreçte 1997’de Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’ın hazırladığı dosyada Musa Anter Cinayeti ile ilgili “Yeşil” Kod Adlı Mahmut Yıldırım’ın adı bizzat anılırken MİT’in Yıldırım’ı ve faaliyetlerini bildiği de bu raporlarda yer aldı. Aynı raporda MİT’in açıklamalarında; “1994 yılı itibariyle Diyarbakır Cezaevi’nde tutuklu bulunan Muhsin Gül (Kod adı: Kekeç-Pepe-Metin,) 22.07.1994 – 16.08.1994 tarihleri arasında Diyarbakır Cinayet Büro Amirliği’nde verdiği ifadelerde; … Vedat Aydın ve Musa Anter’in öldürülme olaylarını da bizzat A. Demir’in (Yeşil kod) planlayıp uyguladığını beyan etmiştir” denilmekteydi.

AYGAN’IN İTİRAFLARI

2000 yılında MİT’in eski Kontr-terör Daire Başkanı olan Mehmet Eymür Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki sorgusunun ardından MİT tarafından teslim alındığını açıklayacaktı.

İsveç’te yaşayan eski bir itirafçı olan Abdülkadir Aygan 2004 yılında Özgür Gündem’e konu ile ilgili röportaj verdi. Pek çok faili meçhul cinayete ve JİTEM’in yapısına ilişkin itirafların olduğu röportajda Aygan, Musa Anter cinayetini gerçekleştiren JİTEM timinin içerisinde yer aldığını ve cinayetin Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından planlandığını söylüyordu. Zaman aşımına 3 yıl kala 2009 yılında Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı Abdülkadir Aygan’ın itiraflarını ihbar kabul ederek soruşturmayı yeniden başlattı.

İtirafçı Cemil Işık, Ali Ozansoy, Abdulkadir Aygan, Hamit Yıldırım, “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Hamit Yıldırım 29 Haziran 2012’de gözaltına alındı. Yıldırım’ın 2 Temmuz 2012’de tutuklanmasıyla dava zaman aşımından kurtuldu. Başlatılan soruşturma sonucu hazırlanan 25 Haziran 2013 tarihli iddianame, 5 Temmuz 2013’te Diyarbakır 7. ACM tarafından kabul edildi. İlk iki duruşma 31 Temmuz ve 1 Ağustos 2013 tarihlerinde Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

AİHM, CİNAYET DEVLET TARAFINDAN ARAŞTIRILMADI

Fakat Yıldırım’ın tutuklanmasından önceki süreçte Ailenin başvurusu ile 2006 yılında AİHM, Musa Anter cinayetinin devlet görevlilerince işlendiğini, en azından devlet görevlilerinin bilgisi dâhilinde işlendiğini ortaya koyan ciddi delillerin varlığı ve cinayet devlet tarafından etkili bir biçimde araştırılmadığı için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkını koruyan 2. maddesinin Türkiye tarafından esastan ve usulden ihlal edildiğine karar verdi.

JİTEM ANA DAVASI İLE BİRLEŞTİRİLDİ

2015’te Diyarbakır 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi, JİTEM ana davasının Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Musa Anter cinayeti davası ile birleştirilmesine karar verdi. Haziran 2020’de Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan 14’üncü duruşmasında 28 yıl sonra tanık olarak dinlenen Nuri Sınır, “Diyarbakır’da iç kalede bulunan ve JİTEM diye anılan bir yapılanma olduğunu biliyorum ve oraya götürülüp sağ kalan kimse olmazdı” dedi. Dava son olarak 21 Ekim 2020’den 20 Ocak 2021’e ertelendi. 20 Ocak’ta görülen davada Aygan’ın ifadesi hala alınmazken davanın avukatı Selim Okçuoğlu Ankara eski Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya’nın da tanık olarak dinlenmesini talep etti. Çatalkaya’nın dinlenmesi için adres bilgilerinin istenmesine ve sanık Hamit Yıldırım’ın adli kontrol tedbirinin devam etmesine karar verdi. Davanın bir sonraki duruşması 7 Nisan’a ertelendi.