‘Türkiye seçim yapacak’

ABD, Rusya ile Karadeniz’de Biden yönetimi gelir gelmez ilk krizi yaşadı. ABD burada NATO müttefiklerinin temsili vurgusunu yaparken Biden’ın Türkiye’yi NATO’ya yakınlaştırma hamleleri yapacağı konuşuluyor.

Biden’ın ABD başkanı olması üzerinden çok kısa bir süre sonra Rusya ile ilk kriz Karadeniz’de patlak verdi. ABD’ye ait füze yüklü Donald Cook savaş gemisi 25 Ocak’ta boğazlardan geçerek Karadeniz’e giriş yaptı. Bunu üzerine Rusya ise ABD’nin karşısına Amiral Makarov fırkateynini çıkardı ve ayrıca Kırım kıyılarında bir tatbikat başlattı. ABD Ankara Büyükelçiliği geminin Karadeniz’e çıkmasına ilişkin şöyle bir tweet attı: “NATO müttefikleri arasında birlikte çalışabilirliği artırmak amacıyla USSPorter ve USSDonaldCook Karadeniz’de NATO ve keşif uçakları ve P-8A ile çok alanlı deniz tatbikatı gerçekleştirdi.”

SADIK BİR NATO ÜYESİ Mİ OLACAK?

Peki bu kriz sadece ABD ve Rusya arasında yeni bir denge savaşına mı işaret ediyor? Bu noktada tahminler yanlış değil ama ABD’nin Rusya’ya karşı “NATO müttefikleri” vurgusunu yapması yeni dönem Türkiye – ABD ilişkilerine dair de ipuçları veriyor. Zira Trump dönemi geride kalırken Biden’ın başında olduğu ABD’nin Türkiye’yi batı ve NATO’ya yeniden yaklaştıracağı, Rusya’dan uzaklaştırma politikasına gideceği sıkça dillendirilmeye başlandı. Demokrat Senatör Chris Van Hollen henüz Trump görevi bırakmadan Türkiye ile olan ilişkilere dair verdiği bir röportajında Trump’ın Erdoğan'ı ve Türkiye'yi yıllarca kişisel olarak koruduğunun altını çizmişti. Biden yönetiminin Erdoğan’ın ABD çıkarlarını baltalayacak şekilde, nüfuzunu genişletme çabaları üzerinde de önemli bir kontrol olacağını dile getirmişti Hollen. Senatör başka bir ifadesinde Biden yönetiminin Erdoğan için dönüm noktası olacağına işaret ederek: “Bir karar vermesi gerekecek sadık bir NATO müttefiki mi olacak yoksa bölgede tek başına mı ilerleyecek?” demişti.

TÜRKİYE’NİN KENDİ OYUNU

Hollen’ın dikkat çektiği “tek başına mı devam edecek” vurgusu önemli zira Türkiye son yıllardaki dış politikasını sadece Rusya ekseninde şekillendirmiyor. Denge politikası yönünü ağırlıklı Rusya’ya çevirmiş olsa da Libya’dan Doğu Akdeniz’e, Kafkaslardan Suriye’ye Rusya ile çoğu kez karşı karşıya geldi. Türkiye bir süredir kendi rotasını ve oyununu, dengeleri bozarak elde etmeye çalışıyor. Örneğin Doğu Akdeniz’de de Kafkaslarda da savaş eşiğine gelen ya da savaş çıkaran konumda bulunan Türkiye, orada masa kurulmasına ve çoğu kez burada pay almasına varan yönlü bir diplomasi yürütüyor.

ETKİSİZ YAPTIRIMLAR

Geçmişe doğru baktığımızda Trump dönemi her ne kadar AKP için “iyi” bir dönem olarak adlandırılsa da özellikle Rahip Brunson krizi, o dönemi de içine alan iki ülke arasındaki en büyük gerginlikti. Ekonomik kriz karşısında kırılgan olan TL, Brunson kararı ile tarihi düşüler yaşamıştı. Fakat sonrasında özellikle ABD ve Türkiye’nin masasında bulunan S-400 ve CAATSA yasası, Halkbank davası gibi meseleler uzun süre askıda kaldı. Fakat Anadolu Ajansı’nın haberine göre Trump, Türkiye’ye 5 defa yaptırım uyguladı: “Donald Trump, Türkiye'ye yönelik olumlu yaklaşımına rağmen 4 yıllık görevi sürecinde, ikisi Brunson davası, ikisi S-400 alımı, biri de YPG/PKK’ya yönelik operasyonlar nedeniyle "Türkiye’ye 5 kez yaptırım uygulamış ABD Başkanı" olarak tarihe geçti.” Fakat bahsedilen yaptırımlar Brunson krizi kadar etkili olmadı aksine Trump gitmeden önce CAATSA yasası kapsamında yaptırıma onay verdi. Fakat yaptırımlar son derece etkisiz bir kapsamda kabul edildi. Yasaya göre: Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ile SSB Başkanı İsmet Demir ve üç üst düzey SSB yetkilisine yönelik yapıldı. SSB’ye ABD ile tüm ihracat izinleri, yetkilendirmeleri, kredileri yasaklandı, listeye alınan SSB yetkililerinin de ABD’deki mal varlıkları dondurularak vize kısıtlamaları getirildi.

YAPTIRIMLAR GÖZDEN GEÇİRİLECEK

Trump giderayak bu tarzda bir yaptırım paketi sunsa da Reuters’ın haberine göre şu anki ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 almasına ilişkin yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bir NATO müttefiki olarak Rus Hava Savunma Sistemleri alması kabul edilemez” derken yaptırımların gözden geçirileceğini ve daha fazla yaptırımın gerekip gerekmediğine bakacaklarını da sözlerine ekledi. Blinken ayrıca “Türkiye bir müttefik ama birçok alanda müttefik gibi davranmıyor. Bu bizim için çok zor bir durum" ifadelerinde de bulundu yine Türkiye hakkında.

ERDOĞAN DA SERT OYNAYACAK!

Peki Türkiye olası Biden yönetimi tutumuna ilişkin nasıl bir pozisyon alıyor? Erdoğan, ocak ayının ortasında yaptığı bir açıklama ile bu konuda sert oynayacağını gösterdi: “Rusya ile ikinci paket için görüşmelerimiz devam ediyor. Başka NATO ülkesinin bize yön vermesini kabul edemeyiz” diyen Recep Tayyip Erdoğan’ın bu sözleri ABD’nin işinin hiç de kolay olmayacağını gösteriyor. Bu Erdoğan’ın elinin güçlü olmasından kaynaklı değil elbette. Hem ABD’nin eski hegemonik gücünü yitirmesinden hem de Erdoğan’ın hemen hemen tüm dış stratejilerini “gücü yetmese de ayak direme” üzerine kurmasından kaynaklı. Ama şunu da belirtmek gerekli ki Trump yönetimi bu tarz karşı çıkışlarda Türkiye’ye daha fazla manevra alanı bırakıyordu. Biden yönetiminin ise aynı yönlü olmayacağı açıklamalarla kendini hissettiriyor. Ama Biden da Türkiye’yi tamamen etkisiz hale getirecek değil onu NATO’ya tabi kılacak hamleler atacağı gibi karşılıklı denge politikasının izleneceği de tahmin ediliyor. Zira Türkiye Erdoğan’ın açıklamaları yönündeki birçok stratejiyle kurulan masalarda bazı tavizler verdiği kadar pay da kazandı. Öte yandan AKP’nin içeride milliyetçi blog ile ittifakı dış politikadaki sert tavrın sürdürmesindeki katalizörlerinden biri. Son dönemlerde Türkiye’nin genel tavrını değerlendiren analizlerin ortak paydası, içeride de dışarıda da ortak bir strateji planı güden AKP’nin daha milliyetçi ve saldırgan bu pozisyonuna bir süre daha devam edeceği yönünde.

ESKİ SORUNLAR YENİ MASADA

Biden yönetimindeki ABD ile yeniden sıfırlanan Türkiye ilişkileri, bu iki yönetim geçmişten tanışıyor olsa da aynı sorunlarını yeni masaya da koyacak: S-400 krizi, Türkiye’nin Rusya’nın Suriye’deki yayılmacılığına alan açısı, ABD’nin SDG ile YPG’yi desteklemesi, Fettulah Gülen iadesi ve Halkbank davası gibi. Bu konular iki ülke arasında yakın gelecekte yine gündeme gelecek gibi duruyor. Öte yandan Türkiye’nin batı ya da NATO’ya tekrardan yakınlaşıp yakınlaşmayacağını ise Biden yönetiminin Erdoğan ile baş edip edememesi ortaya koyacak.