13. Kürt Konferansı AP'de başladı

Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) 13’üncü Kürt Konferansı başladı. AP Sol Grubu Başkanı Gabi Zimmer, Türkiye'nin diktatörlükle yönetildiğini belirterek, "AB’nin buna karşı sessiz kalmaması gerekiyor” dedi.

Avrupa Parlamentosu’nda (AP) 13’üncü AP Kürt Konferansı başladı "Avrupa Birliği, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler” başlığıyla başlayan konferans, AP’nin en büyük gruplarından Yeşiller ve Sosyal Demokratların desteğiyle gerçekleşiyor. 

Konferans, Güney Afrikalı Nobel Barış Ödülü Sahibi Başpiskopos Desmond Tutu, İranlı Nobel Barış Ödülü Sahibi Şirin Ebadi, Avrupa Konseyi İyi Niyet Elçisi ve İngiliz İnsan Hakları Vakfı Başkanı Bianca Jagger, ABD’li Yazar Prof. Noam Chomsky, AP Sakharov Özgürlük Ödülü Rafto Ödülü Sahibi Kürt Siyasetçi Leyla Zana’nın öncülüğünde yapılıyor. İki gün boyunca devam edecek konferansta, Sykes-Picot’un 100’üncü yılı, Ortadoğu’daki krizin çıkış yolu ve Kürtlerin rolünün yanı sıra HDP’nin üzerindeki baskılar ile diktatörleşen Erdoğan’ın içerisinde bulunduğu durumlar tartışılacak. Konferansta Avrupa ve Kürt siyasi dünyasından çok sayıda kişi hazır bulundu. Konferans Kürtçe başta olmak üzere birçok dilde çevrildi.

WESTRHEİM: TÜRKİYE'YE BASKI YAPALIM

“Türkiye, Kürtler ve Ortadoğu’da savaş-Türkiye’de Demokrasi Askıya Alındı, İŞİD ve Ortadoğu’da Kriz” başlığıyla açılışı yapılan konferansın ilk konuşmasını Bergen Üniversitesi'nden Kariane Westrheim, AP Sol Grubu Başkanı Gabi Zimmer, AP Üyesi ve Sosyalist ve Demokratik  Komisyonun'un Dışişler Başkanı Josef Weidenholzer ve Güney Afrika Kongresi Üyesi Ebrahim Ebrahim yaptı. 

Bu oturumda ilk söz alan Kariane Westrheim, Ortadoğu’daki Kürtlerin içerisinde bulunduğu duruma değinerek, şunları söyledi: 
“Sevr Antlaşması ile birlikte Kürtlere vadedilen topraklar verilmedi. Lozan ile birlikte yeniden sınırlar çizildi. Kürtlerin devlet hayali suya düştü. Bugün 45 milyon Kürt, Sykes-Picot’u reddediyor. O günden bugüne Kürtler çok değişti. Ortadoğu'da ateşler içiresinde Kürtler ve bölge halkı çok çekiyor. Erdoğan bölgede İslamistlere verdiği destek ile bu ateşi körüklüyor. 

Kuzey Kürdistan’da büyük bir baskı var. 7 Haziran seçimlerden sonra, HDP zaferinden sonra AKP hükümeti daha kötüleştirildi. Barış süreci gitti. '90’lı yılların politikası devreye girdi. Binlerce tahribatlık bir sorun oldu. Erdoğan, 43 Kürt belediye başkanını cezaevine attırdı. 15 Temmuz’dan sonra AKP ve Erdoğan birçok halkın temsilcisine darbe yaptı. Yaşananlar Kürt sorununun çözülmemesindendir. Avrupa Birliği kurumları, NATO AKP’ye 'dur' dememişlerdir. Dolayısıyla Erdoğan kendisine güvenerek, bu politikaları uygulamıştır. Avrupa Türkiye’ye baskı yapmalıdır, bu antidemokratik uygulamalara sessiz kalmamalıdır.” 

Westrheim, PKK'nin çözüm için büyük bir aktör olduğunu ve 'terör listesi'nden çıkarılması gerektiğini belirtti. Kariane Westrheim, barış için Öcalan’ın da özgürlüğüne kavuşmasını istedi.

ZİMMER: KÜRT ŞEHİRLERİ YERLE BİR EDİLDİ

AP Sol Grubu Başkanı Gabi Zimmer  ise şöyle konuştu: "Bu zaman içerisinde insan hakları, demokrasiyi konuştuk ve konuşuyoruz. Burada demokratik çözüm arayışındayız. Özellikle Kürtler için. Şu anda Avrupa tarihinde görülmemiş bir şeyi yaşıyoruz Türkiye’de. Erdoğan Türkiye demokrasisini diktatörlüğüne çeviriyor. Bütün bunları hepimizin gözü önünde yapıyor.  İnsan hakları ihlal ediliyor. Tek adam olarak halkına savaş açmış durumda. Diğer diktatörler listesinde yer alıyor. Maalesef AB yardımcısı gibi duruyor.  Mülteci konusunda Türkiye’ye ye teslim olmamalıyız.
Türkiye'de şehirler, mahalleler yerle bir edildi. Kobanê mücadelesinde Avrupa  suskun kaldı, bunları biliyoruz. HDP milletvekilleri  konusunda AB yasaları istismar edildi.  Biz Türkiye’de müzakerelerin dondurulmasını istiyoruz. Tamamen durdurulmasını değil, dondurulmasını istiyoruz. Biz her kesin hakkına saygı gösterdiği bir Türkiye istiyoruz. Türkiye makamlarına yaptırımlar olmasını istiyoruz. Biz halka değil diktatörlüğe karşıyız. Şu anda Türkiye'de, AB’nin de göz yumduğu bir diktatörlük var. Hiçbir şekilde bu zihniyet ile masaya oturulmasını istemiyoruz. Türkiye eşittir Erdoğan hükümetidir, demiyoruz.”

WEİDENHOLZER: AVRUPA KÜRTLERE DESTEK VERMELİ

AP Üyesi ve Sosyalist ve Demokratik  Komisyonun'un Dışişleri Başkanı Josef Weidenholzer de konuşmasında, geçen yıl yapılan konferansa Cizre’de bulunduğu bodrumda telefon aracağıyla katılan Mehmet Tunç’un konuşmasını hatırlattı. Weidenholzer, "O arkadaşımız bodrumda katında maalesef öldü. Bütün bunlara rağmen hala barış arayışı anlamladır” dedi.  Bu konferansı Amed, Nusaybin ve Cizre gibi şehirlerin, Kobanê gibi yerle bir edildiği bir dönemde yaptıklarını belirten Weidenholzer, "Türkiye’de birçok şehirler yerle bir edildi. HDP milletvekilleri tutuklandı, belediye başkanları cezaevine atıldı. Bunlar korkunç” diye konuştu.
Weidenholzer, AP’nin Türkiye hakkında aldığı karara değinerek, şunları söyledi: "En son yaptığımız oturumda bir karar aldık. Bu kararla birlikte yaptırım gücümüz de bulunmaktadır. AP’nin rolü büyük. Alınan karar gruplar ötesi bir karardır. Önemli bir mesajdır.” 

Rojava’daki gelişmelere değinen Wiedenholzer, “Onlar Kobanê’de Minbic ve Rojava’da mücadele ettiler. Ben o mücadeleyi kendi gözümle gördüm. Ancak Avrupa Birliği destek vermeli. Onların bize ihtiyacı var. Bizim sorumluluğumuzu yerine getirmemiz gerekiyor” dedi. 

EBRAHİM: ÖCALAN ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞMALI

Güney Avrupa Kongresi Üyesi Ebrahim Ebrahim ise yaptığı konuşmada, Güney Afrika deneyimlerine değinerek, şunları söyledi: “Her ne olursa olsun bir insan yaşadığı ülkede özgür olmalı. Türkiye ve Ortadoğu’da Kürt, Türk, Arap, Fars, Hıristiyan ve hangi görüşte olursa olsun herkese demokrasi uygulanmalıdır. Devletin HDP’nin önde gelen isimlerini, parlamenterlerini tutuklama politikası antidemokratiktir. Bütün HDP baskıya uğradı, kimisi cezaevine girdi, kimisi ciddi baskıyla karşı karşıya kaldı. Kürtler yıllardır tutuklama, baskı ve şiddet ile yok edilmeye çalışılıyor. Buna karşı da PKK silah ile meşru bir direniş yürütüyor.” 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dönük tecride de değinen Ebrahim, şöyle konuştu: "Nelson Mandela Güney Afrika için neyse Öcalan da Türkiye’de öyledir. Öcalan barış için çok daha şey yapabilir. Biz de Güney Afrika deneyimlerinde bunu gördük, askeri çözüm olamaz. Tek çözüm siyasal girişimlerdir. Başta Demirtaş ve milletvekilleri serbest bırakılmalıdır. Öcalan özgürlüğüne kavuşmalı ve çözüm süreci onun liderliğinde başlamalıdır."