Andok ve Erdal: İki ölümsüz isim

Andok Bagok ve Bedran Andok, hakikatin peşinde ve özgürlük mücadelesindeki sayısız kahramanlarından sadece ikisi...

Hakikatin peşinde ve özgürlük mücadelesindeki sayısız kahramanlarından olan Andok Bagok (Bedran Kaya) ve Erdal Kaya (Bedran Andok) kardeşlerin, bu evlatlarının mücadelesinde önemli rol alan baba Selim Kaya’nın sıra dışı yaşam hikayesi, Kürdistan ve Kürt Özgürlük Mücadelesi tarihinde yerini almış.

Andok Bagok (Bedran Kaya) 7 Temmuz 1975’de Mardin’in Embar (Ambar) köyünde ailenin 5’inci çocuğu olarak dünyaya geldi. Beşi kız, on çocuğu olan baba Selim Kaya ise köyünde muhtarlık yapıyordu. Henüz çocuk olmasına rağmen zeki, duyarlı ve çalışkan olduğunu fark ettiren Andok, babasının muhtar oluşundan, köy sakinlerinin ve halkının yaşadığı acılara olan duyarlılığından, siyasi tartışmaların yoğun konuşulduğu bir evde büyüdü. Andok, babasının Kürdistan ve halkına olan sevgisinden dolayı sayısızca kez gözaltına alındığına ve ağır işkencelerden geçirildiğine şahit olur. Aile, bu işkence ve gözaltıların rutin bir hal almasına rağmen, yine de köylerinden, topraklarından ayrılmak istemez. O dönemin Jandarma Komutanının, “15 gün içerisinde köyü terk edin, yoksa seni öldürür ve evini başına yıkarım” demesinden sonra baba, evli ve ayrı yaşayan en büyük oğlu dışında bütün çocuklarını alıp 14’cü gününde Mardin’e göç eder. Devletten gördüğü baskı ve şiddet Mardin’de de ailenin yakasını bırakmaz. Hayatları zindana dönüşen Kaya ailesi, altı ayı zar zor geçirir ve en sonunda İzmir’e göç eder.

KALBİ DAİMA KÜRDİSTAN İÇİN ATARDI

Andok ve kardeşleri, İzmir’de fayans döşeme ustalığı yaparak, ailesinin geçimini sağlar. Metropolde yaşamasına rağmen, özgürlük mücadelesinden kopmayarak, örgütsel çalışmalara katılır. Kendi kimliğine sahip çıkaran Andok kardeşlerini, arkadaşlarını ve etrafındaki herkesi örgütlemeye çalışır. Emekçi ve ölçülü, aykırı ama bir o kadar da kararlılığıyla özgürlükçü mücadele rozetini göğsünde tutan Andok, demokratik ve komünal bir hayatın idealiyle çalışmalarına dört elle sarılır. Ailesinin içerisinde de paylaşımcı, müşterek ve eşit yaşam koşullarını kendisinde aşılamış ve hayata geçirmiştir. Arkadaşlarını ve çevresindeki bütün insanları kararlı ve cesaretinden dolayı hayran bırakmıştır.

ANDOK YÜZÜNÜ DAĞLARA ÇEVİRİR

Andok onca yıl İzmir’de verdiği emeklerden sonra bir gün ailesine İstanbul’a bir iş için gideceğini ve belki de uzun bir müddet kalacağını söyleyerek evden ayrılır. 1999 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik gerçekleştirilen uluslararası komplodan sonra 4 arkadaşı ile birlikte yönünü dağlara verir.

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde buluşup, oradan da gerilla alanlarına geçmeyi planlayan Andok arkadaşlarını, “Eğer ki olur da yakalanırsak, yurt dışına çalışmaya gideceğimizi ve bütün bu şartları benim önerip, benim organize ettiğimi söylersiniz. En azından birimiz cezaevine girse bile, diğerlerimiz hayaline kavuşur” diye telkin eder.

Öyle de olur, Andok ve arkadaşları gözaltına alınır. Andok’un önerisi üzerine anlaştıkları gibi dört yoldaşı aynı ifadeyi verir ve Andok tutuklanarak Batman M Tipi Kapalı Cezaevine gönderilir. 12 yıl hüküm yiyen Andok, dört yıl tutuklu bulunduğu Batman M Tipi Kapalı Cezaevi’nden Mardin E Tipi Kapalı Cezaevine sevk edilir. Cezaevinde eğitimine devam eder ve özgür alanlarda bulunup mücadelesine orada devam etme aşkı daha çok yüreğini kavurur.

Mardin’deki cezaevinde iki yılı aşkın tutuklu bulunan Andok’u, bir gece ansızın “Cezan bitti” diyerek serbest bırakırlar. Serbest bırakıldıktan sonra da askere gitmesi için tarih verilir. Askere gitmeyen Andok, İzmir ve çevresinde kitle çalışması yapar.

Sistemin askerlik dayatması ile yine karşı karşıya kalan İzmir’de gözaltına alınır ve cep telefonunda bulunan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile gerilla fotoğraflarından dolayı altı ay, İzmir Buca Kapalı Açık Ceza İnfaz Kurumu Cezaevi’nde tutuklu kalır.

Serbest bırakıldıktan sonra Andok, yine yönünü gerillaya çevirir. 2006 yılının bahar aylarında gerilla saflarına katılır.

KARDEŞİ ERDAL DA DAĞLARIN YOLUNU TUTAR

Özgürlükçü ruhunu içinde barındıran ve bunu bütün halkına yaşatmak için mücadelesini vermeye giden Andok Bagok artık mücadelesini bir gerilla olarak sürdürür. Yaşantısını, mücadelesini, cesaretini, azmini ve kişiliğini kendisine örnek alan kardeşi Erdal (M. Sait Kaya) bu haberi ilk duyan kişi olur. Aile içerisinde Andok’tan en çok etkilenen, ailenin dokuzuncu çocuğu Erdal’dır. Abisi ile cezaevindeyken sık sık mektuplaşan ve ziyaretine giden Erdal, Andok PKK saflarında katıldığında Amed’de, Aydın Erdem ile birlikte üniversitede okuyordu. Gençlik çalışmalarına katılan Erdal, bir dönem gazete ve dergi dağıtımcılığı yapar. Yüzü hep dağlara dönük olan Erdal, zekası ve yetenekleriyle şehir çalışmalarında ciddi bir örgütlenme ağı oluşturur. Erdal, Erdem Aydın polis tarafından katledildiğinde gözaltına alınır ve üç gün gözaltında tutulur. Gözaltı boyunca ağır işkencelere maruz kalır. Bu gözaltından sonra serbest bırakıldığında gidip ailesini görür ve ardından da 28 Şubat 2010’da yönünü abisi Andok’un bulunduğu özgür alanlara çevirir.

ONURLU BİR ŞEHADETİN ARDINDAN…

Andok Bagok, kardeşi Erdal’ın PKK saflarına katıldığından haberi olur. İki kardeş Kürdistan ve halkının özgürlüğü için omuz omuza vererek mücadelelerini ölümsüzleştirir. Gerillaya geldikten sonra ailesi ile görüşme fırsatı bulamayan Andok, kardeşi Erdal da katıldıktan sonra bir kez anne ve babasıyla telefonla konuşur. Annesinden hiçbir zaman ağlamayacağının sözünü alan Andok, görüşmesinden kısa bir süre sonra Şemdinli’de 27 Temmuz 2011’de yaşamını yitirir. Bedran ve Andok kardeşler, bir yıl boyunca birlikte aynı havayı solurlar. Abisi, yoldaşı Andok’un şehadetinden sonra Erdal da ailesine telefonla ulaşır, baş sağlığı diler ve abisinin silahını yerde bırakmayacağını, ismini de yaşamı boyunca taşıyacağını ve bundan böyle mücadelesine Bedran Andok olarak devam edeceğini söyler.

GÖZYAŞI DÖKMEYECEĞİNE ANT İÇEN ANA

Hayatı bir taraftan hep gözaltı, işkence, gurbet ve sürgün ile geçerken diğer taraftan da Kürdistan özgürlüğü için canını siper eden iki evladının gurur ve onurunu yaşayan bana Selim Kaya, oğlu Andok Bagok’un şehadetinden iki yıl sonra, 2013’te gözlerini hayata yumar. Hakikatin peşinden giden Bedran Andok da geride bıraktığı beş yıllık özgürlük mücadelesinde Erivan’da, 25 Mayıs 2015’te şehitler kervanına katılır.

Tüm bu acılara ve onur duyduğu evlatlarının yaşantısına şahit olan anne Şükriye Kaya ise, oğullarının şehadetlerine, eşinin vefatına ve tüm zulümlere karşı dimdik ayakta durarak, sözünü tutar…