GÖRÜNTÜLÜ

DBP Amed İl Eş Başkanları:Öcalan üzerindeki ağır tecrit çözümsüzlükte ısrardır

DBP Amed İl Eş Başkanları Baran ve Akça, ülkenin bu siyasi krizden çıkmasının tek çözümünün Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması olduğunu söyledi.

AKP/Saray rejiminin Kürt halkı, siyasi hareketi ve muhalefet odaklarına dönük kendi diktasını inşa etmek üzere başlatmış olduğu inkâr, imha, baskı, şiddet ile sindirmeye dayalı hayata geçirdiği politikaları ülkeyi her geçen gün kaosa sürüklerken, yaşanan krizin boyuta her geçen gün derinleşiyor. 

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP rejiminin devreye koymuş olduğu kirli savaş konsepti kapsamında bir yandan Kürt siyasi hareketine karşı sürdürdüğü sindirme politikası devam ederken diğer yandan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki ağır tecrit ile çözümsüzlük noktasında ısrarını sürdürüyor.

ANF’ye konuşan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Eş Başkanları Zeki Baran ve Ruken Emine Akça, ülkede yaşanan siyası soykırım saldırılarını, krizi, savaşı değerlendirirken bütün bunların çözüm adresinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin ortadan kalmasını gerektiğini söyledi.

Baran, 15 Temmuz darbe girişimin yaşandığı geceden sonra gerçek bir darbenin söz konusu olduğunun altını çizerek, hükümetin darbe girişiminden hemen sonra ilan ettiği OHAL’in muhalif kesimlere ve özellikle Kürt siyasi hareketine karşı olduğunu söyledi. Hükümetin ne yapmak istediğinin açık bir şekilde ortada olduğunu söyleyen Baran, tamamen demokratik siyaset alanının tasfiyesine yönelik bir girişim olduğunu vurguladı.

‘AKP REJİMİ DEMOKRATİK SİYASETİ YOK ETMEYE ÇALIŞIYOR’

Baran, darbe girişiminden sonra AKP hükümetinin özellikle Kürt özgürlük mücadelesine ve Kürtlerin ağır bedeller ödeyerek, halkın iradesiyle elde ettiği kazanımları gasp etme çabasının olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: “Bizim onlarca belediyemize direkt ve fiilli kayyumların atanması, aralarında eş başkanların da olduğu 10 HDP milletvekilinin, DBP Eş Başkanı Sebahat Tuncel’in de tutuklanması aslında AKP hükümetinin net bir şekilde ne yapmak istediğini gösteriyor. Kürt halkını tamamen iradesiz, öncüsüz bırakmak ve bunların neticesinde demokratik siyasi hareketini yok etmek. Çünkü AKP hükümetinin kendini bütün bunlar üzerinde var etmeye çalışıyor.

Bütün bunları ele aldığımız zaman şüphesiz ki bir sonuç olduğu ortadır. Peki neyin sonucu bu? Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın üzerinde uygulanan ağır tecridin sonucu. Şunun tarifini iyi yapmak gerekiyor. AKP hükümeti Sayın Öcalan’ın üzerine bu ağır tecridi neden uyguluyor? Ve bununla ne yapmak istiyor? İlk önce Sayın Öcalan’ın önüne koyduğu çözüm, irade, paradigma ve demokratik ulus inşası bütün bunların bastırılması, Sayın Öcalan’ın halk ile temasının kesilmesinin hepsinin bir nedeni var. Bunun sonucunu hükümet Rojava devriminde gördü. Sayın Öcalan’ın fikirlerinin hayata geçirilmesi ve pratikte karşılığının bulmasını Rojava devrimi en büyük örnektir.”

‘AKP HÜKÜMETİ ÇÖZÜMÜ İSTEMİYOR’

“Öcalan’ın fikirlerinin var olması otomatik olarak AKP hükümetinin var ettiği değerlerin ortadan kalkması demektir” diyen Ruken Emine Akça ise, iktidarın savaş, yıkım, bastırma, zorba, asimilasyon ve en son oluşturdukları çetelerle beraber ilerde siyasi infazlar üzerinden kendini var etme bir anlayışın olduğunu söyledi. Bu anlayışın, Öcalan’ın fikirlerinin hayat bulmaması için ellerinden geleni yapacaklarının altını çizen Akça şunları dile getirdi: “Hatırlanacağı üzeri 5 Eylül tarihinde Sayın Öcalan’la görüşmek talebiyle 50 Kürt seçilmiş insanı bir açlık grevi başlattı. En son kardeşi Mehmet Öcalan üzerinden bir görüşme gerçekleştirildi ve AKP’nin korktuğu mesaj tekrar oradan çıktı. ‘Ben 2 yıl önce neredeysem hala aynı yerdeyim’ diye bir mesaj. Devletin samimi bir şekilde yaklaşmasını ve 6 ayda Kürt sorununu çözebileceğini deklare etti. Fakat bu durum kesinlikle AKP hükümetinin işine gelen bir durum değildir. Kürdün önder olarak kabul ettiği bir şahsiyetle görüşmesi için sürekli açlık grevi gibi eylemlere mi girmesi gerekiyor. Bu iş artık böyle yürümez.”

‘ÖCALAN’A SAHİP ÇIKMALIYIZ’

Akça, toplumun bu sürece nasıl cevap olabileceğini ilişkin de şunları söyledi: “İlk önce Sayın Öcalan’ın önümüze koymuş olduğu yol haritasına toplum olarak sahip çıktığımız oranda, hayatımızın her alanında yaşayıp halkımıza izah ettiğimiz oranda devlet de artık Sayın Öcalan üzerinde tecrit uygulama ihtiyacını hissetmeyecektir. Bizim buradan halkımıza ve bütün demokratik kesimlere çağrımız şudur: Şu analizi ne net bir şekilde yapsınlar. Sayın Öcalan ne istiyor? AKP hükümeti ne istiyor? Bunu anladıktan sonra sadece Türkiye’de değil Ortadoğu’da onurlu yaşamın garantisi olarak Sayın Öcalan’ı sahiplenmek bütün dünyaya barış getirecektir.”

Akça son olarak, yarınlara umutla bakabilmek için Öcalan’a sahip çıkmaktan başka bir çarenin olmadığını söyledi.