GÖRÜNTÜLÜ

Osman: Güney Kürdistan’da özgür kalemler katlediliyor

Kerkük Basın Sendikası Yöneticisi Fuat Osman, “Güney Kürdistan’da gazeteciler siyasi partiler arasındaki çelişkilere kurban ediliyor. Güney Kürdistan’da özgür kalemler katlediliyor" dedi.

Kerkük Basın Sendikası Yönetimi'nden Fuat Osman, 1 Aralık’ta KNN muhabirinin, dün de bir radyo çalışanının Kerkük’te katledilmesi üzerine, Güney Kürdistan'da gazetecilerin yaşadıkları zorlukları ANF’ye değerlendirdi.

'KİMSENİN TEPKİ, TALEP HAKKI YOK'

Gazetecilere dönük saldırıları anlamak için Kürdistan bölgesinin içinden geçtiği durumu anlamak gerektiğine işaret eden Osman, "Bugün tehlike sadece gazeteciler üzerinde değil; tüm halkın üzerinde var. Buna karşı halkın çıkıp hakkını talep etmek, tepkisini ortaya koymak adına bir gösteri, yürüyüş yapma hakkı da yok" dedi.

Osman, şöyle konuştu:

"İş gazetecilere geldiğinde daha da kötü bir hal alıyor. Çünkü öğretmenler, memurlar, halk sadece kendi hakkını istiyor, talep ediyor. Gazeteciler ise halkın sesini her yere duyurmaya çalışıyor. Gündem yaratıyor. Dolayısıyla yaşamına dönük daha fazla tehlike ortaya çıkıyor.

‘BİR SİYASİ TARAFA DAYANMAK ZORUNDASINIZ’

Kürdistan bölgesinde de Irak’ta da gazeteciler benzer koşullarda yaşıyor. Buraların yönetimleri bazı grupların elinde. Dolayısıyla özgürlük yok. Kendini ifade etme, görüş belirtme, taleplerini dillendirme özgürlüğü yok."

Osman, Güney Kürdistan’da gazetecilerin mevcut sistemden dolayı zorunlu olarak bir siyasi partiye dayanmak zorunda kaldığını, bölgede yaşanan siyasi gerilimlerin de direkt olarak gazetecilerin çalışma koşullarını zorlaştırdığını, şimdiye kadar birçok gazetecinin de bundan dolayı katledildiğini belirtti.

‘GAZETECİLER VURULDUKÇA ENTELEKTÜEL DÜZEY DÜŞÜYOR’

Gazetecilerin hedef alınarak katledilmesinin düşünce özgürlüğünü engellediğinin altını çizen Osman, devamla, “Eskiden böyle değildi. Örneğin Kerkük’te daha önce onlarca gazete, dergi, radyo vardı. Şimdi yok. Tek bir gazete kaldı. Basın çalışanları hedef alındıkça, basın kuruluşları partilerin tekeline girdikçe gazeteciler onlardan uzaklaştılar. Mesleği bıraktılar. Açıkçası bölgemizde entelektüel düzey de buna bağlı olarak giderek düştü" dedi.

Siyasi bir tarafa dayanmadan gazetecilik yapma olanaklarının artık olmadığını, bu durumun gazetecilerin yaşamlarına sebep olduğunu söyleyen Osman, şu değerlendirmeyi yaptı: "Siyasi partiler arasındaki çelişki ve gerginlikler arttıkça öfke bir şekilde gazetecilere yöneliyor. Böyle olunca bölgede hatta Irak’ta bağımsız, özgür düşünen, iş yapan gazeteci kalmadı. Örneğin siz bir gazeteci olarak bir tarafa karşı bir diğer tarafın yanında yer alıyorsanız, iki taraf arasındaki gerginlikte sizin de diğer tarafa karşı durmanız gerekiyor. Gazeteci kendisi aynı düşünceyi taşımıyorsa bile savunmak durumunda. Aksi durumda yaşamı tehlikeye girer.”

'EN KOLAY HEDEF GAZETECİLER'

Osman, Güney Kürdistan’da 1991’den bu yana bölgeyi yöneten siyasi partiler arasındaki çelişkilerin kardeş kavgasına vardığını, fakat daha sonra bu partilerin aynı masa etrafında bir araya geldiğini, bedelini ise gazetecilerin ödediğini kaydetti.

Osman, "Hiçbir savunması yoktur. Sadece kalemi vardır. Gazeteci katledildiğinde onun faillerini ortaya çıkaracak, hesabını soracak kimse yok. Bir tek ailesi kalıyor. Ama o da benzer tehlikeyle karşı karşıya kalmaktan korktuğu için hiçbir şey yapamıyor" dedi.

Gazetecilerin iktidar ve sermayeyi elinde bulunduranlar karşısında hiçbir şanslarının olmadığına işaret eden Osman, “Buna karşı gazeteci mutlak olarak bir partiye bağlı olmak durumunda, bu da aslında o partinin kölesi anlamına gelir. Ona göre hareket etmediğinizde ise, dönüp sana ihtiyacım yok, diyebiliyor. Onun çıkarlarına göre iş yapmak zorundasınız. Bu aklınıza gelen tüm partiler açısından böyledir" diye ifade etti.

'FAİLLER BULUNMAYINCA HÜKÜMETİN PARMAĞI OLDUĞU DÜŞÜNÜLÜYOR'

Kerkük Basın Sendikası Yönetimi'nden Fuat Osman, şöyle devam etti:

"Güney Kürdistan’da 2003’ten bu yana özgür işleyen tüm kalemleri kırıyorlar. Gazeteci kimseye göre olmak durumunda değildir, bir bakandan, şundan bundan taktir almak için iş yapmaz. Eleştirebilirsiniz, işini beğenmeyebilirsiniz. Ama sizin katletme, baskı uygulama hakkınız yok. Ancak bugüne kadar onlarca gazeteci vuruldu. Hak gasbına maruz kaldı ama buna karşı hiçbirinin faili bulunmadı, cezalandırılmadı.

Sorumlular, asayiş sorumluları her seferinde 'failler bulunacak' dedi. Ama olmadı. Tek bir bulguyu bile ortaya çıkarmadılar. Toplumsal bir sebepten de vurulmuş, katledilmiş olabilir, bunu ortaya çıkarmak gerekir. Olmayınca toplumda hükümete karşı güvensizlik oluşuyor. O zaman haklı olarak, eğer bu failler ortaya çıkarılmıyorsa o zaman hükümetin de bu işte parmağı var, deniliyor. Asayişin, polisin, güvenlik görevlilerinin DAİŞ’e karşı mücadelesi taktir ediliyor. Ama söz konusu gazetecilerin faillerini bulmaya geldi mi bu konuda töhmet altında kalıyorlar, kendilerine dönük haklı olarak şüpheler oluşuyor. Sadece Kerkük’te şimdiye kadar 11 gazeteci vurulmuş. Güney Kürdistan genelinde ise gazeteciler günlük olarak baskılara maruz kalıyorlar. Ama şimdiye kadar tek bir kez bile faillerinin ortaya çıkarıldığını duymadık.”