Amed'deki STÖ'ler: Tecrit hemen kalkmalı

Amed'deki STÖ'ler, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin derhal kaldırılması gerektiğini belirtti. STÖ'ler, "Talep karşılanmazsa ortaya çıkacak üzücü sonuçlarından siyasal iktidar sorumlu olur" dedi.

Amed Barosu, Tabip Odası (DTO), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Amed şubeleri ile Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAYDER), İmralı tecridine karşı 74. gününde devam eden açlık grevlerine ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Amed Barosu Adli Yardım Hizmet Binası'nda düzenlenen açıklamayı, katılımcılar adına Amed Barosu Cezaevi Komisyonu Eşbaşkanı Gizem Miran yaptı. Miran, açlık grevlerinin 107 hapishaneye yayıldığına dikkat çekti.

Miran, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecridin BM Mandela Kurallarına, CPT tavsiyelerine ve 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu’na aykırı olduğunu söyledi.

Adalet Bakanlığı tarafından bir an önce yasal olmayan bu uygulamalara son verilmesi gerektiğini belirten Miran, "Bizler; hukukçular, insan hakları savunucuları ve sağlık örgütü temsilcileri olarak açlık grevi eylemine başvuran mahpusların başta sağlık hakkı olmak üzere, yaşam haklarının korunması için tüm yetkililerin gerekli duyarlılığı göstermesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz" dedi.

'İKTİDAR SORUMLU OLUR'

Miran, şunları ifade etti:

"Bugün itibarıyla 313 açlık grevcisinin tek bir talebi vardır, o da mutlak tecridinin kaldırılması talebidir. Bu talebin yerine getirilme sorumluluğu ise yine siyasal iktidarındır. Taleplerin karşılanmayıp hapishanelerde devam eden süresiz- dönüşümlü açlık grevleriyle ilgili olarak, eylemci mahpusların sağlık ve yaşam hakkına yönelik ortaya çıkacak üzücü sonuçlarından da yine siyasal iktidar sorumlu olacaktır. Bu nedenle öncelikle Adalet Bakanlığının ve ilgili kurumların bir an önce hareket geçmesi gerekmektedir.

'GÖREVİNİZİ YAPIN'

Tüm hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine son verilerek, kişi onuruna yakışır muamele yapılması, mahpuslara yönelik işkence, kötü muamele ve insan onuruna aykırı davranış yasağı kapsamında muamelelerin ve diğer hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, hasta mahpusların tedavilerinin aksatılmadan yapılması, hastane sevkleri sonrası karantina koşullarının tecrit işkencesi uygulamasına dönüştürülmesinin önlenmesi hususunda Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumları ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlar görevlerini yapmalıdır. Açlık grevi yapan mahpusların kaldıkları hapishanelerde düzenli sağlık kontrollerinin yapılması, protokollere uygun beslenme ihtiyaçlarının karşılanması, tıbbi bakımlarının yapılması gerekmektedir. Daha önceki açlık grevi süreçlerinde de tıbbi olarak yapılacaklar ceza infaz kurumlara iletilmiş olup bu prosedürlere uyulması sağlanmalıdır.

 

Sayısı 107’ye ulaşan hapishanelerde süresiz ve dönüşümlü açlık grevi yapan mahpusların sağlıklarının tehlikeye girmemesi için Adalet Bakanlığı ve ilgili kurumları hak ihlallerinin sonlandırılması ve tecridin kaldırılması için bir an önce adım atmaya davet ediyoruz. Açlık grevi sürecini yakından izlemek için oluşturduğumuz İzleme Koordinasyonu olarak merkezi ve yerel düzeyde gerekli girişimlerde bulunacak, bu durumu raporlayarak demokratik kamuoyunun oluşmasına katkı sunacağız.”